GÜZEL SÖZ

A -
A +
“Sırrını söyleme sakın dostuna. O da söyler onu kendi dostuna, o dostu da gelir saman doldurur postuna!”
 
YETENEKLİ KALEMLER
 
Şiiri sevmemek mümkün müdür?
 
Şiiri sevmemek mümkün müdür? Şiire gönlünü kapatmak, yok saymak… “Şiirle başım hoş değil” diyenlere Peygamber Efendimizi hatırlatırım. Kaside-i Bürde isimli şiirini okurken sahâbi hazreti Kâb bin Züheyr'e, Peygamber Efendimiz, iltifat amacıyla hediye eder hırkasını. Bugün Topkapı Sarayı’ndaki Hırka-i Şerif, o sahâbi şaire hediye edilen hırkadır. Öyle zannediyorum ki, İslam Edebiyatının ilk edebiyat ödülü olarak değerlendirmek mümkündür.
Hayatında bir satır dahi şiir karalamayanlarımız var mıdır? Hiç okuma yazması olmayan ninelerimiz bile türküler çağırıp, maniler, dörtlükler ile duygu dünyalarını dışa yansıtmadılar mı? Bu yansımalar eli kalem tutan nesillerin ruhunu yoğurup mısralar olarak bağrı yanık yüreklerden dökülmedi mi?
Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Ali’nin çok güçlü şiirlerinin olduğu bilinmektedir. Asr-ı Saadet’ten günümüze nice büyüklerin şiirleri bizi bizden almaktadır. Şiirin sultanları, padişahlarımızın şaheserlerini okumak ayrı bir lezzettir.
‘’Edebiyatı, gerçek şiiri bulabilmek için, sâfiyeyi kâfiyeye feda etmeden, ikisini aynı anda yakalayabilmek gerek’’ diyen Ahmet Maraşlı, Dünyadan Geçerken isimli şiir kitabında iki mısra ile hayatı özetliyor:
Japon gülü gibi bir günlük dünya,
Açtı derken uçar, var gibi güyâ…
Şiirin amacını da burada gönüllere nakşediyor. "Allah!" demeye ve dedirtmeye gayret ediyor.
Gönülden gönle farklar vardır. Her gönle girmek mümkün olmadığı gibi, her gönül her yükü de taşıyamaz. Yine Maraşlı’nın ifadesi ile vakit dar, yapacak iş çok. Her gece uyku hâline geçmeden birer mısra okurken, Japon gülü misali sabaha solma ihtimalini de düşünmeden edemiyor insan.
Şiiri günümüzün can çekişmelerinden kurtaran, hak ettiği anlamları yükleyen şair, toplumun problemlerini tespit etmiş. İhtiyaçlara cevap vermek için harekete geçmiş. Hep birlikte hakikati yakalamak, gönül yolculuğuna çıkmak duası ile…
Bir Teşekkür
Onun verdiğiyle görünüyorsun,
Sen mi verdin ki övünüyorsun?
Bir teşekkür aklına geliyor mu acaba,
Nezâketten nasibi olmayan kaba?
Hülya Günay
 
 
 
 
ŞİİR
 
AH BE GÖNÜL
 
Yıllarca vuslatı beklerken neden 
Beni Kaf'tan Kaf'a sürdün be gönül!..
Bir sızı bıraktın derin inceden 
Ne varsa başıma sardın be gönül!
 
Yaksa da bağrımı onulmaz hasret 
Gücenme, feryadım değil şikâyet 
Güneşin battığı yerde nihayet
Bir güzel menzile vardın be gönül. 
 
Mavi yeşil gülücükler canlanır 
Gözyaşlarım duman duman demlenir 
Niye bilmiyorum yürek gamlanır 
Nasıldır hatırın, nördün be gönül!
 
İdris İspiroğlu 
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
KAN VERMEK
Kan vermek pek çoğumuza zor gelir. Hatta korkarız bile. Oysa kan vermenin bakın ne gibi yararları vardır vücudumuza. Kan verince; kan yapan organlar ikaz edilir ve kan yapmaya yönlendirilir. Kan hücreleri yenilenmeye başlar. İnsan rahatlar, kendini huzurlu hisseder.
Kan bağışlama sebebiyle kan grubu, kan sayımı ve kan yoluyla bulaşan hastalıklarla alakalı tarama testleri uygulanır. Bu da büyük ve oldukça faydalı bir “sağlık taraması" demektir.
Ülkemizde kan verme konusunda gönüllü bağışçıların sayısının artması sevindiricidir. Toplumun sağlık seviyesinin de geliştiğinin işaretidir. Ve en önemli güzellik, o an kana ihtiyacı olan bir insanı, bir aileyi sevindirmenin vermiş olduğu gönül huzurudur. Onlardan alınacak duadır. Bu ise hesabı yapılamayacak kadar büyük bir faydadır. Sağlıklı günler dileğiyle.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.