Çankaya'dan Beştepe'ye

A -
A +
Eğer, bundan yirmi sene evvel, "Çankaya bırakılarak Cumhurbaşkanlığı bir başka yere nakledilecek!" diye bir karar alınsaydı ortalık toz-duman olur, işgüzar savcılar durumdan vazife çıkartır, TV'de haber okunurken askerler de ekrandan rap rap geçerdi. Gerçi muhalefet yine aykırılık çıkarttı ama etkisi hiç hükmünde kaldı.
Bu hadise dahi, Türkiye'nin demokratik olgunluk noktasında nereden nereye geldiğini göstermeye yeter.
Cumhurbaşkanlığı Beştepe'ye nakledildi.
Başbakanlık da Çankaya'ya geçti.
Niye olmasındı?
İhtiyaç varsa tabiî ki yapılacaktı.
Fanilere kutsallık izafe etmek, köklü milletlerde değil, olsa olsa totem kabilelerinde olur. Nitekim devletin idare edildiği sarayların değişmesi, tarihte de tarihimizde de mevcuttur. Son misali de Devlet-i ali Osman'dır. Bursa ve Edirne Payitaht saraylarını saymazsak Devlet, 1453'ten 1856'ya kadar Topkapı Sarayı'ndan idare edildi. Sonra Dolmabahçe Sarayı dönemi başladı. Abdülhamid Han, Yıldız Sarayı'nı tercih etti.
Çankaya, Cumhuriyet döneminde rejimin adeta tefrik-i gayr-ı kabil bir unsuruydu. Yetse de yetmese de Cumhurbaşkanı orada kalacaktı. Buna rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya'nın Başbakanlık olarak kullanılmasını Beştepe'de Başbakanlık olarak inşa edilen binanın da Cumhurbaşkanlığı olmasını istedi.
Osmanlıda güzel bir tabir vardır:
Derki:
-Temsilde tasarruf olmaz!
Devlet başkanının unvanı, şah, padişah, sultan cumhurbaşkanı, başkan her ne olursa olsun; o makan, devletin zirve noktasıdır ve milletin itibarıdır. Devlet reisi "ben mütevazı bir insanım, son derecede sade giyer en basit evde oturur, en ucuz arabaya binerim" diyemez. Çünkü oraya gelen insanın hayatı bile -sanki- kamuya aittir.
Bu bakımdan görkemli bir binalar külliyesinin Devlet Sarayı olması yerinde bir karardır.
Bugünkü İstanbul Vilayet Binası, Tanzimat'tan sonra Sadaret yani Başvekalet yapıldı. Gülhane'ye bakan kapısının yüksekliğinden dolayı da "Bâb-ı âli" dendi. "Yüksek kapı" demek. Bab-ı âli, hem kapının boyuna işaret etmekteydi ve  hem de -herhalde- "hâcet, ihtiyaç karşılayan kapı" anlamındaydı.
İdare, Ankara'ya göçünce Hükûmeti ifade için bir boşluk doğdu. O boşluk, düne kadar devam ediyordu. "Çankaya" denince Cumhurbaşkanı anlaşılıyor, fakat hükûmet remzle, sembolle ifade edilemiyordu. Dolayısıyla bugünden itibaren "Beştepe"den Cumhurbaşkanlığı, Çankaya'dan Başbakanlık anlaşılacaktır.
Şöyle bir itiraz yapanlar çıkabilir. "Beştepe'yi Başbakanlık kullansa ve Beştepe denince Başbakanlık anlaşılsa olmaz mıydı?" Olabilirdi. Fakat bu değişikliğin de devre dair bir anlamı var. 91 yıl zarfında vatandaş, ilk defa kendisi bizzat cumhurbaşkanını seçti. Cumhurun seçtiği Reis-i Cumhur, Büyük Türkiye'nin sarayında oturmalıydı. Aslına rücû eden Türkiye'de Beştepe, tepeden tırnağa değişimin adıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.