28 ŞUBAT SÜRECİ

A -
A +
Laikçilerle cuntacıları ve bir kısım basını asıl çıldırtacak olan, Başbakan Necmettin Erbakan'ın Ramazan ayı münasebetiyle 11 Ocak 1997 günü bazı dinî kanaat rehberlerini Başbakanlık Konutu'nda  iftara çağırması oldu.
İftar açıldı ama yemek, yiyenlere âdeta zehir edildi. Bu dâvete muhalefet edenlerin kıt anlayışlarına göre suç, birkaç türlüydü. Hem Başbakan oruç tutuyor, hem de oruç tutan "tarikat şeyhi" bazı insanları üstelik de Başbakanlık resmî konutunda ağırlıyordu.
Ana haberler, manşetler, muhalefet konuşmaları ve TSK komuta kademesi zehir zemberek sözlerle doluydu. Hem Erbakan ve hem de yardımcısı Çiller topun ağzındaydı. Besleme ilahiyatçı Prof.lar da ekrandan yangını körüklüyorlardı. Dikkat çeken bir tarafsa Fetullah Gülen'in davet edildiği hâlde gitmemiş olmasıydı.
Komuta kademesinin çatık kaşlı generalleri 22 Ocak 1997 günü İzmit Gölcük'te toplandılar. Bu toplantının ana fikri "irticanın iktidar olduğu" iddiasıydı. 
Bu arada hayat da akışına devam ediyordu. 30 Ocak'ta Sincan Belediyesi, "Kudüs Gecesi" diye bir anma tertiplemişti. Gecede bir de piyes sergileniyordu. İran Büyükelçisi de gelmişti. Hemen adı geçen belediye ve piyes hakkında ağır haberler yapılmaya başlandı. Mübalağadan geçilmiyordu. 3 Şubat günü Star televizyonu muhabiri Işın Gürel tartaklandı. Kargaşa büyümüş, aranan kaos bulunmuştu.
20 Tank ve 15 Zırhlı araç 4 Şubat günü Sincan'da gözdağı sürüyüşü yaptılar. Darbenin havalı generali Çevik Bir, bu olayı "balans ayarı" diye tavsif edecekti.
Cumhurbaşkanı Demirel ise "balans ayarı" yapma sorumsuzluğunu işleyenleri en azından kınayacağına 3 kere darbe yemiş bir politikacı olduğu hâlde 5 Şubat günü Başbakan Erbakan'a bir ikaz mektubu gönderdi.
Başbakanın yemeğinde askere "oğlum rakı getir" diye görgü ve terbiye kaideleriyle astlık-üstlük silsilesine aykırı şekilde fütursuzluk gösteren 28 Şubat'ın keskin elemanlarından Oramiral Güven Erkaya ise 25 Şubat günü "İrtica PKK'dan daha tehlikelidir, bu defa silahsız kuvvetler görevini yapsın" diye bir laf etti. Bu lafı emir telakki eden bir kısım medyanın yanı sıra TİSK, TESK, DİSK ve Türk-İş de ortak bir beyanname yayınlayarak "laiklik ve demokrasi sahipsiz değil" diye aslanlar gibi kükrediler.
11 Şubat'ta Ankara'da "Şeriata karşı olan kadınlar" 23 Şubat'ta da Fatih Camii avlusunda "Şeriat" isteyen Aczmendiler yürüyeceklerdi.
İç-dış bütün şer güçler, ajan faaliyetler, sefaret emir-erleri devredeydi.
Tıpkı 31 Mart'ta, tıpkı Menemen düzmecesinde olduğu gibi.
Bu toprakların evlâtlarına nefes alma hakkı tanınmıyordu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.