TRT’yi bırak kendine bak

A -
A +
Geçen hafta özel televizyon haber bültenlerinin en “önemli” konularından biri TRT’nin çalınmasını yasakladığı şarkılar ya da türkülerdi. Böylesi konular habercilerin diliyle “çok seksî” bulunuyor. Hele söz konusu olan CHP, FETÖ ve PKK medyasıysa üzerinde tepinmek için ideal anlayacağınız. Tabii bundan da iktidar partisi aleyhine siyasi bir rant da devşiriliyor.
Dikkat ederseniz toplumun kimyasını bozacak tüm haberler itinayla bir araya getiriliyor bu gazete ve televizyonlarda. Bilhassa yapılıyor ve halkın memnuniyetsizliğini artıracak tüm kaos haberleri sıradan hayatlara indiriliyor sistematik biçimde. Bu bir strateji.
Görsel medyada Fox tv, Kanal D, CNNTürk, Halk tv, yazılı medyada Hürriyet, Cumhuriyet, Sözcü, Birgün, Evrensel gibi gazeteler, internet sitelerinde Diken’inden, Sputnik’e, T24’ünden Oda tv’sine kadar tüm mecralar, pek çoğunun FETÖ’cüler tarafından aranıp çıkarıldığı aşikâr olan “haber” konularını ısıtıp ısıtıp duruyor.
Geçen günkü yazımda “kaos bültenleri” demiştim. Değişen bir şey yok.
Ne Ahmet Hakan ne de Fatih Portakal yalan konusunda hiç sıkıntı çekmiyor. İki telefon hattında da ByLock tespit edilen Gökhan Açıkkollu adlı FETÖ mahrem imamının gözaltında kalp krizi geçirip, daha sonra kaldırıldığı hastanede ölümünü bol bol köpürttüler. Hem de yalan dolanla. Gökhan Açıkkollu hakkında yürütülen soruşturma ŞÜPHELİNİN ÖLÜMÜ ÜZERİNE TAKİPSİZLİKLE sonuçlandı. Yani DELİL YETERSİZLİĞİNDEN VE MASUM OLDUĞUNDAN DEĞİL, ölüm sebebiyle davanın kaldırılmasıydı bu.
Ama Fatih Portakal, Ahmet Hakan Coşkun, hatta Akif Beki bile FETÖ’nün BYLOCK’ÇU mahrem imamı Gökhan Açıkkollu için “Gözaltındayken öldü ama bir yıl sonra suçlu olmadığı anlaşıldı” diye tam bir FETÖ yalanını insanlara servis ettiler.
28 Şubat sürecini hatırlayanlar için durum âdeta deja vu
Yakında Fadimelerin Kalkancıların muadillerini görürüz artık diye beklenti doğdu.
Yâr bana bir eğlence!
Bu gazeteler ve haber bültenleri, misal Kadri Gürsel’in “Suriye rejimi artık sadece klorin gazı kullanıyor ki o da çok öldürücü değil” diyebilmesi ve bu adamın Hitler döneminde yaşasaydı Gestapo şefi olarak temerküz kampı yöneticiliğine bile gelebilme potansiyeli olabileceği gerçeğinin üzerini itina ile kapattı.
Halk tv program sunucusu Ayşenur Aslan’ın “AKP iktidarını yıkmak için silahlı mücadele şart”, Hüsnü Bozkurt adlı CHP Konya milletvekilinin “Evet çıkarsa bunların hepsini yeniden denize dökeriz”, CHP Muğla Milletvekili Ömer Süha Aldan’ın 15 Temmuz şehitlerimiz için “İt sürüsü” demesini de keza aynı şekilde örttüler, sarıp sarmaladılar.
Peki, TRT ya da örneğin ATV, TGRT, a Haber, 24, Ülke tv, TV NET gibi kanallar benim şuracıkta sıraladığım ve daha onlarcası bilinen solcu ve Kemalist faşistliklerin üzerinde tepinse, örneğin Ayşenur Aslan’ın “AK Parti’yi yıkmak için silahlı mücadele şart” demesinin üzerinden tıpkı kendilerinin yaptığı gibi yaygara koparsa, sokaklara muhabir salıp vatandaş röportajları alsaydı, bilim insanlarının, siyaset bilimcilerin görüşlerine başvursaydı, bunların üzerine Küçükçekmece Savcılığı Ayşenur Aslan hakkında “Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten” soruşturma başlatsaydı, Hükûmet Sözcüsü Mahir Ünal bu açıklamayı bir psikopatoloji olarak gördüğünü ifade etseydi ne olurdu?
Aslında olmayacak şey değil.
Gizli ırkçılıkları da devam etmekte. Evvelden Kürtler vardı ötekileştirdikleri, şimdi HDP ile oynaşma belasına bu ırkçılıklarından vazgeçmiş görünmekteler. Ama başka etnisitelerle ilgili düşmanlık yapmayı sürdürüyorlar.
Örneğin Kanal D’de yayınlanan VATANIM SENSİN dizisi.
Biliyorsunuz bu dizinin hikâyesini yazan senaristin FETÖ bağlantısı ortaya çıkmıştı. Senaristin ismi jenerikten çıkarıldı ama FETÖ senaryosu devam etmekte. Samanyolu televizyonu olmadığı için sanki Kanal D’de yayınlanıyor bu dizi. Salih Tuna çok güzel anlatmış dizinin amacını:
Bu öyle bir iş ki 15 Temmuz sonrası Pensilvanya’daki FETÖ konseyi algı faaliyeti için toplanıp “Bizim emrimizle darbeye kalkışanlar vatan haini ilan edildi. Bu diziyle biz öyle bir kurgu yapalım ki onların vatanlarını kurtarmak pahasına vatan hainliği yapmak zorunda kaldıkları algısı yerleşsin” kararını alsalardı daha fazlasını yapamazlardı.
Tam da böyle. Dizinin yapımcılarından biri de meğer Elif Şafak’ın Fetullahçı ex kocasının kuzeniymiş. Maşallah!
Bu dizi bir yandan halkın vatanseverlik değerlerini aşındırırken diğer yandan da Çerkesler üzerinde bir tür ırkçılık sürdürmekte. Dizideki ismiyle Dağıstanlı olarak tanımladıkları karakter Çerkes Ethem’i anlatmakta ve her türlü çarpıtmayı mübah görmekte. Çerkesler tüm dernekleriyle defalarca tepki gösterdi, Ethem Bey'in yeğeni, Reşit Bey'in kızı Güner Kuban dava açacağını söyledi. Ama bu dizinin yapımcıları FETÖ izinden gitmeye, diziyi takip eden ulusalcı sürüyü enayi yerine koymaya devam ediyorlar.
Kendini “muhalif medya” olarak tanımlayan bu medya, tarihe medyanın yüz karası olarak geçmeye devam ediyor kısaca.
 
FUAT UĞUR'UN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN
YTB’nin yeni vukuatı
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.