FETÖ’nün karargâhı

A -
A +
FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin merkezi olan Akıncı Hava Üssü’nde yaşananlara dair iddianamede cuntacıların FETÖ’nün konaklaması için burada da bir karargâh yaptırdığı ifade edilmiş.
FETÖ’ye karargâh aramaya gerek yok çünkü onun karargâhı malzeme olarak devşirdiği insanların zihinleri olmuştur. Bu zihniyet kendisine neredeyse koskoca bir neslin zihinlerinde hayat alanı bulmuş hem de onlara güvenli bir gelecek inşa etmek isteyenlerin destekleriyle.
Dünya ve ahiret kazancı ile kandırıp zihinlerini formatladığı bu insanlar kendilerine verilen komutları en acımasız bir biçimde sonunda 15 Temmuz gecesi acımasızca kendi insanına karşı kurşun sıkarak gösterdiler.
Zihinsel bağımlılık, en kalıcı, en etkili, özgürlüğü eleştiriyi yok edici bir bataklıktır. Sömürgecilik ve emperyalizm; yeryüzündeki insanların çoğunluğunu öncelikle zihinsel olarak köleleştirerek sömürülmeye elverişli hâle getirmiştir.
FETÖ, sadece 15 Temmuz darbe girişiminin taşeronu değildi; aynı zamanda İslam tarihinde daha önce de birkaç defa denenmiş İslam’ı dönüştürme projelerinde kullanılan “paralel din” örgütlerinin günümüze uyarlanmış versiyonudur.
Kendilerine güvenilerek emanet edilmiş insanları yıllar süren uğraşlarla ruhen ve bedenen her türlü kullanıma ve tartışmadan her hedefe koşacak hâle getirdiler.
Neredeyse yarım asırlık bir kuluçka dönemi 17-25 Aralık'ta gün yüzüne çıkarken saftirik bir kesimin uyanması ise 15 Temmuz gecesi gerçekleşti.
FETÖ faaliyetlerinin tüm yönleriyle araştırılarak alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi maksadıyla kurulan Meclis Araştırma Komisyonu bir rapor hazırladı.
Rapor, dünyevileşmenin toplumun dinî hayatının tam karşılanmadığında veya baskı yediğinde nasıl istismara açık hâle gelebileceğini ve insanların ahiret yerine nasıl iktidara sürülebileceğini de açıkça irdeliyor.
Raporda "Son asırda Türkiye’deki toplumsal, demografik, ekonomik gelişmeler ve modernleşme ile dünyevileşmenin yol verdiği değişimlerin din eğitiminde başta bulunmayan birtakım hastalıkların da zuhuruna yol açtığı" vurgulanarak "Kadrolaşma, ekonomik kazanımlar elde etme, eğitimli kadroları devşirme, yoluyla kendilerine iktidar alanı açma kaygısına odaklandılar. Resmî din eğitimi veren okullar, müesseseler ve mensuplarında bulunmayan bir özelliği de onları daha avantajlı bir konuma yükseltmiştir. Bunlar gizemli tasavvufi yöntemleri kullanarak inançlı bireyler üzerinde çok güçlü otorite kurmayı başardılar. Din eğitiminin uzun bir süre baskı altında olmasının getirdiği boşlukta bireylere 'dindarlık' kazandırma yoluyla onları kendi yapılarına sorgusuz itaat eden mensuplar hâline getirdiler” deniyor.
Burada geçmişte iktidarlar tarafından toplumun yeterince karşılanamayan din eğitimi ihtiyacının kamu alanı dışında yollardan ve kurumlardan karşılanmaya gidileceği açıktı. Raporda belirtildiği gibi bu ihtiyacı karşılama iddiası arkasına saklanan “Haşhaşi”lerin ve takipçilerinin ortaya çıkarak siyasal iktidarı sahiplenme kavgasına cüret etmesini önlemek de meşru iktidarların sorumluluğudur.
Henüz karakol ve adliye süreci devam ederken asıl olan; zihinlerdeki işgalleri önleyecek, pozitivist, ezberci, yetenek öğüten istismara açık kültür ve eğitim seferberliğini başlatmak önceliğimizdir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.