Neyimi anlatayım?

A -
A +

Bana beni anlatmayın arkadaşlar… Açtırmayın kutuyu, söyletmeyin kötüyü demişler… Hangi bir gerçeği açayım size? Ne söylersem harbiden söylerim… Lafı eğip bükmem… Ben size içimden geldiği gibi derim… Siz içinizden geldiği gibi anlarsınız… Kızsanız da olur kızmasanız da sözümüze… Ben saygılıyımdır kendi özüme… Siz de saygılı olun lütfen kendinize…  Kendine saygısı olmayanın başkasına faydası olmaz… Pişmiş aşa soğuk su kattın mı ondan bir cacık olmaz… Çok laf yalansız olmaz, çok mal haramsız olmaz… Bir sürçü lisan ettikse affola, hatasız kul olmaz…

Daha çocukluğumdan… Taa aklımın erdiği günden… Ne gördüysem, ne duyduysam, kendimi nasıl hissettiysem… Size söz…
Olduğu gibi anlatacağım… Namert olayım kıvırırsam… Lafı eğip bükersem… İster anam olsun isterse babam, ister kardeşim, ister arkadaşım… “Sen şurada yamuk yaptın” diyen olursa alnını karışlarım… “Namerdim diyorum” size içimden geldiği gibi söylemezsem… Yani… Atarlandığıma bakmayın, eyvallah kimseye kızmıyorum ben… Hele de benim ailem… Sevgilim, sevdiklerim… Hani ne demişler: “Kol kırılır yen içinde...”
Ne demekse “yen” ben de bilmiyorum yeğen… Ama gene de hoşuma gidiyor bu söz… Galiba “satma arkadaşını” der gibi geliyor bana… Dost dostun acısına katlanır geliyor… Beni inandırıcı bulmadıysan evlat… Az ötede duruyor tozlu lügat… Bir zahmet sözlüğe bakan baksın… “Yen” ne demektir, farklı şey öğrenen gelsin bana da anlatsın…
Yıllarca sustum derdimi söylemedim kimseye… Sustum “incitir miyim kırar mıyım acaba?” diye… Ama diyorum ki şimdi harbiden: İnsan olmak… Şöyle, adamın dibi olmak varken… Niye bu birbirimize kıvırtmalar, aldatmalar, kalleşlikler? Niye bu birbirini anlamayıp dinlemeden ortaya çıkan kavgalar dövüşmeler…
Allah’ın verdiği canı sen nasıl alırsın arkadaş? Sana gücü yetmeyecek güçsüze hiç şiddet olur mu? Çok şey var bu konuda söylenecek amma neyse… Şimdi mevzuu dağıtmayalım…
Başka bir muhabbette bu haysiyetsizlere haddini bildiririz, Allah nasip ederse…
             Erdinç Üstündağ-Uz. Psikolog
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
SÜLÜK: Sülüklerin tıpta kullanımları dünyanın kendisi kadar eskidir. Sülüklerin kullanımları hakkında bilgiler din kitaplarında da karşımıza çıkmaktadır. Bu küçük kan emiciler Mısır Firavunlarını, yüksek tansiyon, baş ağrısı ve birtakım rahatsızlıklardan kurtarıyorlardı. Yunan tarihinin ve eski Roma’nın en iyi doktorları hastalarının durumlarını zorlanmadan sülükleri insanların vücuduna yapıştırarak tedavi ediyorlardı. Hipokrat ve İbn-i Sina sülükleri birçok hastalığın tedavisi için en iyi tedavi şekli olarak görüyorlardı. Avrupa’da Orta Çağ'da sülükler ile terapi tedavisi resmî olarak tıpta tedavi şekli kabul edildi.  O kadar ki kendine saygı duyan her doktor, yanında sülük kavanozu ile geziyordu. O zamanlarda kötü kanı dışarı atmak, ağrılardan ve sıkıntılardan kurtulmak anlamına geliyordu. Bu nedenle kan boşaltımı canlı tedavi edicilerin tek yöntemi olarak sayılıyordu. XIX. yüzyılın başlarında Rusya’da yılda otuz milyona yakın sülük kullanılıyordu. Sülüklerin satılmadığı eczane yok gibiydi.
          ***
Bunları biliyor musunuz? • Yılanlar duyamaz. • Sineklerin 5 tane gözü vardır. • Kirpiler suda batmaz. • Yunuslar bir gözü açık uyurlar. • Kuşlara şimşek çarpmaz. • Sığırların midesi 4 bölümdür. • Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.• Sadece dişi sivrisinekler ısırır. • Deve 250 litre su içebilir. • Develerin 3 tane kaşı vardır. • Istakozların kanı mavi renktedir. • Çekirgenin kulağı dizindedir. • Zürafanın ses telleri yok, dili 35 cm kadardır. .• Atlar 1 ay kadar ayakta kalabilirler. • Kangurular geri geri yürüyemezler. • Timsahlar dilini dışarı çıkaramazlar. • Kediler şeker tadını ayırt edemezler.
• Yetişkin bir ayı, at kadar hızlı koşabilir. • Baykuş mavi rengi görebilen tek kuştur.
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
EHVENİŞER: Arapça kökenli olan bu kelime, hepsi kötü olanlar arasında en az kötü olanı tercih etmek için kullanılır. Günümüzde bu kelimeyi “kötünün iyisi” diye de yorumlayanlar olabilir. Ehven kelimesi “hevn” kökünden gelmekte olup kolaylaştırma, hafifletme, ucuzlatılma ve alçaltma gibi anlamlara gelmektedir. Şer kelimesi de kötülük, fenalık anlamındadır. Dolayısıyla kötülük ve fenalık içinde en hafif olanını en az kötüsünü, en az fenasını tercih etmek anlamında kullanılır.
 
ATASÖZÜ
 
Kurda neden boynun kalın, demişler, “kendi işimi kendim görürüm” demiş...
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.