Kazak Türklerinin yaşadıkları -2-

A -
A +
Dünkü yazımızda 1920 ve 1921 yıllarının SCCB döneminde yaşayan diğer Türkler gibi Kazak Türkleri için de bir felaket ve katliam devri olarak tarihe geçtiğine işaret etmiştik... Damira İbrahim ve Vahit Türk’ün derlediği “Kazakistan’da Kızıl Kıtlık (1929-1933)” isimli eserde konuya karşı hassasiyeti olanlar için gerçekten hayret verici bilgi belge ve röportajlar bulunmaktadır...
Eserde zamanın yerel parti yöneticilerinin Moskova’daki Parti Merkezi Komitesine sitem dolu mektuplarının yanında olayların şahitleri ve anlattıkları ve yine konu hakkında araştırma yapanlar ile gerçekleştirilen röportajlara da yer almaktadır.
Orada da anlatıldığına göre Ruslar halkın ellerindeki malları zorla alıyordu. Halk evlerini, mallarını ve çorak yani verimsiz bile olsa arazilerini vermek istemiyor, karşı gelenler hiç yargılanmadan anlatıp dinlenmeden insafsızca kurşuna diziliyordu.
1929’da başlayıp 1933 senesine kadar devam eden bu dramatik gelişmeler, acaba bugün Kazak okullarında okutulmakta mıdır? Aslında bugün Kazakistan o günlere kıyaslandığında altın çağını yaşamaktadır. Yiyecek, giyecek, barınacak yerler modern ve dünya ile yarışır seviyededir. Ama ne var ki, oralardan ülkemize gelenleri şöyle bir yokluyor, ne düşündüklerini merak ediyorsunuz, çok azı istisna genelde ülkenin tarihinde yaşadıkları filan pek umurlarında değil. Oysaki bu çileye dedeleri düçar olmuştur. Evet kin gütmek ve düşmanlık aşılamak doğru değildir ve asla bu şekilde beyin yıkansın demiyoruz. Lakin herkesin dilini dinini bilmesi gerektiği kadar tarihini de bilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bu anlamda merhum Seyyid Ahmed Arvasî Bey gelecek nesillere şöyle bir kapı aralamaktadır:
“Benim dünümü ve bugünümü dünyada yankılar yapacak bir ustalıkla ortaya koyacak romancım, hikâyecim, tiyatro yazarım, senaristim ve film yapımcım nerede? Şu anda yeryüzünde binbir acı içinde kıvranan Müslüman kavimlerin, cemiyetlerin ve grupların dramını kimler dile getirecek? Nerede şairlerim, nerede ressamlarım, nerede İslâm’ın hüznünü dile getiren ve ona yeniden dirilme şuuru aşılayan bestecilerim!..”
             Mehmet Can
 
 
 
ŞİİR
 
            Mehmed'im...
 
Mehmed'im diyor beni beklemeyin,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
İnşallah tekrar sağ selim dönersin,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
           
Peygamberin övdüğü şanlı ordu,
Burseya Dağı’na karargâh kurdu,
Hainleri de birer birer vurdu,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
 
Hedefleri işaretliyor İHA,
O hedefleri tam vuruyor SİHA,
Sen de durma vur Mehmed'im bir daha,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
 
Ellerde bayrak ve dillerde tekbir,
Bütün bir milletin hepsi cephede bir,
Millet diyor ki; vatanımız tek bir,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
 
Sana hedef verildi Kızılelma,
Sakın ha mazlumun ahını alma,
Sen Allah yolundan sakın ayrılma,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
 
Can feda ordumun her bir ferdine,
Subay, astsubay, çavuş, erine,
Mezara koyun şehidin yerine,
Dualarımız seninle Mehmed'im.
 
          Celal Tikbaş-İldem/Kayseri
 
 
FAYDALI BİLGİLER
 
Sık sık ihtiyaç duyulan, kolaylıkla uygulanabilen veya kullanılabilen bilgiler vardır. Günlük hayatta tatbik edilen bu bilgiler çok faydalı olmaktadır. Bunlar, atasözleri gibi toplumun malı olmuşlar, değişik şekillerde çeşitli topluluklarda kullanıla gelmişlerdir. Özellikle ev hanımlarını, karşılaştıkları büyük sıkıntılardan kurtarabilmekteler. İlk bakışta hiç akla gelmeyecekmiş gibi olan birçok şey, nasıl uygulandığını öğrenince kolaylaşabilmektedir. Bunlardan çok pratik ve kullanılması kolay olanlardan bir iki örnek verebiliriz:
Ağrı kesici: Tereyağı eritilir ve yün üzerine konur. Bu yün sıcak olarak ağrıyan uzvun üzerine bağlanırsa ağrıyı giderir...
Zeytinyağı ile portakal kabukları, bir şişe içine konarak iki hafta güneşte bırakılır. Elde edilen bu yağdan, ağrıyan yer üzerine sürülürse, ağrı kesilir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.