Körfez'de “sarı öküz” operasyonu

A -
A +
Körfez'deki kavga sömürülen ülkelerin sömürgeciler arasındaki paylaşımı kavgasıdır. Sömürgelerin kendi başlarının çaresine bakma gibi bir derdi olmadı. Bütün umutları ve hesapları “zalime ikram ederek beladan kurtulma” sömürgecilerin hangisinin daha az parçaya razı olacağı üzerine kurgulanmış. Sıkıştıkça sürüden yeme payı veren “sarı öküz” hikâyesi sanki bunlar için söylenmiş.
Sömürgecilerin üzerine çöreklendiği ülkeleri incitmeden kan emme tekniklerine “Postmodern emperyalizm” deniyor. Zavallı sömürgeler kendi kaynaklarını kaptırmamak için ne zaman başkaldırıp kendilerini yenileme için harekete geçseler efendileri tarafından tartaklanmaları âdettir. Körfez ülkeleri bunun en açık örneği. Hepsinin bayrakları, ulusal marşları var ama yönetim araçları, parlamentoları, siyasi ve ekonomik iş birlikleri kiminle dost kiminle düşman olacakları efendiler tarafından belirleniyor. Cellatları ile ittifakları sömürü aracının bizzat kendisidir.
Katar krizinin arkasındaki “teröre destek” suçlaması Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaret sonrası "Orta Doğu'ya ziyaretim sırasında, radikal ideolojinin daha fazla fonlanmaması gerektiğini söyledim. Liderler Katar'ı işaret etti" ifadelerini kullanan ABD Başkanı Trump’ın açıklamasıyla tescillendi.
Kendi kurduğu terör örgütü DEAŞ'a karşı yine kendi desteklediği terör örgütü PYD'li teröristlere maaş ve mühimmat desteği açıkça ortada olan ABD’ye karşı sessiz kalan Körfez ülkeleri komşusu Katar’a ABD’nin yön göstermesiyle teröre destek suçundan ambargo uygulayıp “yeme payı” olarak ileri sürüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Körfez ülkelerinden ne istediğini aylar öncesinden açıkça ortaya koymuştu. Trump'ın taleplerine boyun eğen ilk ülke 12 Eylül saldırılarının sorumlusu tutulmakla tehdit edilen Suudi Arabistan olmuştu. Katar ise Trump'a karşı duruşuyla gündeme geldi. 
Katar dünyanın en zengin doğalgaz rezervine sahip ve kişi başına düşen millî geliri 120 bin dolar. Doğalgaz ticaretinden elde ettiği geliri kendi kasasına atıyor ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yatırım yapıyor.
Körfez ülkelerinin sahip olduğu zengin enerji kaynakları gelirlerinin bölge insanına ait olması gerekir ama emperyalistler bu zenginliğe konmak için yüz senedir her türlü entrikayı yapıyor. İşte sömürülmeye bağımlılık kazanmış çoğu Körfez ülkesi bu dayatılmış yalana boyun eğerken Katar farklı bir şey söylüyor.
Haraç taleplerine “Hayır”, bir cevaptır ama sömürgeci zorba Batı buna alışkın değil.
Türkiye’nin son gelişmeler karşısında Katar’ın yanında yer alması ABD’nin Körfez politikasını zora sokuyor. Soğuk savaş boyunca Sovyet tehdidine karşı Batı sistemine bağlı bir müttefik/parçası olarak hareket etmesini anlamak zor değildi. Fakat sözde müttefik, özde işgalcilerin Sovyetlerin peşkir atmasından sonra uzun süre geçmesine rağmen eski dünya düzeninde ısrar etmeleri sömürgeciliğin devamında niyetlerini ortaya döküyor.
“Katar’ın suçu nedir? Şu andaki Katar Şeyhi Temim’in büyük dedesi Muhammed es-Sani bölge parçalanırken diğer Arap şeyhi ve emirleri gibi İngilizlerle iş birliği yapmadı. Osmanlıya diğerleri gibi ihanet etmedi ve oğluna Osmanlı askerinin devamlı Katar’da kalmasını vasiyet etti. Diğerleri ihanet ettiler ve İngilizler de bu ihanetin bedeli olarak onlara ülke ve makam verdiler.” Sömürülmeye alışkın olan iktidarlar saltanatlarını ve milyar dolar servetlerini ABD’ye haraç verip uşaklık yaparak aldılar.
Orta Doğu’da yıllardır akan kan ve gözyaşını geçmişte Osmanlıya yapılan ihanetle beslediler, bugün de Katar’a yaptıklarıyla yarın yapılacak zulmü besliyorlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.