TARİHİN SUÇLULARI!

A -
A +
Yetişme yaşlarımızda "Araplar, bizi arkadan vurdu!" sözü ağızlarda pelesenkti. "Arap" dendiğinde, "Müslüman" dendiğinde ortalığa nefretler saçılırdı. O günler haylice geride kaldı ama bu hastalıklı bakış büsbütün bitmiş değil. Mültecilere muhalefet edenlerde tetikçilik yapan bu bakıştır.
"Araplar bizi arkadan vurdu!" diye Arapları ve onların şahsında da İslamiyeti karalayan, buna cesaret edemediği çevrelerde bu defa "Peygamberimiz, ben Arabım, fakat Araplar benden değil!" buyurmaktadır diye Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- iftira edenler, o günlerde sanki biz, kötüledikleri o milletlerden çok ileriymişiz gibi genellemeyle bütün bölge insanını horlarlardı.
Ortada bir olay varsa o olayın bir sebebi ve bir de neticesi vardır? İngilizler, bir kısım Arap yöneticileri, "devlet" vaadiyle kandırdılar. Bir yerde mala, cana, hürriyete, ırza tasallut söz konusuysa nefretin doğması kaçınılmazdır. İttihat Terakki'nin birtakım paşaları, vazife için bulundukları yerlerdeki Arap ahali'nin Türklerden nefret ederek kopmaları için her mel'aneti yapıp Avrupalı Efendilerine hizmet ettiler. Buna dair yazılı eserler vardır. Ancak yüz kızartıcı bu vak'aları bir de Cumhurbaşkanı dile getiriyorsa hadisenin vahameti daha çarpıcı olur.
İttihat ve Terakki  müstebit/dikta idaresinin Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa adındaki 3 paşası talihsizliğimizin altındaki imzalardır. Devleti, I. Dünya Harbine sokarak mahvına yol açmışlardır. İttihatçılarda Enver Paşa dışında mason olmayan yok gibidir. O devir, Selanik menşeli mason Almancı İttihatçılarla Manastır menşeli İngiliz taraftarı masonların mücadelesinin seyridir. Almancılar mağlup olunca İngiliz güdümünde olanlara ve İngiltere’ye gün doğmuştu.
3'lü Paşa'lardan Cemal Paşa, Şam Vilayeti yani bugünkü Filistin, Suriye, Ürdün, çevresinde vazife yapmıştır. Şam başta olmak üzere saydığımız havalide Cemal Paşa'dan kelimenin tam mânâsıyla nefret edilir. Şam'da aleyhine abide bile dikilidir. Bunun utandırıcı sebebini sadece namuslu tarihçiler değil merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal da açıklamakta:
Sene 1991'dir. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Moskova'ya gitmektedir. Uçaktaki gazetecilerden biri "Araplarla 1920'lerden beri zaten aramız nâhoş, buna rağmen Körfez harekâtında ABD'ye niçin destek verdiniz?" diye bir sual tevcih edince  Cumhurbaşkanı, "bunu Hasan Cemal'e sorun!" diye beklenmedik bir cevap verir. Hasan Cemal seyahatte fakat bu konuşma sırasında orada değildir. Cevaba mim koyan Yalçın Özer, bir süre sonra bir arkadaşını da yanına alarak tekrar Cumhurbaşkanına gider ve "bunu Hasan Cemal'e sorun!" demesini manidar bularak içyüzünü öğrenmek ister. Bu mülakat geçen hafta ortaya çıktı. İşte Turgut Özal'ın o gün için bir kısmının yayınlanmaması kaydıyla yaptığı tesbitler:
- Bizim sıkıntılarımızdan birisi de ülkemizin sıcak kuşakta bulunmasıdır. Bu ülkelerde satılık insan bulmak çok kolay. Bir Alman’ı, İngiliz’i, Fransız’ı, Japon’u ve bir Rus’u satın alamazsınız. Osmanlı’yı yıkmadan önce İngilizler, içerden bazı kimseleri satın almışlar. İngilizlerden maaş alan Osmanlı Güney Cephesi Başkomutanı Cemal Paşa’ya talimat vererek, Şam’daki İslam âlimlerinin (ki Şam o zaman İslami ilim merkeziymiş) genç kızlarını konağına getirmesi, onlara alkollü içki içmeye zorlaması ve tacizde bulunarak geri bırakılmaları istenmiştir. Bu emri alan (Cemal) Paşa, derhal bu işlemi yapmıştır. Bu yüz kızartıcı olaylar süratle Arap âlemine yayılmış ve ‘Osmanlı artık bozulmuş ve İslami yoldan çıkmıştır’ propagandası yapılarak, Araplar Osmanlı’ya düşman yapılmıştır. Özellikle Hicaz’da hazır bekleyen Şerif Hüseyin de işin esasını bilmeden ve duyduklarına inanarak Arapların Osmanlı aleyhine İngilizler ile birlikte kıyama geçmesine sebep olmuştur. İşte bu sebeple ‘Arap-Osmanlı düşmanlığının kaynağını Hasan Cemal’e sorun’ dedim.
Yalçın Özer'in Turgut Özal'la yaptığı bu mülakat anlaşılan o günkü Türkiye şartlarında yayınlanamamış. Geçen hafta ortaya çıktı. Hayli ses getirdi.  
İttihat Terakki, İslam coğrafyasında böylesi iğrençlikleri, Balkanlarda başka berbatlıkları, onun devamı olan Tek Parti Zihniyeti de Cumhuriyetten sonra Kürtlere zulümler yaparak ve birtakım icraatlarla ümmeti parçaladılar.
Buna rağmen OMT/ Osmanlı Milletler Topluluğu içindeki milletler, başlarındaki ısmarlama idarelerin aksine Türkleri kalblerinden silmediler.
Bugün biz, Suriye'den gelen mültecilere kucak açınca Arap âlemi de gönüllerini bize açtı. Hem Kanada ve hem de İstanbul'da yapılan "Teşekkürler Türkiye" adlı toplantılarda dile getirilenler Türkiye için iftihar vesilesidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.