Uykularınız kaçsın

Sesli Dinle
A -
A +
Türk siyaseti sadece Kılıçdaroğlu’ndan değil, Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği ilkesizlikten de acilen kurtulmalıdır.
 
Kaç yıldır aralıksız söylediğimiz ve söylemekten imtina etmediğimiz hususları bugün muhalif yazar çizer takımının ağzından duymak bizi mutlu etmiyor, tam tersine onların ağzından Kılıçdaroğlu’na dair söylenenleri her duyduğumuzda tekrar tekrar ‘Allah vatanı büyük bir badireden muhafaza buyurmuş’ diyoruz.
 
Yaklaşık iki sene evvel bu köşede kaleme aldığım ‘Millet aklı ile alay eden siyaset’ isimli yazımda(*) ‘Maalesef alternatif siyaset üretmek ve bu siyaseti rasyonel zemin üzerinde temellendirerek millete izah etmek yerine, Kibar Feyzo’nun tabiri ile ‘ağam bizle eylenir’ tarzı söylemleri siyaset diye dolaşıma sokmak ülkenin istikbaline dair ümit kırıcı. Ümit kırıcı, çünkü demokrasilerin sağlıklı zeminde mevcudiyetlerini sürdürebilmeleri millete alternatif siyaset sunabilen muhalefet sayesinde mümkün’ diyerek, muhalefetin demokrasilerdeki önemini ortaya koymuştuk.
 
Keza yine bir yıldan fazla bir zaman önce kaleme aldığım ‘Anahtar teslim Türkiye projesi ve mümessiller’ isimli yazımda da dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ‘Altılı Masa’nın mutabakat metni redaksiyon için bir AB elçiliğine gönderildi’ iddiasını değerlendirmiştim.

Bunları neden mi yazıyorum?

Çünkü biz bunları yazıp çizerken, ikballerini Kılıçdaroğlu’nun ikbalinde görenler, bizleri taşlamak ile meşgullerdi. Bugün ise seçimleri kaybetmiş Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir facia olduğunu anlatmak ve yeni kurulacak masalara meze olmak derdine düşmüşler.

Kılıçdaroğlu ve Özdağ

14 Mayıs sonrası HDP desteğinin de kendisine yeterli gelmeyeceğini anlayan Kılıçdaroğlu, ATA İttifakı’nın bileşeni olan Ümit Özdağ’a yanaşmış ve hem Özdağ’ın oylarını hem de HDP’nin oylarını sandıkta birleştirme projesini devreye sokmuştu.
 
Belki de Kılıçdaroğlu önüne koyulan senaryoda ne yazdıysa o rolü oynamıştır.
 
En son katıldığı bir haber kanalında yaptığı konuşmalar bizi hiç şaşırtmadı fakat kerameti kendinden menkul ikbal avcısı sözde gazeteciler çok şaşırmış, hatta bazı siyasiler sukutuhayale uğramış.

Kılıçdaroğlu ne demişti?

Geçtiğimiz günlerde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ; Kılıçdaroğlu’nun kendisine İçişleri Bakanlığını ve bunun dışında iki tane daha bakanlık sözü verdiğini, bunlara ilaveten MİT’e de Özdağ’a yakın bir ismin atanacağının garantisinin verildiğini açıklamış ve bu konu CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak tarafından yalanlanmıştı.
Meğerse Öztrak’ın dahi protokolden haberi yokmuş.
 
Bu ülkede hâlâ Öztrak’a zerre inanan bir vatandaş kaldı mı?
 
Kılıçdaroğlu katıldığı bir programda ‘O protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil. Protokol evet var, ikimizin arasında imzalandı. Bu protokol kamuoyuna açık bir protokol değil. Dolayısıyla ikimizin namusuna teslim edilmiş bir protokoldür. Nokta’ dedi.
 
O andan itibaren Altılı Masa’dan ve HDP’den Kılıçdaroğlu’na dair peş peşe mesajlar gelmeye devam ediyor.
 
Tamam, hayal kırıklığınızı anlıyoruz ve Kılıçdaroğlu’nu her şeyden sorumlu tutarak elinizi yıkayıp yolunuza devam etmek istiyorsunuz, bunu da anladık.
O zaman İçişleri Eski Bakanı Soylu aranızdaki mutabakat muhtırasının bir AB elçisine redaksiyon için gönderildiğini iddia ettiğinde ne Soylu’dan ne de Kılıçdaroğlu’ndan neden hesap sormadınız?
 
Meral Akşener’in ABD elçisi ile bir ay gibi kısa bir sürede defalarca görüşme
yapmasına dair ağzınızdan tek kelam çıkmazken, şimdi elinizi Kılıçdaroğlu ile yıkayıp tertemiz olmanıza imkân var mı?

Sırrı Sakık’tan tepki

HDP’li siyasetçi Sakık ise Kılıçdaroğlu’na yönelik yaptığı paylaşımda ‘Kılıçdaroğlu, çok büyük yalanlarla, gizli pazarlık ve mutabakatlarla bu halka en büyük haksızlığı yaptın. Sadece kendin kazanmak için birleştirmek adına aslında siyaseti paramparça ettin. Örgütüne, halka, gençlerin geleceğine haksızlık ettin. Seçilmeden bu korkunç pazarlığı yaptın, kim bilir kazansaydın ne yapardın?’ dedi.
 
Oysa aynı Sakık, 28 Mayıs öncesi yırtınırcasına Kılıçdaroğlu’nun kayyımlar konusunda Ümit Özdağ’a bir söz vermediğini iddia ediyordu. (**)
Neden?
 
Çünkü olası bir Kılıçdaroğlu iktidarında büyük kazanacaklardı da ondan.
Program yaptığı kanalda Muharrem İnce’ye ‘sokağa bile çıkamazsınız’ diyerek aba altından sopa gösteren ve 14 Mayıs öncesi İnce için ‘Avcı mısın siyasetçi misin?’ diye yazılar kaleme alan Altaylı, o günlerde Kılıçdaroğlu için yol temizliği yapıyordu.
 
Şimdilerde ise Kılıçdaroğlu’nun ne kadar kötü bir siyasetçi olduğunu anlatmakla günlerini geçiriyor.
 
Liste uzar gider…
 
Bugün güvenilmez bulduğunuz ve yerden yere vurduğunuz Kılıçdaroğlu gibi bir siyasetçiye bu ülkeyi teslim etmek için sadece varınızı yoğunuzu değil, itibarınızı da ayaklar altına attınız.

Ya Kılıçdaroğlu kimsenin bilmediği başka sözler de verdiyse?

Seçim öncesi yurt dışı gezilerinde sessizce ortadan sekiz saat kaybolan Kılıçdaroğlu, bütün bu ortaya çıkanlardan sonra kimselerin bilmediği başka sözler de vermiş midir?
 
Kim gönül rahatlığı ile ‘hayır, asla’ diyebilir?
 
Şimdi asıl uykularımızı kaçırması gereken nokta: Kılıçdaroğlu bu ülkede
yüzde 48 oy alabildi.
 
(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/kose-yazilari/yusuf-alabarda/millet-akli-ile-alay-eden-siyaset-622142
(**) https://medyascope.tv/2023/05/24/sirri-sakik-kilicdaroglu-ve-ozdag-arasindaki-protokolde-kayyum-durumu-soz-konusu-degil/
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.