TARİHTEN HUSUMET ÇIKARTMAK

A -
A +

Papanın "Ermeni soykırımı" demesi üzerine AP/Avrupa Parlamentosu, gün sekmeden soykırım kararı aldı. Alınan kararda "arşivler açılsın" deniyor. İşte Avrupa'nın meseleyle alâkası. Ankara'nın senelerdir bu teklifi yaptığının farkında bile değiller. Papanın ve AP'nin bu işgüzarlığı, tarihten husumet çıkartma ve psikolojik haçlı muharebesidir. Ayrıca geçen süre içinde onlarca devlet, AB'ye alınırken Türkiye'nin 1959'dan beri bekletilmesinin açıklamasıdır...
Gerçi papanın yaptığı üstelik arkasında durma cesareti de gösteremediği kuru laftan ve AP'nin yaptığı da kuru bir tavsiyeden öte bir şey değildir. Ama burada niyet önemli. Bir senaryo hazırlanmış, konuşma günü Ermeni tarafı Vatikan'a dâvet edilmiş, o sorumsuz konuşmayla iş AP'ye havale edilmiştir.
Osmanlı Devleti, Ermeni ekalliyete/azınlığa "millet-i sâdıka" diyordu. Bu bir taltifti. Ermeniler, san'atkâr maharetleriyle ortak hayatı zenginleştiren insanlardı. Bu insanları Rusya, Fransa, İngiltere, Belçika, Vatikan, kilise... kışkırtarak kanlarına girdiler. Ermeniler, 1905'te Sultan Abdülhamid'e korkunç bir suikast düzenlemelerinden başlayarak Taşnak, Hınçak gibi terör örgütleri eliyle katliamlara giriştiler. Şarkta/doğu vilayetlerinde Müslüman köylere baskınlar yapıyor, cemaat sabah namazındayken cami ateşe verilip içerdekiler diri diri yakılıyor veya her şeyden habersiz köylere baskın yapıp ahali kadını, erkeği ve çocuğuyla samanlığa doldurulup yakılıyor, hamile kadınların karnına süngü saplanarak ceninler  havaya savruluyordu. Hadiseler önlenemez kanlı çarpışmalar halini alınca Hükûmet, hem terör örgütlerine yataklık yapmalarını ortadan kaldırmak ve hem de Ermenilerin hayatlarını teminat altına almak için onları memleketin Halep gibi şarka uzak diğer vilayetlerine tehcir etti/ göçlerine karar verdi. Bu bir iskân ve emniyet siyasetiydi. Bu göçler öncesinde ve göçler esnasında Ermeni mezaliminden, Taşnak ve Hınçak'tan çok çeken, evlatlarını, akrabalarını kaybedenler intikam saikiyle hareket ettiler. Devrin, Harb-i Umumi kargaşa günleri olduğu unutulmamalı. Bu katliamlar, birbirine düşürülmüş bir cemiyette yaşanan ve tasvibi mümkün olmayan manzaralardır.
Hâdise, kısaca böyle iken dünya bir asırdır bir haçlı kini ile kasıtlı bir algı saptırmasına maruzdur. Devrin TBMM'si olan Meclis-i Meb'usan veya Nazırlar Hey'eti/Bakanlar Kurulu, Ermeni anasırın/unsurların yok edilmesi için resmi bir karar almış gibi yanıltıcı bir intiba uyandırılmak istenmekte. Resmi bir karar olmadığı gibi mahkemeler çalışmaktadır. Devlet, meşruti demokarsiyle idare edilmektedir. O sâdık kavim, haçlı emperyalistlere kanıp bu cinnete kapılmasalardı hem kendileri ve hem de Müslüman ahali mağdur ve mazlum olmayacaktı. Bu mukatelenin asli mânevi faili garp âlemdir/batı dünyasıdır. O gün Ermenilerin kara kaşı için bunları yapmıyorlardı. Ruslar, Akdeniz'e inmek, diğerleri doğu ve güney doğuya sarkmak istiyorlardı. Bu maksatlarını hiç terk etmediler. Bu yüzdendir ki 1980'lere kadar sefaret mensuplarımızı öldüren ASALA terör örgütünü ayakta tuttular. O fasıl kapanınca  PKK'yı devreye soktular. Şimdi Barış Süreci üzerine bu defa da DHKP-C'i harekete geçirdiler.
Böyle bir muhatap Türkiye'yi kabul etmez, kapıda bekleterek aşağılar.
Neyse ki AB tükenişte...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.