Esad konuşmadı, konuşturuldu

Sesli Dinle
A -
A +
Esad konuşmadı.
 
Konuşan İran ve Rusya adına o koltukta oturan, İran adına mezhepsel temizlik yapan bir kullanışlı aparat.
 
Esad, geçtiğimiz günlerde bir haber ajansına yaptığı değerlendirmede, TSK Suriye’den çekilmeden Erdoğan ile bir araya gelemeyeceğini, Suriye’de yaşanan terörün ise bir Türk ürünü olduğunu falan söyleyerek kenara çekildi.
 
Bu pervasız söylemlerinin muhtevasına birazdan değineceğiz lakin Esad konuşmadı, konuşturuldu.
 
Bundan tam bir sene evvel Cumhurbaşkanı Erdoğan, Esad ile gerekirse görüşebilirim dediğinde kaleme aldığım yazıda(*) şunları bu köşede not etmiştik:
 
Rusya ve İran ile koordine edilmeksizin sahada bağımsız siyaset uygulayabilen bir Esad varmış gibi düşünmek bizi günün sonunda yine aynı çıkmaz sokağa getirir.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz haftalarda gerçekleştirdiği Soçi ziyareti sonrası hız kazanan Esad ile görüşme konusu, anlaşılan o ki Rusya’nın Esad üzerinde uyguladığı bir tazyikin de sonucu. Bu tazyik İran ayağı olmaksızın ne kadar bir sonuç üretecek önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz’
 
Bugün, tam bir sene sonra işte bu tespitimizin test edildiği noktadayız.
İran ve Esad’ın da umudu aslında 14 Mayıs seçimleriydi.
 
Muhalefetin adayı Kılıçdaroğlu tezkereye alenen hayır diyerek, hem yurt dışındaki topraklarda devam eden askerî operasyonları durdurma sinyali veriyor hem de bu vesile ile Suriye ve Irak’tan asker çekileceğini ilan ediyordu.
 
Suriye içerisinde büyük bir mezhep temizliği gerçekleştiren İran yanlısı terör gruplarının oluşturduğu alanlarda İran için en büyük engel TSK’nın bölgede mevcudiyetinin bulunduğu alanlar. Bu durumda İran, Suriye’den asker çekme vaadinde bulunan bir adayın seçilmesini el ovuşturarak beklemesin de ne yapsın?
 
Ama olmadı.
 
Olmayınca Esad’ı konuşturma kararı aldılar.
 
O da Putin’in muhtemel bir Türkiye ziyareti öncesinde hem Rusya’ya hem de İran’a el yükselttirecek açıklamalar yaptı.
 
Olan ve bitenin aslında özeti bundan ibarettir.

Gelelim Esad’ın mesnetsiz ve küstah sözlerine

Neymiş, Suriye’de yaşanan iç savaş Esad’a göre Türkiye ürünü bir terör imiş.
 
Bunları derken sadece vicdansızların vicdanı sızlamaz, bunları derken sadece ahlaksızların yüzü kızarmaz.
 
Baba Esad gerçekleştirdiği bir darbe ile ülkenin yönetimi kendisinin de içinde olduğu azınlıktaki bir avuç Nusayri’ye devretti. Ardından Ham ve Hums’ta on binlerce insanı gözünü dahi kırpmadan katletti.
 
Daha sonra, Suriye içerisindeki gücü, kendisine yaltaklanan ayrıcalıklı bir avuç Sünni ile de paylaşarak meşruiyet zemini sağlama derdine düştü.
Kurduğu istihbarat sistemiyle iç savaş kapıya dayanana kadar on binlerce insan katledildi.
 
Hele ülkedeki Kürtlere insan yerine dâhil koyulup bir kimlik kartı dahi verilmedi.
 
Şimdi bu eli kanlı rejimin koltuğunda oturan şahıs, Suriye’deki iç savaşın bir terör olduğunu ve terörün de Türk malı olduğunu iddia ediyor.
 
Terör ve radikalleşme konusunda zerre bilgisi olan, Esad ailesinin yaklaşık yarım asırlık zulüm döneminin radikalleşmeyi ve şiddet eylemlerini doğurduğunu ve besleyerek büyüttüğünü bilir.

Ülke içindeki Esad muhiplerinden ses seda yok

Nasıl olsun, sabah akşam Esad ile görüşün türküsü çığıranlar şimdi ya ‘evet, Esad haklı askeri Suriye’den çıkarın ve Esad ile görüşün’ demek ya da Esad’a ‘otur oturduğun yere hadsiz’ demek zorunda ama bu cümleleri kullanmanın bu ülkede dayanılmaz bir ağırlığı var.
Yine de TSK’nın mevcudiyeti ve terör ile mücadele konusu kırmızı çizgimiz olmak kaydıyla bir zemin oluşursa Esad ile elbette oturulur ve müzakere edilir zira diplomasi hoşlanmadığın komşun ile olan ilişkin değildir.
 
Gelelim TSK’nın Suriye topraklarındaki mevcudiyetine.
 
Herhangi bir sebep olmaksızın egemen bir devletin toprağında asker bulundurmak alenen işgal demektir.
 
Afrika ve Orta Doğu’da onlarca örneği var bunun.

Tamam da TSK neden Suriye’de?

Türkiye, Fırat Kalkanı Harekâtı’nı (FKH) DEAŞ’lı teröristlere karşı yaparken, üç binin üzerinde DEAŞ’lıyı etkisiz hâle getirip şehitler verirken ve DEAŞ’ın bu topraklar üzerinden Türkiye’ye gerçekleştirdiği saldırılara bir set oluştururken Suriye Devleti ve Esad neredeydi?
 
Türkiye, Zeytin Dalı Harekâtı’nı (ZDH) ve Barış Pınarı Harekâtı’nı (BPH) YPG/PKK terör unsurlarına karşı düzenleyip bu alanları teröristlerden temizlerken Suriye Devleti ve ordusu neredeydi?
 
Bu bölgelerdeki müstahkem mevzilerde paralı savaşçılar ile birlikte teröristlerin namluları nereye çevrilmiş ve ateş ediyorlardı?

Haklar ve sorumluluklar

Uluslararası ilişkilerde devletlerin hakları, sorumlulukları ile mütenasiptir.
Yani, Suriye Devleti olarak kendi topraklarınızda egemenlik hakkınız vardır lakin bu topraklardaki terör örgütlerinin komşu devletlere saldırılarda bulunmasını önlemek gibi de bir mesuliyetiniz vardır.
 
Siz mesuliyetinizi yerine getirmekten âcizlik içerisindesiniz, lakin hakkınızın peşine düşmüşsünüz.
 
Ağababana da haber ver ve bilsin; TSK, Suriye’de kalıcı bir barış sağlanana kadar o coğrafyada bulunmaya devam edecektir.
Efelenecek iktidarınız hâlâ varsa, YPG/ABD işgalindeki ülke topraklarını terörden temizleyin.
 
(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/yusuf-alabarda/iddiasindan-vurulanlarin-dunyasi-631194
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Bahri ARSLAN 13 Ağustos 2023 12:22

Allahüteala razı olsun Rabbim sağlıklı hayırlı ömürler versin