Nerede o canım YAŞ toplantıları

Sesli Dinle
A -
A +
Geçtiğimiz hafta içerisinde Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) toplantısı icra edildi ve kararlar kamuoyuna duyuruldu.
 
Bir kısmınızın ‘eee, ne var yani bunda’, bir kısmınızın da ‘ne günlerdi yahu’ dediğini duyar gibiyim.
 
Ben ise bu yazıyı kaleme alırken Genelkurmay Karargâhının yıllarca konuşan ağzı olmuş kalem ve kelambazlara baktım ne yazıp çizecekler diye.
 
Yıllarca YAŞ toplantılarından kriz türetip, o kriz üzerinden de ekmek çıkaran adamlardı bunlar.
 
Anlaşılan ekmek kalmamış bu işlerde.
 
Bu şûra sonrasında ekranlarda kim kimdir? üzerine konuşan ve yeni komuta kademesi ile anılarını anlatan birkaç tekaüt konuşması dışında bir şey duymadım.
 
Oysa birilerinin ümitleri 14 Mayıs akşamına kadar dipdiriydi, canlandırabilirlerdi o eski güzel! günleri.
 
Son yedi seneden bu yana ismi bilinmeyen askerî kaynak adına zamanında ve hâlâ konuşanları öylesine çok yazdım çizdim ki ben yoruldum desem yalan olmaz ama unutulan acılar tekrar eder, o yüzden biz yine de yazalım.

Eski YAŞ toplantıları

Aslında hakkı teslim edelim, ülke YAŞ toplantılarında sürekli krizler yaşamadı, sükûnet içerisinde toplantılar da yapıldı ülkede.
 
Ne zaman mı?
 
Mesela Başbakan merhum Bülent Ecevit, YAŞ toplantılarının bir açılışına katılırdı bir de kapanışına.
 
Kimin hangi rütbeye getirileceğine TSK kendi otonom alanında kendisi karar verirdi.
 
Böyle olunca da hiç gürültü patırtı çıkmazdı, üniformalı bürokrasi Allah’tan daha ne istesin?

Kurumsal otonom alanlar

MGK, MSB yapısı ve YAŞ gibi organizasyonlar TSK’ya yıllarca kurumsal otonom alan ihdas etme noktasında hayati roller oynadı.
 
MGK Genel Sekreterliği makamındaki askerler, Başbakan ve siyasetçilere yeri ve zamanı geldiğinde ayar verir, zorla imza talep ederlerdi. Bu esnada da yukarıda temas ettiğim medyadaki Genelkurmay Karargâhının konuşan ağızları da gazete ve ekran üzerinden kalemleriyle ve sesleriyle askerin bu müdahaleci pozisyonuna destek verirlerdi.
 
Bu konuda sayısız örnekler vermek mümkün.
 
Mesela Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, isimsiz haber kaynakları üzerinden sıklıkla haber yapardı.
 
Bunların en bilinenlerinden biri, Osman Özbek isimli bir generalin küfürler de içeren konuşmasına dairdir.
 
Mezkûr general küfürler ile bezediği bir konuşmasında, Başbakan Erbakan’ın hac ziyaretine dair ‘Adam olan o Kral’a gidip misafir olmaz’ demişti. Tüm bunlara rağmen söz konusu bu general bir sonraki YAŞ toplantısında tümgeneral rütbesine yükseltilmişti.
 
Sedat Ergin, hemen sonrasında Hürriyet gazetesindeki manşet haberi paylaşmakta gecikmedi: ‘Bundan daha ağır sözler de gelecek
Haberin detayında bıçağın artık kemiğe dayandığını, söz konusu generalin az bile söylediğini, paşaya kutlama mesajları yağdığını ballandırılarak anlatıyordu Sedat Ergin.
 
Şimdilerde maşallah herkes demokrat, bir tek Erdoğan tek adam ve antidemokrat.
 
Yerseniz demeyeceğim, bu türden zırvaları yiyenler önümüzde, arkamızda, sağımızda ve solumuzda…
 
Bunlar benim suizannım değil, isterseniz bir de Erol Özkasnak isimli bir eski askerden dinleyelim.
 
O dönemlerde Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği makamında oturan General Erol Özkasnak, verdiği bir röportajda şu cümleleri kullanıyor:
 
O dönemde Genelkurmay Karargâhıyla çalışabilmek için askerî kaynaklı haber kırıntılarını bile manşet yaparak komutanlara yaranmaya çalışan, karargâh bir şey söylemeden haber kaynaklarını ihbar eden kalemler, bugün benim kaynak soruşturması yaptığımı iddia eden kalemlerdir’
 
Daha ne denilmesi lazım gelir?
 
2021 senesine kadar bu kalemler YAŞ kararları ile alakalı yazılar kaleme aldılar, her eleştirel yazıdan sonra da ‘demokrat gazeteci ve bir bilen’ olarak baş köşede ağırlandılar, daha ne olsun?
 
15 Temmuz sonrası TSK içerisindeki birçok kurumsal otonomi sağlayan alan reforme edilerek demokratik normlara kavuşturuldu.
 
Yüksek Askerî Şûra yapısı da bunlardan bir tanesi.
 
Şimdi işler olması gerektiği düzlem içerisinde sorunsuzca cereyan ediyor.
TSK kadrolarında yıllarca görev yapmış askerlerimizin içinden seçimler yapılarak komuta kademesi oluşturuluyor.
 
Önceki şûra yapılanmasında askerlerin sayısal üstünlüğü ve alınacak kararların oy çokluğu usulü ile alınması, şûrayı bir istişare kurulu olmaktan çıkararak âdeta askerin her istediği kararı çıkarabileceği bir düzleme taşımıştı.
 
Hele bir de başbakan ile genelkurmay başkanının masanın ucunda ve iki eşit gibi oturduğu görüntüler vardı ki âdeta ‘siyasi şirk’ diye nitelendirilecek cinstendi.

Bir ikaz da siyasi iktidarlara

Önceki şûra yapısında kimlerin terfi ettirileceği askerin vesayeti altındaydı.
Bir nevi davul siyasetin omuzunda, tokmak ise askerin elinde bir yapı vardı.
Şimdi ise davul da tokmak da siyasetin elinde.

Bu ne anlama geliyor?

Bundan sonra alınacak kararların hem yetkisi hem de mesuliyeti siyasi iktidarın üzerindedir. O yüzden iktidarlar yapılacak hatalı tercihlerin mesuliyetinin kendi omuzlarında olduğunu unutmamalıdır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
İsmail Özgür 6 Ağustos 2023 12:44

Çok güzel bir yazı kaleme almışsınız. Elinize sağlık hocam.