Mutluluk, paylaşabilmektir...

A -
A +
Araştırmacılar diyorlar ki mutluluğun reçetesini yazmışlar. Bu yazıya göre deniliyor ki: Geleceğe doğru bir hedefi olanların, hayata mutluluk kattığı, üzüntüden daha kolay sıyrıldığı ve çevreyle ilişkilerin daha sıkı olmasına katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Demek ki kazanmak istiyorsanız mutlu olmak üzüntüden kurtulmak gerekecek.
Yine diyor ki yazıda: Mavi renk genel olarak insanın kendine güvenini artırdığı gibi vücuttaki stresi de azaltmaya yarıyormuş. Bunun için gidip de mavi kıyafet almaya değer mi ona da siz karar vereceksiniz.
Bir başka öneri de yeni öğretilere açık olan yani at gözlüğü takmış olmayan kimseler de mutluluğu yakalayabilmektedir. Ve yazıda önemli bir bilgi daha var ki o da sabırlı olmak... Sabırlı olmak da mutluluğa giden en önemli yolmuş. Bu nasıl olacak derseniz geçmişte yaşanan güzel günlerin değerini daha iyi anlayabilmek için içinde yaşadığın andaki sıkıntılarda sabretmesini bilmek gerekiyor...
Bir başka mutluluk önerisi de hediyeleşmek. Bu arada hediye alandan çok hediye veren bir kimseye karşılıksız yardımcı olan, hayırlı bir işte önayak olanın da önce kendisinin mutlu olduğu belirtiliyor… En son mutluluk kaynağı da sevmek… Sevmeyi bilmeyen insan mutlu olamaz deniliyor. Sevmek nedir? Hayatı başkasıyla paylaşabilmektir… Dolayısıyla paylaşmak da büyük bir sevgi ve mutluluk kaynağıdır… Atalarımız ne demiştir; mutluluk paylaştıkça çoğalır, dertler paylaştıkça azalır…
Yine bir başka atasözümüz de "veren el alan elden üstündür" demiştir… Bunların hepsi senin benim mutluluğum içindir… İstersen bir dene… Bir fukaraya bir tas çorba ikram et, onun sana minnet dolu teşekkürüne bir bak… Nasıl mutlu olduğunu gör… Bana inan o mutluluğun tadını bir kere alabilsen cebinde bulunan paranın sıkıntısı yerine o çorbayı ikram ederek o mutluluğu yaşamak için yerinde duramazsın. Günümüz insanlarının da en büyük sıkıntısı paylaşamamak… Kimsenin kimseye zırnık koklatmama hasisliği… Herkes kendini düşündüğü için kimse mutlu olamıyor… Ne komik değil mi?
 
 
 
ŞİİR
 
         Ozan Arif Şirin
 
Giresun Alucra Hapu köyünden
Ülkücü davanın Turan soyundan
Çepni Türklerinin Oğuz Boyundan
Kaybettik Türkiye’m Ozan Arif’i
Mekânın hep cennet olsun ozanım
 
Türk İslam davası ülküsü oldu
Sazında sözünde türküsü oldu
Bütün zalimlerin korkusu oldu
Mekânın hep cennet olsun ozanım
 
O güneşti parıldayan ışıktı
Ay yıldızlı bayrağıma âşıktı
Türklüğün gücüyle putları yıktı
Mekânın hep cennet olsun ozanım
 
O her zaman doğruluktan yanaydı
Sazıyla sözüyle hakkı haykırdı
Vatan sevdasıyla sürgün yaşadı
Mekânın hep cennet olsun ozanım
 
Gerçekten zor bu acının tarifi
Hakk’a uğurladık Ozan Arif’i
Nurla aydınlansın kabr-i şerifi
Mekânın hep cennet olsun ozanım
 
Süleyman Usta’yım yastayım yasta
Gitti aramızdan en büyük usta
Yasin okuyorum o büyük dosta
Mekânın hep cennet olsun ozanım
Kabrin nurla aydınlansın ozanım
 
     Süleyman Usta-Espiye/Giresun
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
MUASIR: Bu kelime günümüzde hâlen kullanılmakla birlikte telaffuz ederken, söylenirken ve yazılırken genelde yanlış yazılmaktadır. Hatta konu hakkında bazı resmî ağızların bile bu kelimeyi yanlış kullandığı görülmektedir. Bu kelime Arapça asır kelimesinden çoğul olarak “muâsırîn” kelimesinden oluşmuştur. Günümüzdeki çağdaş anlamındadır. Asır içinde, yüz yıl içinde yaşayanlardan her birine verilen isimdir. Yani sizler ve bizler birbirimizin muasırıyız demektir, aynı asırda yaşadığımız için. “Muasır medeniyet” ifadesi de çağdaş uygarlık anlamındadır…
 
 
ATASÖZÜ
 
Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş...
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.