ANAYASA ŞAFAĞI

A -
A +

Anayasa değişikliğiyle alâkalı olarak sn Binali Yıldırım ve sn Devlet Bahçeli dün bir araya gelerek kısa bir basın toplantısı yaptılar.

Evvela şunu söylemek lâzım; bir iktidar partisi genel başkanıyla bir muhalefet partisi genel başkanının zor bir mevzuda müzakere sürecini başarıyla aşıp hasıl olan birikimi, kamuoyu ile paylaşmaları demokrasimiz, siyasetimiz ve iç barış adına sevindirici bir neticedir.
Bu tabloda CHP de olsa iyi olurdu. Ancak fırsat kaçmış değil; değişiklik teklifi önümüzdeki hafta meclise geleceğinden bu imkân hâlâ mevcuttur.
Sn Başbakan Binali Yıldırım ve sn MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ortak basın toplantısından şunları çıkarttık:
Yepyeni bir anayasa yapılmamaktadır. Mevcut anayasada sınırlı değişiklikler olmaktadır. Değişiklik paketi, TBMM'ne taşınacağından taraflar, bütün muhtevayı açıklamadılar.
Sn Başbakanın açıkladığı ve herhâlde anayasanın da en önemli değişiklik maddesi olacak olan husus, Cumhurbaşkanının seçildikten sonra partisiyle ilişiğinin kesilmeyeceği meselesidir. Yürürlükteki 1982 Anayasasına göre bir siyasetçi Cumhurbaşkanı seçildikten sonra partisiyle ilişiği kesilmektedir. Değişiklikten sonra ise seçilecek Cumhurbaşkanının parti üyeliği ve partideki sıfatı devam edecektir.
Ortak açıklamadan çıkan diğer sonuç, erken seçim veya başka bir adla hiçbir seçimin gündemde olmadığı, her seçimin vaktinde yapılacağıdır. Hatta sn Başbakan, "vatandaşın zamanını ve parasını çalmaya hakkımız yok" dedi ki çok doğrudur.
Diğer belli olan husus, referanduma gidileceğidir. Anayasa için bulunan imza sayısı 330 veya daha üstü olsa bile mutlaka vatandaşa gidip devletin sahibi olan millete fikri sorulacaktır. Bu, kanun gereği meclis müzakerelerinden iki ay sonra olacaktır. Bizim daha evvel bu sütun ve ekranlardan yaptığımız teklifi, tekrar edebiliriz:
-Anayasa değişiklik referandumu, 23 Nisan 2017 Pazar günü yapılabilir. O gün TBMM'nin kuruluş senei devriyesidir. Bu birinci anlam. İkinci anlamsa mânevidir; o gün Mi'rac Kandilidir. Sabah vatandaşlık, akşam ümmet vazifemizi yapmış oluruz.
Diğer hususlarsa evhamla yatıp kalkmanın yeri değil; bir rejim değişikliği vs gibi çalışmalar yoktur.
Bu süreçten itibaren "Başkanlık" mes'elesi kapanmış ve Cumhurbaşkanlığı sistemi gelmiş olacaktır. Bunda da MHP'nin etkisi oldu. MHP Başkanlığı istemedi. Fakat önemli olan isim ve unvan değil fiilî imkân ve salahiyetti. Bundan dolayı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti, Başkanlıkta ısrarcı olmadı. Bir Türk modeli bulundu mu? İleride bunu da tartışacağız.
Başkent, üniter yapı, resmî dil, MHP'nin hassasiyetleriydi. Ancak bunlar aynı zamanda AK Parti'nin de hassasiyetleri. Öyle anlaşılıyor ki laiklik maddesi yerinde kalacak ve fakat "laikçilik" olarak yorumlanmasına engel teşkil edecek bir dil ve mânâ düzenlemesi yapılacak; vaftizlenmiş maddenin kulağına ezan okunacaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.