Yarbay Songül Yakut anısına

 

 

Bayan Harbiyeli mi? O da nedir? Bayandan Harbiyeli mi olur?

Bayanların Harbiş diye anıldığı, Jawslığın(*) ölümcül günah sayıldığı yıllar. O kadar katıydık Bayan Harbiyeli mevzusunda… Eee delikanlıydık ne de olsa, ne işi var 4 tane kızın bu kadar erkeğin arasında?

Yeni sistem, teee Amerika’nın harp okulundan Westpoint’den ithal. Öğrenci hiyerarşisi üzerine kurulu, liderlik eğitimi ve geliştirme sistemi. Yani her birimin bir muvazzaf subay komutanı var, bir de Harbiyeli komutanı. Harbiyeli komutanlardan korktuğumuz kadar, muvazzaflardan korkmuyoruz. Daha düne kadar Askerî Lisede 'abi' dediğimiz adamlara Harbiye’de komutan demek zorundayız, en çok da Harbişlere komutanım demek ağır geliyor. Her dakika beraberiz, aynı bahçe, aynı koridorlar, sınıflarımız yan yana ama bir kaçırsak, bir selam vermesek hafta sonu oda hapsi, meclisin üstünden Ankara manzaraları…

İçtima alanına ilk birinci sınıflar gelir, esas duruşta beklerler. Sonra ikinci sınıflar, daha sonra üçüncü sınıflar gelir, iki sınıfı birden kontrol edip yerlerine geçerler. Onlar da esas duruşta beklerler. En son dördüncü sınıflar gelir. Önce manga komutanları mangasını teftiş eder -pantolonun ütüsüz, saçın uzunsa yandın, meclis üstünden Ankara manzaraları- Harbiyeli takım komutanlarına tekmil verirler. Sonra takım komutanları bölük komutanlarına tekmil verir. En son Harbiyeli tabur komutanı gelir. Tekmil diye bağırır. Dört bölük komutanı koşarak giderler. Yerlerine geçip yan yana dururlar. Bağıra bağıra tekmil verirler:

Ne bir tebessüm, ne bir esneme, ne bir tekâsül.

Aynı sınıfta sıra arkadaşıdır, tekmil alanla, tekmil veren ama sanırsın on yıl kıdem farkı vardır aralarında, öyle ciddiyetle yapılır bu iş. Bu rutin her sabah aynıdır, hiç değişmez yağmur, kar fark etmez. Her sabah gün böyle başlar Harbiye’de…

Ve bir sabah…

O da ne?

Harbiyeli tabur komutanı tüm taburun şaşkın bakışları altında ağır ağır yürüyerek geçti yerine.

“TEKMİİİLLLL” diye bağırdı. Taburun en ince sesiydi belki de. Berenin altında enseye kadar kesilmiş küt saçları, al al yanakları, utangaç ve çekingen tavrıyla taburun karşısında durmuş, “TEKMİİLLLL” diye bağırıyordu biri.

160 yıllık Kara Harp Okulu tarihinde bir ilk yaşanmaktadır. Bir Bayan Harbiyeli tabur komutanı olmuş, taburunun tekmilini almaktadır: SONGÜL YAKUT...

Biz daha Bayan Harbiyeliliği kabullenememişken, Bayan Harbiyeli tabur komutanımız olduğunu öğrendik o gün. Sakarya taburunun Tabur Komutanı bir Bayan Harbiyeli, olacak şey değil. İlk zaman kız taburuna çıktı adımız, çok dalga geçildik Jaws kafede. Harbiye bayağı kaynadı bu muhabbetle. Aklımızdaki en hınzır düşünce; “Ohh yırttık bu kız koğuşları kontrol edemez, yok yatağın bozuk, dolabındaki ayakkabın boyasız, yok elbise torban buruşuk” diye hafta sonu cezası almayız.

Başta bir nevi teselliydi bizim için ama çok geçmeden yanıldığımızı anladık. Komutanlığın cinsiyet meselesi olmadığını öğretti bize. Adam gibi adamdı Songül Yakut. Ağır başlı oturaklı, kendine has bir karizması vardı. Eksiksiz yaptı tabur komutanlığını. Kısa zamanda sevdik onu, çok saygı duyduk. Dengeliydi neye kızıp neyi takdir edeceğini iyi bilirdi. Haa koğuşlarımızı da denetledi, hem de kadın gözüyle…

Şimdi tüm haberlerde diyor ya ilk Bayan İlçe Jandarma Komutanı diye. Aslında daha önemli bir sıfatı var onun; ilk Bayan Harbiyeli Tabur Komutanıdır O…

Bizim millete has bir şey vardır, centilmenlik değil de hani “Sen dur bacım ben yaparım”dır o tavır. Eğer o iş kısa ama ağır ve zahmetliyse onu illa erkek yapacaktır. Yapmasa eksik hisseder erkek kendini. Anadolu’nun saf halisane erkeğine özgüdür “Sen dur bacım ben hallederim” sözü.

İşte bugün sabah Songül ablanın şehadetini duydum ya, tüm Türkiye gibi “Sen dur bacım” diyesim var, boğazımda kocaman bir düğümle, yumruk yumruk ağlayasım… 

.....

 

FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN:
Haliç Üniversitesine el konulması ve Yavuz Atar’ın açıklaması