AK Parti nezle olsa muhalefet yatağa düşer

A -
A +
Karşı kaldırıma geçmek isteyen adam bütün gayretine rağmen beceremeyince karşı kaldırımdaki birine seslenmiş:
“Hey hemşehrim sen oraya nasıl geçtin?” Karşıdaki cevap vermiş:
“Başka yerden gelmedim, ben burada doğdum…”
Kaldırım değiştirmenin en zor olanı siyaset yapımız. Başka kaldırımlarda da hayat olduğunu düşünmek ağırımıza gidiyor, bazen ayıp bazen de ihanet sayılıyor.
Değişimin önce kafalarda hazmedilmesi gerekiyor. Zorluk, değişimin gelenekten beslenen bir muhalefet için değil önce iktidar tabanında da yaşanmasında. Herkes ayakta durduğu kaldırımın doğru yol olduğuna inanıyor, çünkü orada doğmuş.
Son elli yılda "Berlin Duvarı"nın yıkılması, Sovyetlerdeki yapı değişikliği, Orta Doğu da yaşananlar oturduğu yerden beslenen statükocu siyasetçilerimiz için akıl almaz işlerdir.
Bu sadece muhalefet kaldırımında oturanlar için değil iktidar partileri için de geçerlidir.
Bize dokunmadığı sürece dünyanın değişmesi kimseyi rahatsız etmez. Ama bu değişimler karşısında kendisini siyaseten yenilemediği takdirde Türkiye’yi sıkboğaz edeceğini de kimse inkâr edemez.
Siyasette yenilik düşüncesi ve etrafımızda daralan çember bizi siyaset yönetiminde Başkanlık sistemi tartışmalarına getirip bıraktı.
Pratikte Başkanlık sistemi uygulamaları kıyısından köşesinden son yıllarda hayatımıza girse de kurumsallaşması için önümüzdeki zaman içinde ciddi gayret istiyor. Bugünlerde hız kazanan AK Parti içi dalgalanmalar bundan ibaret; yoksa kimsenin bir yere gittiği yok.
Önceki gün bir panelde konuşan TUBİTAK bilim kurulu üyesi Prof. Dr. Hayrunnisa Bolay Belen “yenilikçi düşüncenin kaynakları”nı anlatırken;
“Her insanın kendisine has çözüm yolları var, herkes dış dünyayı kendi limitlerine göre algılar. Dış dünya algısı mutlak değil kendine özgüdür. Herkes aynı şeyi söylüyorsa kimse düşünmüyor demektir. Düşünmek insanın kendi içine düşmesi demektir, onun için ilham veren fikirler yalnızken ortaya çıkar. Bir işi yapmayı hayal etmek, yapanları seyretmek iş yapma yeteneğini büyütür." 
Sayın Belen’in özetlediği "yenilikçi düşüncenin kaynakları" siyaset yapma yeteneği içinde geçerli.
AK Partinin nerede durduğu diğer siyasi partilerin, sosyal medyanın ve tüm dışarıda kalanların da nerede durduğunu belirliyor.
Politikalarını AK Partiyi izleyerek, ayak izlerini takip ederek kendilerine yol belirliyorlar. Geçmiş siyasi süreçlerde politikanın rotasını geçim derdi, ekonomik sıkıntılar, hastanelerde rehin kalan hastalar belirliyordu. Şimdi başka bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Alternatifsiz siyaseti gelenekleştiren AK Parti politikalarına karşı muhalefetin tek sığınağı sosyal medya trolleri kaldı bir de aşırı büyümenin hâkimiyette meydana getireceği zaaflarla AK Partinin kendi kalesine atacağı gollerle öne geçmek.
Şunu da hesap etmiyor değiller, AK Parti nezle olursa muhalefet yoğun bakıma girecek.
Şimdi günün konusu Sayın Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun görevi devredip çekilmesi ile acaba AK Partinin temellerinde çatlak meydana gelir mi? 
Onun için iki temel yönetim tarzını büyütüyorlar, teknokrat Başbakan veya uyumlu Başbakan. Karşısına da kılıç çekenle, teslim olan iki tip koyuyorlar.
Kendi iradesi ile kendi tarzını geliştirecek Ama Sayın Erdoğan’ın liderliğine ters düşmeyecek sezgilerle hareket etme yeteneği olan Başbakan diyemiyorlar. Başkanlık sistemi kendi pratiğini siyasete taşıyıncaya kadar da olsa, kimse AK Partiyi kendi krizleri üzerinden dizayn etmeyi hayal etmemeli aksine yeni Türkiye’nin siyaset araçlarının inşasında rol almalı...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.