Bir nehir, üç devir

A -
A +

Sakarya, Eskişehir’de doğar malum, Çifteler’deki gözelerden peydahlandığında henüz bir deredir daha. Seyitsuyu, Çıldır, Düden, Pınarbaşı ve Gökpınar suyunu da kucaklayıp, kuzeye döner, yani Karadeniz tarafına. Kıranhamam’da Porsuk ile birleşir sonra Ankara Çayı’nı alır bünyesine varır Sarıyar’a. Kirmir, Aladağ ve Nallı Çaylarını da toplar, Çatak, Kızıldere derken Osmaneli’de durulur kumunu yaya yaya. Bilahare Göksu ve Göynük Çayı ile buluşup hızlanır, Doğançay, Mudurnu Deresi ve Çark Suyu ile birleşip yürür deryaya.
Şimdi tekrar güzergâha dönelim. Gelelim Adapazarı dolaylarına.

“ADA” PAZARI
Bir zamanlar nehir ikiye ayrılırmış burada, kollardan biri beldenin doğusundan (mevcut yatağın içinde) akarmış, diğeri ise batısından… İkisi ilerde buluşur, ortada bir ada bırakırlar. İşte “Ada’ya gidiyoruz Ada’dan geliyoruz” muhabbetleri bundan kaynaklanıyor, hoş ismi de Adapazarı sonunda...
Doğudaki kol yine eskisi gibi ama batıdaki kaybolmuş zamanla. Eğer hava fotoğraflarına bakarsanız yatağı ayan beyan ortada. Erenler’in güneyinden girip kuzeyine uzanır, Sakarya Caddesi’ni ve Bulvarı kateder açıkça. Zaten eşelerseniz kum çakıl çıkar karşınıza.
15 asır evvel bu kol diğerinden güçlü olmalı, Romalılar efsane köprüyü buna yapmazlardı yoksa. Apsis ve zafer takları ile süslenen köprü imparatorluğun bölgede attığı en ciddi imza. Belli ki hiçbir imkân esirgenmemiş, çuvalla altın dökmüşler uğruna.

Bir nehir, üç devir

PARALAR BOŞA
Köprünün adı nedense “Beş gözlü”, 8 gözü var oysa. Uzunluğu 429, genişliği 9 metre. İşçiliği kusursuz, mimarisi parmak ısırtıyor hâlâ.
Neyse köprü biter. Justinianus kitabeye “Ey Sakarya, şimdi hâkimane bir eserin, esirisin” yazdırır kibirli bir üslupla.
Mağrur İmparator, Sakarya’yı ezdiği kabilelere benzetiyor olmalı, hasımlarına diz çöktürdü ya, nehri de dizginleyecek sözüm ona.
Ama gel gör ki nehir yatağını değiştiriverir, köprü kalakalır ortalıkta. Şüphesiz yer bilimcilerin söyleyecekleri vardır, izahını yapmış, geçmişlerdir kayda.
Bir de halk arasında dolanan rivayetler var ki bizim işimiz onlarla.

Bir nehir, üç devir

KO APARSIN SU SENİ
Şöyle: O gün Sakar Baba adlı derviş zikrolunan köprüye gelir. Ücreti neyse verecek, geçecektir karşıya. Ancak muhafızların aksiliği tutar, iter, kakar, kovarlar. Ters yüz edilen mübarek “Geçme namert köprüsünden ko aparsın su seni / Girme tilki gölgesine ko yesin aslan seni” deyip boynunu büker. Allah’a havale edip yürür yoluna. Ne bir kem söz, ne beddua!
Derler ki nehir, işte o gün yatağına küstü, dönüverdi aşağıya. Onca emek, bunca masraf havaya, gel de saçını başını yolma.
Olur mu? Olur! Rabb’im isterse eğer sular büklüm büklüm burulur, sırtına Sakarya’nın...
Eskiler “Allahualem bi’s-savab” derlerdi, doğrusunu Rabb’imiz bilir mutlaka…

Bir nehir, üç devir

520 yıldan beri...
Bir köprü de daha var. Gevye civarında. Önceki ne kadar Romalı ise, bu da Osmanlı o kadar. Banisi II. Bayezid Han. Mimar Abdullah yerine göre, Horasan harcı kullanır, yerine göre kurşun döker, demir çakar. Nihayet fil ayakları üzerine, kesme taştan bir köprü kurar.
Kim demiş suya vurulmaz perçin, mıh gibi olur
evelallah (1495).
Burası Sakarya’nın çılgın aktığı bir nokta, köprü köpüren dalgalara göğüs gerer asırlarca. Boyu yaklaşık 200, eni 7 metre, arabalar karşılıklı geçebiliyor rahatlıkla.
Yaptıran Bayezid Han ama tuhaftır sultanın adını bilen yok, Ali Fuat Paşa Köprüsü diye tanınır civarda.

Bir nehir, üç devir

Betonla bu kadar
Bir köprü daha var, o da Ankara yolunda. Cumhuriyet devrinde 93 bin lira harcanarak yapılmış. Boyu 108 metre, eni 4,80. Yani iki ağır vasıta sürte sürte geçebiliyor anca. Cumhuriyetin modern yüzlerinden biri, Bowstring stiliyle şehre amblem oluyor hatta.
31 Mayıs 1937 tarihinde tertip olunan resmî küşada (açılışa), İstiklal Mahkemesinin idamcı Alilerinden, Nafia Vekili Ali Çetinkaya da katılıyor. Henüz Adapazarı vilayet değil, merasime Kaymakam İhsan Bey, Belediye Başkanı Ahmet Faik Abasıyanık (Sait Faik’in amcası), CHP Kaza teşkilatı, İzmit, Düzce, Hendek CHP heyetleri, Adapazarı Halkevi camiası, umumi meclis ve belediye azaları da çağırılıyor. Vatandaşlar için Arifiye’den tren kaldırılıyor. Nutkunu irad için kürsüye gelen Kocaeli Valisi Hamit Oskay “Osmanlının 600 yılda yapamadığını cumhuriyetin 13 yılda yaptığını” işaret ederek, böyle bir eseri kazandırdıkları için başta Atatürk’e, Başvekil İsmet İnönü’ye ve Nafia Vekili Ali Çetinkaya’ya şükranlarını arz ediyor alkışlarla.
40 yıl kullanıldı, şu an atıl durumda…

Bir nehir, üç devir
Bir nehir, üç devir
Bir nehir, üç devir

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.