Getiren, götürür!

Sesli Dinle
A -
A +

Siyasetin kazanı yazın sıcağında fokurdamaya devam ediyor.

 

Ortaya saçılıp dökülenlere bakınca, Kılıçdaroğlu’nu siyaset sahnesine taşıyan el, Kılıçdaroğlu’nu sahneden almak için devreye girdi.

 

Bakmayın şimdilerde Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir hayal kırıklığı olduğunu itiraf edip nedamet getirenlere, karşımızda 13 seneden bu yana seçim yenilgisi yaşayan ve Türkiye ile dünya gerçeklerinden kopuk bir Kılıçdaroğlu olduğunu görmemek için kör olmak lazım.

 

Hepsinin koro şeklinde devreye alınışından da anlamalıyız ki Kemal Kılıçdaroğlu’nu getiren güç şimdi de götürme kararı almış.

 

Demokratik bir değer olarak seçim kaybeden bir liderin koltuğunu yeni ve iddialı bir lidere devretmesinden daha tabii ne olabilir dediğinizi duyar gibiyim.

 

Son seçim yenilgisi Kılıçdaroğlu’nun ilk ya da ikinci yenilgisi olsaydı, bu kesinlikle çok önemli bir tespit olabilirdi fakat hepimiz Kılıçdaroğlu’nun kaçıncı yenilgisini yaşadığını sayamaz hâle geldik.

 

O zaman şu sorular daha kıymetli hâle geliyor:

 

Yeni aday kim olacak?

 

Bu gücün etkisinden çıkılarak, CHP seçmeninin iradesini yansıtacak bir aday belirlemek imkân dâhilinde değil mi?

 

Bu soruların cevaplarını net olarak bilme imkânımız yok.

 

Kılıçdaroğlu’nun gelişinin Baykal’a kurulan kaset kumpası ile başlatıldığına milletçe şahit olduk ama asıl detayı partinin önemli isimlerinden Onur Öymen verdi.

 

Öymen, Silk Road Enstitüsü’nden bir ekibin Baykal’ın devre dışı bırakılmasından çok önce bir nabız yoklaması yaptığını ve bu esnada muhtemel senaryoları kendileri ile paylaştığını açıklamıştı.

 

Öymen’in bu paylaşımından öğrendik ki Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı’na getirilmesi olağan gelişmelerin bir sonucu değil.

 

Kuşkusuz partinin mevzuatı işletilerek Kılıçdaroğlu Genel Başkan seçildiyse de arazi düzlemesi ve yol temizliği mezkûr kurultay öncesi yapılarak her şey hazır hâle getirilmişti.

 

Aynı tuzaklar MHP ve MHP yönetimindeki birçok yönetici için de kuruldu, lakin olağanüstü bir liderlik sergileyen Devlet Bahçeli, MHP yönetiminin ve dolayısıyla partinin dışarıdan dizayn edilmesine geçit vermedi.

 

Yani, gelişmelerin içerisindeyken görebildiklerimiz, gelişmeler bir sonuca ulaştıktan sonra gördüklerimizden genellikle daha kısıtlı oluyor.

 

O yüzden şimdilik yukarıdaki iki suale verilecek net bir cevabımız yok, lakin içinde yaşadığımız tablo Kılıçdaroğlu üzerinden Türk siyasetine yön vermek isteyenlerin muratlarına ulaşmakta başarısız olduğu muhakkak.

 

Mesela Biden bu konuda fikrini en açık ifade eden bir liderdi, ne ölçüde hayal kırıklığı yaşıyor Biden’a sormak lazım.

 

 

 

Devlet Bahçeli’den kritik tercih

 

 

 

Sanırım ortadaki garabet durumu Devlet Bey de sezmiş olmalı ki Kılıçdaroğlu gidecekse Özgür Özel’i tercih edeceklerini ifade etti.

 

 

 

Kim aday olacak?

 

 

 

Ortadaki tablo, Ekrem İmamoğlu’nun CHP Genel Başkanlığı için cesur bir çıkış yapmaktan oldukça uzak olduğunu, daha çok CHP’yi yönetebileceği bir adayın o koltuğa oturmasını istediğini göstermekte. Bu ne kadar mümkün bilemeyiz elbette lakin Ekrem İmamoğlu’nun zoom toplantıları üzerinden Genel Başkanlık koltuğuna ulaşabilmesi oldukça güç.

 

Kaldı ki İmamoğlu’nun etrafında kendisini değişimci diye lanse eden ekip, Kılıçdaroğlu’nun tüm yenilgilerinde yanında yer alan eskimiş bir kadrodan ibaret.

 

Eski, eskimiş ve köhne bir ekiple, yenilik çağrıları yapmak sanırım kimseyi heyecanlandırmayacaktır.

 

 

 

Ya Özgür Özel?

 

 

 

Özgür Özel’in CHP gibi hizipleşmelerin ve entrikaların hiç bitmediği bir partide başarıya ulaşması ve Özel’in böyle karmaşık bir yapıya liderlik yapabilmesi ne kadar mümkün?

 

Bunu daha net görmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var.

 

 

 

Şapkadan tavşan çıkar mı?

 

 

 

Kılıçdaroğlu yerel seçimler öncesi koltuğu bırakmak ya da kurultayı toplamak zorunda kalırsa, şimdiden ismi çok zikredilmeyen bir aday sürprizi olur mu?

 

Olabilir ama o aday her kim olacaksa kamuoyu önünde biraz cilalanmaya ihtiyaç duyacaktır, tıpkı Kılıçdaroğlu’nu sözde yolsuzluk dosyalarıyla ekranlarda bir zamanlar cilaladıkları gibi..

 

Kim bilir, Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşı Ali Babacan hem görünmez olup hem olayların tam merkezinde nasıl kalınabilir konusundaki tecrübe aktarımını böyle bir adaya yapmaya başlamış bile olabilir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.