Toplumsal cinsiyetçilik, şiddet, empati -1-

A -
A +
Geçmişten günümüze kadınla erkek eşit olmamakla beraber, toplum içerisinde erkeğin kadına göre daha baskın, güçlü ve söz sahibi olduğu, kadının ise zayıf, pasif ve savunmasız bir varlık olduğu algısı hüküm sürmektedir.
Empati denildiğinde aklımıza hemen erkeklerin kadınların, kadınların da erkeklerin yerine geçeceği, rollerin tam tersi şekilde olacağı bir ortam geliyor. Bu şekilde toplumsal cinsiyetçiliğin ve kadına şiddetin önüne geçilebileceği öngörülüyor. Bu yanlış bir düşüncedir. Aslında bizim toplumumuzda özellikle, kadını da erkeği de fıtratlarının dışına zorlamak isteyen bir kesim var. Bu şekilde kadına şiddet ve toplumsal cinsiyetçiliğin önüne geçilemez, aksine bu iki olgu da daha fazla körüklenir. Çünkü toplumumuzda maalesef erkeklerle aynı işleri yapmayan kadınlar bazen ayıplanıyor ve hatta köle olduklarını söyleyenler oluyor.
Bu söylemlerin etkisinde kalan bazı kadınlarımız ise annelik gibi kutsal bir vazifeyi kölelik olarak görüp, dışarıda asgari ücrete 12 saat çalışmayı 'özgürleşmek', 'kendi ayaklarının üzerlerinde durmak', 'kocasına muhtaç olmamak' olarak görüyorlar.
İşte her şey burada başlıyor. Kadın zaten kendi ayaklarının üzerinde durmakta çünkü evin reisi erkek gibi görünse de o evdeki mecaz anlamda 'derin devlet' kadındır. “Kocasına muhtaç olmamak” diyorlar! Bu düşüncedekilere şunu sormak lazım:
“Kocam dediğin kişi senin hayat arkadaşın mı iş ortağın mı? Aile diye kurduğunu zannettiğin şey senin gerçekten ailen mi yoksa onu bir şirket olarak mı görüyorsun? Ne demek kocama muhtaç olmamak! Zaten muhtaç değilsin ki, sevgi temeli üzerine bina edilmiş bir evlilikte tarafların birbirlerine maddi açıdan bir üstünlükleri söz konusu olabilir mi?”
İşte maalesef bunlar kadınlarımızın gözüne gözüne sokularak, fıtratlarının haricinde bir hayata sürüklenerek, aile yaşantısından uzaklaştırılarak toplumsal cinsiyetçiliğin kucağına itiliyorlar.
        Haşim Ahmet Soylu
 
 
 
 
ŞİİR
 
         Selam söyleyin
 
Uçan kuşlar, durun! Nereye böyle
Bir ricam olacak, lütfen bekleyin!
Yârin bahçesinden geçmeyin öyle
Benden sevdiğime selam söyleyin
 
Kaç gün göremedim gül cemâlini
Kaybettim mutluluk ihtimâlini
Siz de sorgulayın yârin hâlini
Benden sevdiğime selam söyleyin
 
Söyleyin günleri tek tek izliyor
Gece gündüz hep yolunu gözlüyor
Belki şimdi o da beni özlüyor
Benden sevdiğime selam söyleyin
 
Benden haber alamamış bir kere
Yaşlar dolmuş o öptüğüm gözlere
Uçun gidin yârim olan yerlere
Benden sevdiğime selam söyleyin
 
    Şair Yazar-Elvin Mütaliboğlu 
 
 
 
 
FAYDALI BİLGİLER
 
SIFATI ZATİYYE: Allahü teâlânın sıfatları on dörttür. Altısına Sıfât-ı zâtiyye, sekizine de Sıfât-ı sübûtiyye denir. Bunların manalarını bilmek ve ezberlemek çok lüzumludur. SIFÂT-I ZÂTIYYE şunlardır:
1– Vücûd: Allahü teâlâ vardır. Varlığı ezelîdir. Vâcib-ül vücûddür, yani varlığı lâzımdır.
2– Kıdem: Allahü teâlânın varlığının evveli yoktur.
3– Bekâ: Allahü teâlânın varlığının sonu yoktur. Hiç yok olmaz. Ortağı olmak muhal olduğu gibi, zât ve sıfatları için de yokluk muhaldir.
4– Vahdâniyyet: Allahü teâlânın zâtında, sıfatlarında ve işlerinde ortağı, benzeri yoktur.
5– Muhâlefetün-lilhavâdis: Allahü teâlâ, zâtında ve sıfatlarında hiçbir mahlûkun zât ve sıfatlarına benzemez.
6– Kıyâm bi-nefsihi: Allahü teâlâ zâtı ile kâimdir. Mekâna muhtaç değildir. Madde ve mekân yok iken O var idi. Zîrâ her ihtiyaçtan münezzehtir. Bu kâinatı yokluktan varlığa getirmeden önce, zâtı nasıl idi ise, sonsuz olarak, hep öyledir.
 
ATASÖZÜ
 
Ava gelmedik kuş olmaz, başa gelmedik iş olmaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.