Yeni zamanlar yeni sınırlar...

A -
A +

11 Eylül vahşetini takip eden tarihlerdeki yorumlarımızda unutulmaması gereken bir noktaya temas ederek, saldırının bahane, gayenin liderliği Çin'e kaptırmamak olduğunu, arka planda Çin-ABD çekişmesi yaşandığını yazmıştık. Daha sonra veya eş zamanlı olarak yerli yabancı bir çok kalem de aynı kanaati paylaştı. Hatta kulelerin inşaat ömrünü doldurduğunu, bu yüzden eylemin bizzat Amerika tarafından yapıldığı söylendi. Amerika'nın cihan devleti olma avantajını mesela bir asır daha elinde tutabilmek uğruna 6 bin kişiyi pekala gözden çıkarabilir. Nasıl olur? Şöyle olur. Düşünürler ki "liderliğimizi korumak için bir dünya savaşına girsek ne kadar kayıp verirdik?" Herhalde daha az olmazdı. Üstelik 6 bin rakkamına da 60 binlerden geldiler. Belki o kadar da değil. 11 Eylül bir muammadır. Ama yaptığımız tahlillerin ışığında bakarsak o artık muamma olmaktan çıkmakta. El Kaide, bin Ladin, Taliban, bunlar manivela. Veya şöyle diyelim. Avcının aynı anda vurmak istediği kuşlar dizisi. Çin'in önünü çevirmek için Orta Asya'ya yerleşilecek.. Asya-Pasifik kapısı, Afganistan ele geçirilecek vs. Bu tahminimiz ne kadar inandırıcı? Cumartesi akşamı TRT-2'de Atilla İlhan'ın bu mevzuya dair müthiş bir sohbeti yayınlandı. O sohbeti ya TRT-2 tekrar vermeli. Veya ne yapıp ederek kasetini bulmalısınız. Atilla İlhan, bir savaşı nakletti. O savaş sanal ortamda Çin'le ABD arasında cereyan etmiş. Bunu yaptıran ABD. Savaşın geçtiği daha doğrusu geçeceği sene 2017. Her iki devletin şu ânki seyri sıralanarak 2017'ye varılıyor, bu tarihte aralarında kavga kopuyor ve Amerika kaybediyor. İşte 11 Eylül'ü hazırlayan sonun başlangıcı o hayali çatışmadır. Ondan sonra senaryolar yazılıyor. Bu tezi doğrulayan son haberse The New York Times'ta. Hayır tahmin ve senaryolar o gazetede doğrudan bu şekilde verilmiyor. Ama dikkat kesilmemiz gereken telkinler yapılıyor. Telkini yapan adı geçen gazetenin tanınmış yazarlarından William Safir. Safir, 1994'te vefat eden eski Amerikan başkanlarından Richard Nixon'la sözde bir telefon görüşmesi yapıyor. Üstelik bir zamanlar kendisinin konuşma metinlerini kaleme aldığı başkan da cehennemdeymiş. Güya O'nunla cep telefonuyla konuşuyormuş. Mizah. O suretle düşüncelerini dile getiriyor. Aynen Rıza Nur'un Hatırat'ındaki taktik. Daha doğrusu kendi düşüncelerinden çok belki de gazetesinin yakın olduğu Bush hükümetinin arzularına yelken açmakta. Beyazsaray böylece dünya kamuoyunu hazırlıyor. Buna göre Türkiye, Kuzey Irak'ı ilhak etmeli, sonra da Musul ve Kerkük'e girmeliymiş. Bu suretle iki kazanca birden kavuşacakmışız. Birincisi doğumuzla bütünleşmiş Kuzey Irak'la birlikte Kürt probleminden kurtulmak. İkincisi, artık Türkiye'nin vilayeti olan Musul ve Kerkük'ten günde iki milyon varil petrol elde edeceğimiz için AB, Türkiye'yi yerden temennelarla aralarına kabul edecektir. ABD'nin kârı? ABD'de Saddam diktatörlüğünün devrilmesiyle Ankara'nın Bağdat'ta kuracağı ılımlı bir hükümetle rahat edecektir. Üstelik Safir'e veya kendi sözlerini söylettiği yahut da bu tip fikirleri olduğu için Water Gate'le kısa zamanda devrilen Nixon'a ait temel görüşle Irak, bir İngiliz uydurmasıdır. Bunun gibi İsrail de uydurmadır. Uydurulan devletlere yakında Filistin de katılacaktır. Onun için harita değişecektir. The New York Times gazetesinin yazarına göre "yeni zamanlar, yeni sınırlar" denklemi ortaya gelecektir... Yukarıda iki küme fikir oluştu. Birincisinin ikincisiyle ne alakası var? Çok alakası var. Bakınız, birinci aya girildi hâlâ Afganistan'da değişen bir şey yok. Üstelik bizim bordo bereli komandoların gitme arefesinde Amerikan dışişleri bakanı kendilerinin böyle bir kuvvet istemediği gibi garip bir laf etti. Ne zaman? Tam Tük medyasında bordo berelilerin Üsame bin Ladin'i yakalayacaklar diye mesnetsiz haberinin çıktığı gün. Bir ihtimal de olsa ya yakalarlarsa!.. Şanssızlık onların dışişleri bakanını bizim cumhurbaşkanını muhatap almasıdır. Kendi seviyesinden bir devlet görevlisi cevap verebilirdi. Artık 11 Eylül'ün nasıl çıktığı çok önemli değildir. Her şeyi tayin edecek olan neden yapıldığıdır. Peki. Türkiye kendisi için hiç de fena olmayan o rüya senaryoyu velev dostlarıyla birlikte olsun hayata geçirecek kudrette midir? Evet ama. Bu nasıl zamanlama ki vatandaşı açken bunlar gündeme geliyor. Acaba ekonomik kriz de meselenin bir başka boyutu mu? Türkiye üzerinde de başka güçler mi çarpışıyor? Bilmiyoruz ama şu bir gerçek. Proje, vaad, ne kadar parlak olursa olsun. Ankara'nın olanca dikkatiyle hareket etmesi lazım. Hatta belki asker göndermekten bile vaz geçilmeli. Öyle görülüyor ki baharla birlikte her şey değişebilir. Savaş yanıbaşımıza kayabilir. Biz de eli mahkum olarak harbe girip kendimizi bir ânda Kerkük'te, Musul'da bulabilir, Kuzey Irak'ı Anadolu'ya katabiliriz. Nasılsa İngiliz cetveliyle çizilmiş uydurma haritalar ortadan kaldırılıyor. Elbette; lakin doğumuz-batımız, kuzeyimiz-güneyimiz uydurma çizimlerle dolu. İnşallah bunlarla avutularak Orta Asya'da, Afganistan'da yeni uydurmalara gidilmez. Peki; fakat neden William Safir'den bir hafta evvel de eski büyükelçi Kaya Toperi Turgut Özal dönemine atıfla aynı sınırlara dair yakın tarihe perde araladı? Bunlar tesadüf mü?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.