Tebrik ediyorum sizi -2-

A -
A +

Kendi kendimize sormaya devam edelim bugün de… Peki, bir başkasını kıskandınız mı hiç?

Hani ne bileyim, bu kıskançlık “iş”te olur, alışverişte olur, giyim kuşamda, sosyal münasebetlerde, kariyerde olur. Malda mülkte olur…
Kendisine iltifat edilen bir arkadaşınızı, başarılı bir meslektaşınızı, mutlu ve huzurlu bir yakınınızı kıskanmış olabilirsiniz.
Belki istemeden doğmuştur bu kıskançlık içinizde... Belki birileri koymuştur aklınıza... Kim bilir belki birilerinin tahrikine kapılmışsınızdır...
Şöyle olmuştur böyle olmuştur ama neticede olmuştur. Söyleyin çekinmeden haydi:
-Siz herhangi birini kıskandınız mı hiç?
-Hiç kimseye hasetlik ettiniz mi?
Hani, elde değildir bazen... İnsan istese de istemese de, kendisi gibi düşünmeyen, kendisi gibi yaşamayan, kendisi gibi oturup kalkmayan birisi için öfkelenir.
Yine farkında olarak veya bilmeden hasetlik duygusu kaplar benliğini...  İntikam hırsına bürünür birdenbire... Ve bir fırsatını kollar... Elindeki kozlarını değerlendirir... Yeri ve zamanı geldiğinde de, vurur hançeri arkadan...
Çekinmeyin! Rahat olun! Sizi açıktan kimse sorgulamıyor... Ve ne cevap verdiğinizi kimse bilmiyor...
Gerçekten, hiç kimseye hasetlik ettiniz mi?
Tebrik ediyorum sizi...
Şöyle göğsünüzü gere gere, "Hayır!" diyebildiğiniz için tebrik ediyorum...
Alnından öpülecek bir kişisiniz... Siz gerçekten büyük adamsınız... Özü sözü doğru ideal birisiniz... Sadece işinizi düşünüyorsunuz... Yolunuz açık olsun!
Yoksa...
Yoksa içinizden geldiği gibi "hayır" diyemiyor musunuz?
Off... O vakit çok kötü... Sizin adınıza üzüldüm... Çok üzüldüm hem de...
Niçin mi?
Çünkü hiçbir yargı unsuru vicdan kadar adil değildir... Hem vicdan azabı öyle bir şeydir ki, yüreğinize bir kezzap gibi ömür boyu damlayacaktır... Her fırsatta sizi hesaba çekecektir…
            Selim Yavuz-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
                   Kandınız!..
 
“Boşlukta” toprak, hava, ateş ile suydunuz…
Böyle iken -beş vakit- ezan sesi duydunuz! 
Rabbin emrinden çıkıp nefsinize uydunuz.
Besmelenin yerine yerleşince andınız,
Çankaya’yı, Kâbe-i muazzama sandınız!
 
Türk’e zincir vurulmaz; Türk bileği bükülmez!
“Türk” bir millet adıdır; ırkçılığa dökülmez…
Millet, sağlam kaledir; tek bir taşı sökülmez!
Kucaklayıcı olsun, dayatmasın andınız;
Eşyayı -çekülünden- saptırmasın bandınız!
 
Karanlık düşünceli, etrafa zehir saçar;
Işık, ona yaklaşmaz; nur, fersah-fersah kaçar.
Hakkı görmeyen gözü “bir gün birisi” açar…
Işıklar âlemine götürmezse andınız,
“Son pişmanlık faydasız” yandınız da yandınız…
 
“Çağdaş” olmuş töreyi, dini inkâr edenler,
Camiye ot doldurup, kiliseye gidenler…
Yanlış yaylağa sürmüş, nefsinizi güdenler.
“Doğruluk, çalışkanlık, yükselmek…” der andınız;
Pratiğe geçmeyen slogana kandınız!..
 
                                 Ahmet Feyzioğlu
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
MÜHİMMAT: Mühim kelimesi Arapça kökenli olup önemli anlamına gelmektedir. Mühimmat kelimesi de önemli olanlar lüzumlu olanlar, mühim kelimesinin çoğuludur.  Literatürde savaş malzemelerine verilen isim olarak mühimmat da esasında çok önemli malzemeler anlamında kullanılmıştır. Mühimmat deposu denildiğinde de çok önemli harp yani savaş malzemelerinin bulunduğu depo anlamında söylenmektedir. Eskiden “mühimmât-ı askeriyye” askerî malzeme. Ve “mühimmât-ı kırtâsiyye” kırtasiye malzemesi gibi tamlamalarda da kullanılırdı.
 
TEVECCÜH: Teveccüh kelimesi Arapça yüz taraf yön anlamlarına gelen “vecih” kelimesinden yöne çevrilme, oraya doğru yönelme; o belli bir yere doğru hareket etme anlamında kullanıldığı gibi bir diğer anlam olarak da karşısındaki kimseye güler yüz gösterme, yakınlık duyma; sevgi gösterme için de kullanılır. Bir anlamı da nasip ve müyesser olmadır.
 
ATASÖZÜ
 
Demiri çürüten nemdir, insanı çürüten gamdır!..
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.