Heykele değil, barışa ihtiyaç var

A -
A +

Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk heykel, 1926'da Topkapı Sarayı sahiline dikildi. Devrine göre esaslı bir para olan 15 bin TL bedelle Viyana'da Heinrich Krippel'e sipariş verilmişti. Bu fikir, Belediye Reisi Emin Beye aittir. Sonrasında büst ve heykeller birbirini takip etti. Bu faaliyetler, sanat çalışması olarak gösterildi. Oysa bizdeki yontular, öykünülen eski Roma ve Yunan'ın insanı hayrete düşüren eserleri ile yarışacak çapta değildir. Onlar, sanat kaygısı taşımaktan ziyade muhalif olunan inanca yöneltilmiş hırsların, tecessüm etmiş şekli gibiydi. Heykeller, büstler dikilirken bu ülkede halkın ne maddi seviyesi, ne sosyal hayatı değişti. Kafalardaki kasketler öylesine eskiydi ki içinden pamuklar fırlardı. Köylü ceketi ödünç alarak şehire inerdi. Heykeller büstler, gelişmiş ülkelerin refahından bir parçadır. Sovyetlerle bizde ise önderleri empoze etme sebebiydi. Bir gün Mecliste 1926-2000 yılları arasında kaç heykel ve büst yapıldığı, bunlara ne kadar para harcandığı herhalde tesbit edilir. Devletin istatistik envanteri vardır. O zaman demokrasi, olgunluğunu isbat etmiş olur. Daha önce böyle şeyler konuşmak linç sebebiydi. Envanter çıkınca görülecektir ki bu ülkede bir Boğaz Köprüsü bedeli de çapsız zenaatkârlara ödenmiştir. Dış dünyada bütün şehirler ne 3-5 insanın ismiyle donatılır ve ne de 3-5 kişinin heykeli veya büstüyle doldurulur. Mesela Washington, DC'de bazı parklarla meydanlarda anıtlar, heykeller vardır ama her biri farklı kişi veya hatıraya aittir. Ulu önder sıfatı verilerek her yan tek adamın heykeline tahsis edilmez. Bu konularda ülke yeni yeni dengeye kavuşurken, sağduyu hakim olmaya başlarken şimdi de bir başka yerden aykırı ses geldi: Kürt partisi biz de kendi ulu önderimizin heykelini dikeceğiz demeye getirerek ortaya bir laf attı. Bilmiyoruz, nutuk ve ilke ve inkılaplarda da taklide gidilecek mi? Türklerin diktiği, Türk ve Kürt çocuklarının önlerinde her sabah "ey bugünlerimizi sağlayan ulu Atatürk!" diye and içtiği heykeller, paramıza değer katmadı, işsizliği yenmedi, üniversiteleri çoğaltmadı, ihracatı arttırmadı, enflasyonu düşürmedi, bizi 70 sente muhtaç olmaktan kurtaramadı. Öyleyse Kürtçüler, tecrübe edilmişi neden tekrarlamaya kalkarlar? Düşündükleri heykelleri diktiklerinde Türk-Kürt çekişmesi mi duracak, millî gelir mi yükselecek, işsiz Kürt gençleri, iş mi bulmuş olacak? Hayır! Bunların hiçbiri olmayacak... Şunu kafalara yerleştirmeli: Türkiye'nin heykele değil barışa ihtiyacı var. Barışı gerçekleştirip onun anıtını dikebiliyor musun? Diğeri ucuz hamaset.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.