Her şeyin bir bedeli var! -2-

Bu devletin bekası için bedel ödeme zamanı gelmişse bunu da bu millet hazırdır. Sahip olduğumuz kıymetlerin büyüklüğünü, yaşadığımız vatan bildiğimiz toprakların önemini anlar, binlerce yıldır bu millete nasip olan devlet sahibi olma, kimsenin önünde baş eğmeme nimetini bilirsek bedelinin de kıymetini anlarız.

Karşımızdaki düşmanı iyi tanımalı, kim olduğunu bilmeli ve nihai hedefinin ne olduğunu idrak etmeliyiz. Etmeliyiz ki içine girdiğimiz daha doğrusu içinde doğduğumuz bu davaya daha güçlü sarılmalı ve sahip çıkmalıyız. Vatanı, milleti ve kutsal değerleri için bedel neyse ödemeye her daim hazır olan bu aziz millet, ciğerparesi evlatlarını gözlerini kırpmadan merhametsiz, cani kimselerle dolu savaş meydanına göndermektedir. Dünya üzerinde bunu yapabilecek bir millet daha yoktur. Çünkü dünya üzerinde "vatan sevgisi imandandır" diyen insanların yaşadığı tek devlet de Türkiye'dir.

Bu kutlu savaşta, gazilik ve şehitlik mertebesine yükselen vatan evlatlarını unutmadan, onların bizlere bıraktığı evlatlarını ve ailelerini kutsal bir emanet bilerek yaşamalı ve bunun aksine davrananlara yekvücut olarak karşı çıkmalıyız.

Şunu bilmeliyiz ki burası son kaledir. Bazı aydınlar(!), muhalifler, vatan sevgisinden habersiz soysuzlar, idraksiz umursamaz gruplar, bu işe akıl sır erdiremiyor. Nasıl olur da 15 sene öncesine kadar Batı'nın kapısındaki sadık hizmetkâr, söz hakkı olmayan, kendine dikilen kefenin içinden çıkamayan, en iptidai malzemeyi bile üretemeyen bu ülke şimdi dünyanın tek süper gücüne karşı bir savaşa girişebiliyor? Nasıl oluyor da uygulanan tüm örtülü ambargolara rağmen silah ve mühimmat sıkıntısı çekmiyor, bankalar batmıyor, gecelik faizler binli sayıları bulmuyor diye şaşıranlar şaşırmaya devam etsin… Hiç kimse merak etmesin, bu aziz millet birlik ve beraberliğini bozmadığı sürece bu milleti hiçbir güç de sindiremeyecektir… Şairin “Sahipsiz olan vatanın batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır!” dediği gibi…

 

 

 

Allahü tealanın, habibi habercisi

İki cihan güneşi, İslam’ın göz bebeği.

Bütün peygamberlerin, en üstünü rehberi

Onun için yarattı, Rabb'imiz âlemleri.

 

Ahlakı tamamlamak için gönderilmişti.

Yalandan nefret eder ve dahi ümmi idi.

Bütün peygamberlerin en üstünü önderi.

Onun için yarattı Rabb'imiz âlemleri.

 

Taşa bassa iz olur kumda çıkmazdı izi.

Hiçbir zaman düşmedi onun yere gölgesi.

Bütün peygamberlerin en üstünü önderi.

Onun için yaratmış, Rabb'imiz âlemleri.

 

Herkes ona güvenir çok itimat ederdi. 

Hiç sözünden dönmedi, Mühammed’ül emindi.

Bütün peygamberlerin, en üstünü rehberi.

Onun yüzü suyuna, yaratmış âlemleri.

 

Kur’ân-ı kerim şahin, yirmi üç yılda indi.

Yüz yirmi bin Eshâba, Vedâ Hutbesi verdi.

Bütün peygamberlerin, en üstünü rehberi.

Onun için yarattı, Hak teala âlemleri.

 

 

 

 

Bir namaz vakti içinde yani namaz vaktinin başından sonuna kadar, abdest alıp yalnız farzı kılacak kadar bir zaman, abdestli kalamayan yani idrar ve başka akıntılar gibi abdesti bozan şeylerden biri kendisinde devamlı mevcut olup durduramayan kimse. İstihazalı olan.

Özür sahibinin özrü, sonraki her namaz vaktinde bir kere biraz çıkınca özrü devam ediyor sayılır. Bir farz namazın vaktinde hiç gelmezse yani bir namaz vakti başından sonuna kadar özürsüz geçerse, o kimse özür sahibi olmaktan kurtulur. (Halebî)

Özür sahibi her namaz vakti için ayrı abdest alır. Abdestini bozan başka bir şey olmadıkça bu abdest ile o vakit içinde dilediği kadar namaz kılar. (İbn-i Âbidîn) İmâm olabilmenin şartlarından biri de özür sahibi olmamaktır. Özürlü olan özürlü olmayanlara imam olamaz. Özürleri birbirine benzeyenler birbirlerine ve bir özürlü olan iki özürlü olana imam olabilir. Malikî ve Şâfiî mezhebinde özürlü olan, özürsüz olana imam olabilir. (Şernblâlî)