Paçanız alev alev Mösyö!

Sesli Dinle
A -
A +
Fransa alev alev yanarken, AB liderleri Brüksel’de meleklerin cinsiyetini tartışmaya devam ediyorlardı! Cezayir kökenli 17 yaşındaki bir gencin, ırkçı bir Fransız polisinin kurşunu ile katledilmesinin ardından Fransa’da kentler ateşe verildi, Macron zirveyi terk etti, birçok bölgede sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
Macron, ülkesine döner dönmez olayların ateşine sosyal medyanın benzin döktüğünü ima eden açıklamalar yaptı. Daha dün Çad askerleri, Fransız askerlerini yetki alanlarının dışına çıktıkları gerekçesiyle Çad’ın kuş uçmaz kervan geçmez yerlerinde tespih tanesi gibi dizmişlerdi.

Zirvede Kıbrıs tekerlemesi

Zirvede Kıbrıs ile ilgili olarak müzakerelerin yeniden başlatılması konusunda AB’nin istekli olduğu ve Türkiye ile ilişkilerde Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçları ışığında yeni bir değerlendirme yapılmasının önemi vurgulandı.
 
İyi tamam da AB’nin Kıbrıs konusunda müzakere talebini Türkiye neden ciddiye alsın?
 
Annan Planı ve sonrasında yaşanılanlar ortadayken, bu plana evet demeyenin cezalandırılacağına dair söylenen sözlerin tamamı unutulmuşken, akıllarına estikçe bu tür konuları gündeme getirmelerinin anlamı ne olabilir ki?
 
Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin diplomatik ritüelleri ile izah edilebilecek türden olan bu gündemler artık Türkiye’de yaprak kıpırdatmıyor.
 
‘Türkiye ile olan ilişkilerin seçim sonuçları ışığında yeniden değerlendirilmesi’ ibaresi son derece önemli bir detay, zira seçim sonuçları farklı cereyan etmiş olsaydı, sanırım bu konuların tamamı Ünal Çeviköz tarzı mandacı kafaya dikte edilecek şekilde kaleme alınacaktı.
 
Hatta hazırladıkları parti politikaları ve ortak politikalar mutabakat metnini içeriğinden dolayı ‘Afferinn sana Ali’ denmesini bekleyenler iktidar olabilseydi, Brüksel’deki zirvenin dış kapısında kendilerine tevdi edilecek vazife metnini bekliyor olacaklardı.

Zirveden göç konusunda bir mutabakat çıkmadı

AB Komisyonunun önerdiği, göçmenlerin her AB ülkesine zorunlu dağıtımı, aksi hâlde ise üye ülkelerin kabul etmedikleri her göçmen başına 20 bin avro ödemesini öngören kurallara, Polonya ve Macaristan'dan itiraz geldi.
 
Malum, göç politikaları konusundaki her uzlaşmazlık Yunanistan ve İtalya’yı derinden etkiliyor.
 
Yunanistan Başbakanı’nın bu durum üzerine Türkiye’ye yönelik yaptığı açıklamalar, pek cömert Türk medyası tarafından yine hemen barış eli olarak nitelendirildi.
 
Mevsimlerden yaz, millet akın akın adalara tatile gidiyor ve bu sürecin yaz boyunca kesintiye uğramaması gerekiyor, AB göç konusunda uzlaşmaya varamamış, üstelik Erdoğan yeniden seçilmiş ve Miçotakis’e dair kafasında neyin olduğu malum.

Bu durumda Miçotakis’in ne yapmasını umuyordunuz?

Yunanistan ağzına kadar PKK’lı, FETÖ’cü ve DHKP-C militanı ile dolu, üstelik her uluslararası ortamda Türkiye aleyhine küçük de olsa bir not düşürmeyi kendisine vazife biliyor. Maalesef Türkiye’de bu şartlarda dahi var olan sorunları baklava ile imambayıldı ekseninde çözebileceğine inanan sözde aydın naif bir kesim var.

Bir diğer sıcak alan İsveç’in üyeliği

AB üyesi olmak isteyen Türkiye’ye aday adaylığı sürecinde kapı gibi Kopenhag Kriterleri listesini dayattılar.
 
Madem AB üyesi olmak derdindesiniz, bizim bu kriterlerimizi karşılamanız gerekiyor dediler.
 
Türkiye’nin hem AB üyesi olmak isteyip, hem de AB’nin normlarını ‘ama bu bana ters’ diyerek reddetmesi ne kadar akıl dışıysa, NATO üyesi olmak isteyip, Türk askerinin yeri ve zamanı geldiğinde İsveç halkı için canını vermesini ve kanını akıtmasını isteyen ama NATO’nun ‘birimiz hepimiz, hepimiz birimiz’ ilkesinin dışında teröre her türden destek vermeyi sürdürüp, sonra da bu alçaklığı ‘ama bu bizim için fikir özgürlüğü’ diye izah edip kendi kriterini Türkiye’ye zorlamak, olsa olsa Batı kibri ya da Batı istisnacılığıdır.
Bugüne kadar NATO’nun tüm genişleme hamlelerine destek sunan Türkiye’nin, İsveç’in üyeliğine destek sunmamasını tartışanlar dahi İsveç’in terör örgütleri ile olan bağına dair tek kelam itiraz getiremediler.

O zaman sorun ne?

Sorun AB ve ABD baskısından ürkmek yani üzerinden silindir geçmiş mandacı kafa.
 
Hatırlayalım, İsveç daha üyelik başvurusundaki imzası kurumadan ‘üyeliğin uzak olmadığını çünkü güçlü dostlarının olduğunu’ söylemişti.
 
O güçlü dostlarının tazyikleri Türkiye’ye karşı bir işe yaramadı.
Bunu cümle âlem gördü lakin içerideki bu mandacı kafa hâlâ göremedi.

İsveç ne zaman üye olur?

Türkiye, İsveç’in üyeliğine yeşil ışık yakabilir ama bunun şartları masadadır.
 
O masada ise sadece İsveç yok, AB ve ABD de vardır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.