Millî eğitimin kendini anlatması

A -
A +

* Washington, DC -Nereden nereye? 1960'larda bile milyonlarca ilkokul çocuğunun tek defteri vardı, bütün sınıflar bir dam altındaydı, oturacak tabure ve yakacak odun evden götürülürdü, bit korkusundan erkek talebenin başı üç numara makinaya verilirdi. Bu mahcubiyet listesi anlatılmakla bitmez. 12 Sene öncesinde de ders kitapları için kitapçılar önünde saatlerce sıra beklenirdi. Bunlar, ekmeğin karneyle verildiği günlerin devam eden acı manzaralarıdır. Şimdilerdeyse şükredilecek güzelliklerdeyiz, okullar, açılır açılmaz kitapların sıralara konması, tablet bilgisayarlar, akıllı tahtalar derken Milli Eğitim Bakanlığı, sınıflara "akıllı sıralar" da koyacakmış. Esasında maarif, maliye, hariciye ve adalet devletin devamlılığına dairdir. Buralardaki fikirler, kararlar ve uygulamalar bütün milleti ve bütün gelecek zamanları alâkadar eder. Gündem... Gazze, Suriye, Irak, Güneydoğu, Rusya, ABD ve daha nelerle hayli hummalı. Bu itibarla MEB'deki bu denli büyük hamle ne kadar dikkat çekmiştir, bilmiyoruz. Onun için üzerinde konuşalım istedik. Tek parti eğitimi, tek tip adam yetiştirmeye yönelik faşizan bir sistemdi. Başta tek adam, sokakta tek tip ahali. İttihad ve Terakki'nin mühim simalarından Emrullah Efendi, iki defa maarif nazırı olmuştu. "Tuba Ağacı Nazariyesi" diye Cennette kökleri yukarıda, dalları aşağıda bulunan Tuba ağacından mülhem eğitimi yukarıdan aşağıya düzeltmek şeklinde bir teklifin sahibidir. Bu tez, tabiatiyle Köy Enstitüleri ideolojisine aykırıdır. Bundan olsa gerek TAN çoktan unutulmuşken "Şu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim" diye sarfettiği bir nükte, bugüne dek kara mizah mevzuu yapılagelmiştir. Amerika'da 15 bin civarında lisans ve lisans üstü talebemiz var. Avrupa ve dünyanın öteki memleketlerindekilerle beraber bu sayının 100 binden fazla olduğunu tahmin ediyoruz. Neden tahmin? Çünkü, birinci ağızdan malumat sahibi değiliz.Yapılanların, kamuoyu oluşturma imkânındaki insanlarla paylaşılmaması, bu iktidarın eksiğidir. Durum hemen her bakanlıkta böyle sayılır. Eski Bakan, sayın Hüseyin Çelik, yaptıklarını, yapacaklarını bizlerle konuşur, görüş teatisinde bulunurdu. Sayın Ömer Dinçer, öteden beri proje üreten bir beyindir. Ama, üslup olarak "bana yapmak düşer, takdir sizindir" dercesine kendini saklayan bir tevazua sahip. Kopukluktan dolayı 4 çarpı 3 eğitim sistemini çok da iyi anlayamadık. Buralarda olduğu gibi isteyen öğrencinin okula gelmeyip evde internet üzerinden tahsil yapma modelini teklif etmek isterdik. Keza dersaneler mevzuu da anlaşılamadan ihtilaf sebebi oldu. Tayinlere dair şikâyetlerden yıldırıldık, yardım isteyen okulların arkası kesilmiyor. O zaman bu tezadı izahta zorlanıyoruz. Yapmak kadar anlatabilmek de çok önemli. MEB'de iftihar edilecek işler yapılmakta. Ne var ki tartışmalar da durmuyor. Bu, galiba biraz da kendini anlatma eksikliğinden ileri geliyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.