Doğu, Batı, Kuzey dünya görüşleri ve İslâm medeniyeti

A -
A +
İslam medeniyetinde her düşünce adamı, her bilgin kendinden önce gelen mütefekkirin ortaya kovduğu gerçekleri İnkâr etmemiş, yahut görmemezlikten gelmemiş; en mühimi o gerçekleri, o düşünceleri karartmaya, çürütmeye çalışmamış; kendi ter ve emeğini de katarak o ışıltılı fikirleri geliştirmiş ilerletmiş ve daha yüceye dikmeye çalışmıştır. İslam bilginleri batılı filozoflar gibi birbirlerinin eksiklerini arayarak roman ve fikir öldürmemişlerdir. Biri diğerinin destekçisi olarak bir kişinin malı olmayan İslam düşüncesinin çağlar boyu yol alırken yorulmaması için devirlerden üzerine dökülecek yabancı serpintilerden matlaşmaması için çalışmışlardır.
Bu yüce medeniyette her düşünce adamı ve her sanatkâr kendini mutlak hakikatin bir işçisi kabul etmiş; kendisini unutarak, benliğini hesaba katmayarak çalışmış, önüne geçilmez bir aşkla ebedi yeni olan İslam düşüncesini mum ışığında divit kalemlerle milyonlarca kitaba zarif bir el örgüsünden daha ince ve daha sanatkârca bir titizlikle işlemiş ve onlar da eserleri ile birlikte zamana kök salarak eşsiz ve harikulâde çiçeklerini ebediyete doğru uzatmışlardır.
Hiç bir medeniyet bu denli bol ve ulu fikir adamı yetiştirmediği gibi; bu medeniyetin sanatkârlarının seviyesine de hiç bir dünya görüşü temsilcisi yükselememiştir... Benim sanatçım mermeri konuşturmuş, kubbeyi şiirleştirmiş, çeşmeyi rüyalaştırmış; benim sanatçım çekicini ve kalemini tılsımlı hareketlerle kullanarak akıl üstüne doğru yal almış; eserlerini zamana ve mekâna sökülmez çivilerle çakmıştır.
Benim fikir adamım da sanatkârım da birer dehadır!... Sadece bunlar mı?.. Benim devlet odamım. Kumandanım da som cesaret, som asalet, som vecddir.
Benim medeniyetim her sahada en üstünü yetiştirir… Çünkü benim medeniyetim gelmiş geçmiş medeniyetlerin en üstünüdür. İnsanı bir köle kabul etmez, "mahlûkların en şereflisi" olma tacını o'na layık görür.
Benim medeniyetim ne ruh'un hakkını yer o'nu köleleştirir, ne aklı putlaştırır... Her ikisinin de hakkını verir, fakat sınırını da bilir.
Çünkü benim medeniyetimin temeli hiçbir kalemin lâyıkıyla övemeyeceği en üstün insan, en Ulu Peygamber, kâinatın baş tacı tarafından atılmıştır.
Hiç bir dünya görüşü benim dünya görüşümle boy ölçüşemez! Temeli insanlar tarafından atılan en olgun medeniyetler bile eksiklik ve yanlışlıklarla doludur.. İnsanları bir süre oyalayabilir ama ruhları ebediyen doyurmaz bu medeniyetler.
Bu medeniyetler kendilerini ya tamamen dünyanın emrine vermişlerdir, yahut tamamen fizik ötesinin buyruğuna... O yüzden yarı yolda kalmaya mahkûmdurlar. O yüzden ışıkları yarı yolda söner!...
Batı medeniyeti rakip olarak çıkarılmak istenmiştir benim medeniyetime karşı. Ve sanki İslâm medeniyeti batı medeniyetine yenilmiştir. Yoktur böyle bir şey tabii; fakat bazıları böyle bir düşüncenin zihinlerde yankılanmasını istemişlerdir.
Oysa ortada bütün şubeleri ile olgun bir batı medeniyeti yoktur.
Olsa olsa bir batı teknik ilerlemesinin varlığını kabul edebiliriz! Maddeyi geliştirdikçe ruhu gerileten bir derleme; ruhu sıkıştıran mutsuzlaştıran, tatminsizliğe ve karamsarlığa iten; kısacası o'nu bir kaos'a mahkûm eden bir ilerleme! Ruh şikâyetçidir Batı medeniyetinden, ruha yabancıdır bu medeniyet. Nakıs bir medeniyettir batı medeniyeti; anlayamaz ruhu ve insanı. Derinlik yoktur bu medeniyette. Gönülden doğmamıştır ve gönüle hitap etmez! Kuru aklın eseridir batının medeniyet olarak insanlığın önüne koyduğu teknik gelişme. Pozitivizmin eseri... Mümin gözü görür, onun temelindeki inkârcı amaçları. Çünkü mümin daha üstün bir medeniyetin eridir; gerçek medeniyetin. İslam medeniyetinin...
Batı medeniyeti böyledir de, bir doğu medeniyeti, yahut bir kuzey medeniyeti batı medeniyetinden daha mı üstündür!
Mesela bir Hind medeniyeti?
Hind edebiyatı, Hind şiiri, Himalaya kadar yüksek, Ganj kadar coşkun, Hind ülkesinin tabii güzellikleri kadar büyüleyici olmasına, Hind'in çok kendine has bir medeniyeti, bir tefekkür sistemi bulunmasına rağmen; bu düşünce manzumesi de İslâm medeniyeti ve tefekkürü karşısında sönük, yarım ve yetersiz kalmaktan kurtulamaz!
Ruh'u kanatlandırmak ister Hindli, batının o'nu hapsetmesine karşılık. İster ki ruh hep ufuklar ötesinde, bulutlar üstünde dolaşsın. Fakat bu düşünce bir hippinin esrar içtikten sonra hayal âleminde gezişi gibidir... Hind dünya görüşü kişinin dünya ile ilgisini tamamen kesmeye çalışır ve onu dünya nimetlerine sırt çevirmeye çağırır.
Fakat bu yol da ifrat yoludur, insanı hareketsizliğe ve uyuşukluğa iten bir yol.
Kuzey dünya görüşü, yani bütün komünist sistemler ise dünya görüşlerinin en zavallısıdır. İnsanın fânilere taptırıldığı, insanın köleleştirildiği, öte İnancının, fizikötesinin tanınmadığı gelmiş geçmiş en fena düzen... Firavun düzenin çağ'a uygulanışı!...
Ey insan!
Eğer içinde bulunduğun bunalımdan çıkmak istiyorsan yüzünü ne kuzeye, ne doğuya, ne batıya çevir!
Ey insan!
Eğer bu kâbustan kurtulmak istiyorsan kıbleye ve o’nun medeniyetine yüzünü dönmek zorundasın!.. Aksi hâlde bitmeyecektir bu bunalım.
(11 Kasım 1976-Türkiye gazetesi)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.