Temel Karamollaoğlu ayrıcalığını korumak istiyor

A -
A +

2018 seçimlerinden 6’lı masa kurulana kadar ki sürede Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, muhalif kesimce özellikle de CHP yönetimi ve medyasında el üstünde tutuldu.

Ne söylediyse CHP medyasında yer buldu. Sık sık programlara davet edildi. AK Parti ve Erdoğan hakkında eleştirel ve olumsuz konuşmalar yapması muhalif kesimi mest etti. İçlerinden geçenlerin Karamollaoğlu tarafından söylenmesi onlar için bulunmaz fırsattı.

Bu mutluluk tek taraflı değildi. Karamollaoğlu ve yakın çevresi mikrofon uzatılmaktan ve program davetleri almaktan çok mutlu oldu. CHP medyasına çıkıp geçmişte aynı partide görev aldıkları ve aynı çizgide siyaset yaptıkları arkadaşlarına verip veriştirdiler.

Temel Karamollaoğlu ve arkadaşlarının bu istekli tavrını gören CHP ve muhalif medya, Saadet Partisine ayrı bir ihtimam gösterdiler. Âdeta hazine bulmuş gibi davranmaya başladılar.

Bir anda 28 Şubat unutuldu. Refah ve Fazilet Partisinin niye kapatıldığı, burada siyaset yapanlara karşı CHP ve medyasının nasıl davrandığı hafızalardan silindi. Rahmetli Erbakan’ı başbakanlıktan uzaklaştırmak için uğraşanlar, onun aleyhine program yapanlar ve her türlü oyunun içinde yer alanlar ne olduysa bir anda aydınlandılar!

Erbakan’ı anma toplantılarını hiç sektirmediler. Onun Türkiye için ne kadar önemli bir siyasetçi olduğunu dile getirdiler. Hatta, bazıları geçmişte yaptıklarını unutup öyle bir hâle geldi ki, Erbakan hakkında konuşurken gözyaşlarına hâkim olamadılar…

 

CHP ve medyası Millî Görüş’ü iktidarda değil muhalefette sever

 

CHP ve medyasının son yıllardaki Saadet Partisi sevgisi konjonktürün gereğidir. Erbakan’a ve destekçilerine kısa başbakanlığı döneminde hayatı zehretmeye kalkanların bu günkü tuhaf tavırları sizi yanıltmasın.

Millî Görüş kadrosu iktidara geldiğinde CHP ve medyası âdeta seferberlik ilan edercesine hareket etti. Dozu giderek artan bir düşmanlık sergilediler. Ülkenin, devletin, cumhuriyetin, laikliğin elden gittiğinden dem vurdular. Onlara göre ne yapıp edilmeli Erbakan hükûmeti sonlandırılmalıydı ve öyle de yaptılar. El birliğiyle Millî Görüş’ün lideri Erbakan’ı başbakanlıktan uzaklaştırdılar.

Kasım 2002’de yapılan seçimlerde Millî Görüş çizgisinden gelen yeni bir kadro öncülüğünde yeni hükûmet kuruldu. Bu defa CHP ve destekçileri tepkilerini bu tarafa yönelttiler. Millî Görüş’ün muhalefette olan kısmını bırakıp iktidarda olan kısmıyla mücadeleye başladılar.

Erdoğan ve hükûmetlerine yönelen her eleştiri baş tacı edildi. Hele eleştiriler Millî Görüş çizgisinden gelenlerden sadırsa ona ayrı bir yer verildi.

Millî Görüş’e karşı CHP ve destekçilerinin ikili tavrı işte bu süreçte başladı ve artarak devam etti. İktidarda olan Millî Görüşçüler “hasım” görülürken muhalefette olan Millî Görüşçüler “dost” ilan edildiler.

 

Karamollaoğlu ve Saadet artık yalnız değil

 

2018 Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal seçimlere İyi Parti listesinden katıldığı için Karamollaoğlu ve Saadet Partisi CHP nezdinde tek olmanın ayrıcalığını yaşadı.

Bir kazan-kazan durumu vardı. “Artık oylar” sayesinde CHP uzun yıllar milletvekili çıkaramadığı şehirlerden vekil çıkarırken Saadet Partisi için CHP’den birkaç kontenjan verildi.

Önümüzdeki seçimlerde Karamollaoğlu ve Saadet Partisinin işi artık kolay değil. Eskiden CHP nezdinde sağdan gelen tek parti olmanın avantajını kullanarak konjonktür gereği itibar görüyordu.

Masa genişledi. 6’lı oldu. Saadet dışında sağdan gelen parti sayısı arttı.

Daha da önemlisi Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu’nda yapılan son değişiklikler küçük partileri ittifak içinde zayıflattı.

Kısaca, masadaki aktör sayısı arttı, oyunun kuralları değişti.

Yeni süreçte CHP hangi birini memnun edecek?

Saadet’i mi, Deva’yı mı, Gelecek’i mi, Demokrat Parti’yi mi?

Karamollaoğlu’nun “Şu anda şartlar değişti. Seçim kanunu ile birlikte görüşlerimiz de değişti. 6'lı masa, aslında muhalefetin diyalog ortamını oluşturuyor. İlle de her noktada birlikte hareket etme mecburiyeti yok. Üçüncü bir ittifak kurulabilir" son açıklamasını bu perspektiften okumak lazım.

Karamollaoğlu, son yıllarda CHP ve destekçileri nezdinde gördüğü itibarı korumak ve siyasi pazarlık yapmak istiyor. Erken açıklama yapma gereği duymasının nedeni budur.

“Misafir misafiri sevmez (istemez), ev sahibi hiçbirini” diye güzel bir atasözümüz var.

6’lı zar zor masanın etrafında oturabildi ama bu onların birbirini sevdiği anlamına gelmez.

Bakın işte Karamollaoğlu ayrıcalıklı konumunu paylaşmak zorunda olmaktan hiç hoşnut değil.

Masadaki en zayıf aktör Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ise doğrudan masadaki iki aktörü hedef aldı.

Ne de olsa egoları masaya yerleştirmek kolay olmuyor.

Hele masa küçük, egolar büyük ise…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.