ABDULLAH GÜL İSMİ, BİR TÜRKİYE MARKASIDIR

A -
A +

Sn Abdullah Gül, ilk gençliğinden itibaren Büyük Doğu ve MTTB teşkilatlarında  çalışmış, üniversite ile beynelmilel kuruluşlarda vazife almış, parti kuruculuğu, devlet bakanlığı, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış müktesebatı yani bilgi birikimi yüksek bir devlet adamıdır...
Böyle insanların varlığı ülkeleri için de dünya için de kazançtır.
Sn Gül, Cumhurbaşkanlığından sonra "elbette partime döneceğim!" dedi. Bu beyan,  tevazuu kadar partisine verdiği değeri de göstermektedir. Daha önce de  'arkadaşlarım, ne vazife verirse onu yaparım' meâlinde konuşmuştu. Bu  üslup şaşırtmamalı. Abdullah Gü'ün -diğer bir kısım nesildaşları- gibi söyleyecek sözü, taşıdığı ideali ve inandığı dâvâsı vardır.
Böyle bir isimden "ya Başbakanlık veya ben, yokum!" deme nefsiliği beklenemez. Bizim ulu medeniyetimizde makamlara talip olunmaz, teklif edilince de reddedilmez. Şu günkü mevzuat ve manzaraya göre sn Gül'ün genel başkan ve başbakan olma ihtimali görünmüyor. Bu böyle diye O'nun evine kapanıp emekli havasına girmesi gerekmez; doğru da olmaz. Buna toplum da partisi de herhalde razı olmaz. Kendisi de bu hakkı kendinde görmeyecek kadar -artık- bir siyaset bilgesidir. Bir millet, az kişiye nasip olur şekilde bir evlâdını akademisyen, diplomat, milletvekili, bakan, başbakan ve nihayet cumhurbaşkanı yapmışsa o ismin içinden çıktığı cemiyete vereceği daha çok hizmet var demektir...
"Marka isim, marka şirket, marka  şehir" bizim yıllar öncesinde fikir hayatına ve devletin projelerine  kazandırdığımız bir kavramdır. Bu cümleden olarak Abdullah Gül, Türkiye'nin dünya ölçeğinde bir marka ismidir. Bu ismi yeniden başbakanlığa getirmek tabiî ki münasiptir. Ama cihan liginde daha büyük hizmetler varken onları mı, içerde siyaset yapmayı mı tercih etmeli?
Siyaset Bilgesi Abdullah Gül'ü AK Parti, CHP, MHP, HDP, medya, sivil toplum kuruluşları, iş çevreleri.... hep beraber el ele vererek bir dünya karar vericisi, oyun kurucusu yapalım. Sıkı bir kulis faaliyetiyle BM/ Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği için hazırlayalım,  AK/Avrupa Konseyi başkanlığını hedef alalım, olmadı, İİT/İslam İşbirliği teşkilatını düşünelim, NATO genel sekreterliğini zorlayalım.
Bunlar varken ve birinden biri mümkünken; politik hinlik ve holiganlıkla parti içi kavga çıkartmaya uğraşmak, Abdullah Gül'le Tayyip Erdoğan'ın arasını bozmaya çalışmak;  çiğ, sığ, sıradan ve eski Türkiye'ye mahsus ayıplanası bir üsluptur. İnsanın kardeşliğ illa ki kan kardeşliği değildir. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan gönüldaştır.
Gönüldaşlık, Allah için kardeşliktir.
Yaşamayanlar, anlayamaz.
Hâdiseye ufuklara yönelip bakmalı:
Şu manzara mümkündür:
Cumhurbaşkanı: Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan : Ahmet Davutoğlu
BM genel sekreteri: Abdullah Gül.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.