Kalp

A -
A +
Göze görünmez, dile tutuk… Kulağa sessiz insanlık! Bakmak ve görmek aynı mıydı? Her bakan göz görüyor muydu; iyiyi, doğruyu, güzeli? Gözün manasına erdi mi insanoğlu? Kalbimizin hangi latifesiyle bakıyoruz dünyaya?
Hoşumuza gitmeyen her görüntüye "kaş çatan, surat asan" bizler acaba; iyiye, güzele, doğruya bir tebessüm ediyor muyuz, sadaka niyetine?
Her kötü söze karşılık, pervasız sözler ile kavga etmekte mahir olan dilimiz, iyiliğe neden lâl olur; nedendir, anlayabildik mi? Teşekkür etmeyi, şükretmeyi neden geciktiririz de tartışmalarda kötü söz söylemekten neden sakınmayız, var mı bileniniz?
İyiliğe, teşekküre lâl olan dillerimiz neden bilmez, susulacak ya da konuşulacak ânın terazisini?
Sevgiye dair akseden sedalara tıkarken kulaklarımızı ve duymazken af ve özür dileyenleri… Nasıl şükrünü eda ederiz kulağın duymasının?
Biz insanlar maalesef güzel olanı görmekte, duymakta ve söylemekte hiç aceleci değiliz! Oysa iyilikte acele edilip kötülükten vazgeçilirse güzeldir hayat.
Bir insan size hakaret ettiğinde, kötülük yaptığında hemen fark edersiniz. En kısa sürede hakarete karşılık verir, durumu çevrenizde birileriyle paylaşır, kulaktan kulağa bu üzücü durumu bilerek bilmeyerek mutlaka yayarız.
Fakat aynı durumu tersine düşününce, gerçekten "aynı hızda yayılır mı?" bir düşünelim!
Bir insan size iyilik yaptığında bazen fark etmezsiniz bile. Fark ettiğinizde ise iyi bir sözü, davranışı size yapılan "kötülük” gibi hemen çevrenizdekilere anlatıp kulaktan kulağa bu sevinçli-güzel durumu yayma gereği duymazsınız. Belki teşekkür bile etmediğiniz sayısız iyilikler görmüşsünüzdür, kim bilir? Bedenin gözü, kulağı, dili kalbe (Allah rızası için) bağlı değilse; gördükleriniz, söyledikleriniz, duyduklarınız ne sizi ne de insanları mutlu eder. Kalbin kefelerinde kötülüğe ağırlık ekleyip iyiliği hafif gösteriyorsan ve lâl, sağır, âmâ iseniz kalben; bir daha kendinizi sorgulayın derim. Kendimizi sorgulamak, iyilikte gayret etmek, kötülükten vazgeçmek ve sevgi dolu şükürle yaşamak bizim elimizde.
          Asu Can
 
 
ŞİİR
 
         İHLAS VAKFI
 
Bir eli verirken, diğeri bilmez
Yüzünde tebessüm asla tükenmez
Nice yetim var ki hiç yüzü gülmez
Yüzleri güldürmenin yoludur İhlas
 
Âlimin duası himmet bereket,
Kişiden beklenen birazcık gayret
Bu yolda sevilir her güzel nimet
Ekmeğin, suyun tadıdır İhlas.
 
Gaye insanlığa hizmet etmektir.
Yola çıkış şiarı doğru niyettir.
Yardımı dünyaya eriştirmektir.
Yardımın bugünkü adıdır İhlas.
 
Yardım eder Afrika’ya Asya’ya
Şad olur gönüller ihsanlarıyla
Aydınlatır insanlığı yazılarıyla
Okunan kitabın adıdır İhlas
 
           Mehmet Tuncer
 
 
 
KELAM-I KİBAR KİBAR-I KELAMEST
 (Büyüklerin sözü sözlerin büyüğüdür)
 
 
“Hazır olsak hesaba katılmayız, gaip olsak aranmayız...” Bunu ilk söyleyen Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi hazretleri olmuş. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdi hazretleri buyurmuşlar ki: “Biz kim oluyoruz ki; hazır olsak hesaba katılmayız, gaip olsak aranmayız. Çünkü hep birbirine aynı zincirle bağlı, aynı kaynaktan alıyorlar, aynı şeyi söylüyorlar. Müslümanların bir araya gelmesi, ne saadettir. Mutlak bir şey var, kesin. Çünkü bu büyükler mutlak olan şeyi söylerler, tereddütlü olan şeyi buyurmazlar idi.”
           Seyyid Abdülhakîm Arvasî "kuddise sirruh"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.