İsrail'in değişen güvenlik ortamı ve Türkiye

A -
A +

Mavi Marmara olayının ardından kopma noktasına gelen Türk İsrail ilişkileri, ABD Başkanı Obama'nın araya girmesi ile yeni bir ivme kazandı. İsrail tarafı Türkiye'nin ileri sürdüğü şartları kabul ettiğini açıkladı. İlk bakışta özür dilemenin İsrail için hiç de kolay olmadığını söyleyebiliriz. Ancak, İsrail'in böyle bir karar almasının ardındaki gerçek nedenleri keşfedebilirsek fikrimizi değiştirebiliriz. 

Krizin üzerinden üç yıl geçti. Ülkelerin tarihinde elbette üç yıl çok uzun bir süre değil. Ancak üç yılda tarihin en önemli olayları gerçekleşebilir. Nitekim Orta Doğu'da da aynen böyle oldu. Krizden kısa süre sonra "Arap Baharı" yaşandı. "Bahar" sadece bazı diktatörleri koltuğundan etmekle kalmadı, yöntemleri ile de kalıcı ve etkili oldu. Ayaklanmalar, iç savaşlar gibi. Devlet kurumları çökerken, etnik, dini, mezhepsel, bölünmüşlükler belirginleşti ve asimetrik çatışmalar sıradan olaylar haline geldi. Sonuçta devletler yerlerini ve rollerini devlet dışı gruplara terk etmeye devam diyor.
Bu durum, "güvenlik devleti" temelinde kurulan İsrail'in tehdit algısını da kökten değiştirdi. Kısa süre öncesine kadar İsrail'in güvenlik mimarisini şekillendiren en önemli tehdit konvansiyonel askerî güce sahip Arap devletleri idi. Oysa şimdi, çok farklı düşünen, hareket eden, farklı stratejiler izleyen, sınırları ve adresi belli olmayan sürprizi seven asimetrik tehditler var.
Yeni Orta Doğu'daki devlet dışı bu aktörlerin orta vadeli ve öncelikli hedeflerinin İsrail olduğunu söyleyebiliriz. "Bahar" öncesi dönemde güvenlik ortamını yönetmek ve tehditlerin üstesinden gelmek İsrail için çok daha kolaydı. Çünkü İsrail'in politik, askerî hedefleri netti ve rakiplerinin tüm davranışlarını kolayca izleyebiliyor, tahmin edebiliyor ve gerektiğinde de maniple edebiliyordu.
Oysa şimdi, kendisini kuşatan tehditlerin karakterindeki değişimi görebiliyor ve bundan da ürküyor. Süreç çok sayıda yeni Filistin ve Hizbullah benzeri yapıların gelişine dair alametler taşıyor. Örneğin, Irak'tan Libya'ya, Suriye'den Mısır'a geniş bir coğrafyada görebiliriz.
Yeni tehditler karşısında siyasi sınırların, güvenlik duvarlarının anlamı yok. Güçlü ordularla ele geçirilecek coğrafi hedefler de kalmadı. Tehdit, sokak eylemleri, gerilla ve terör taktikleri ile günlük hayatın bir parçası haline geliyor. Tüm İsrail ilan edilmemiş bir savaşın kolay hedefi durumunda. Bölgede yeterince düşmanı olan İsrail'in yeni güvenlik ortamının da baskısıyla Türkiye'den özür dilemesi ve ilişkilerini düzeltme isteği kendisi için az maliyetli ve en doğru karardı. O da öyle yaptı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.