Herkesin anısı kendine mi?

A -
A +
Tanınmış kişiler hakkında yazı yazanlara genelde biyografi yazarı deniliyor. Ama şöhret olmuş, kişilerin şahsında yaşadığı dönemin siyasi, sosyal, kültürel atmosferi hakkında yazmak nasıl bir tür acaba? Sonra, kaç eli kalem tutan böyle bir durum değerlendirmesinde bulunur?
Acı da olsa itiraf edelim. Bu tür kişilik tahlilleri ve şahıslardan yola çıkarak o ismin dönemin ruh hâlini, siyasi sosyal kültürel durumunu dile getiren yazara ve yazılara artık pek rastlamıyoruz… Maalesef böyle bir tür neredeyse yok gibi…
Ne olurdu yakın zamanda kaybettiğimiz nice sanatkârımızın, nice devlet adamımızın nice tarihçimizin hayatlarıyla ilgili bu tür yorumlar yazılsa, YouTube programlarında paylaşılsa… Hemen aklıma geliveren birkaç isim, bir Neşet Ertaş, bir Fuat Sezgin, bir Yıldırım Akbulut, bir Cüneyt Arkın, bir Hüner Coşkuner bir Rasim Özdenören gibi nice isimler hatıralarıyla birlikte çekip gidiyorlar…
Ölenin arkından şöyle başarılıydı, böyle ünlüydü demenin ne anlamı var onu kendi dünyasına girerek onun penceresinden anlatamadıktan sonra değil mi?
Hele bu hatıra yazma / anlatma işini bu isimlerin kendileri yaparsa… Bir siyasetçinin meydanlarda ve ekranlarda anlattıklarıyla kimselere anlatamadığı anlarının bazen ne kadar tezat oluşturduğunu tahmin edebilir misiniz? Bir sanatçının şöhretin arkasında yaşadığı çaresizlik kim bilir? Ama niye onda kalsın bu duygular?
Hep düşünmüşümdür bir ünlünün, bir siyasetçinin hayatı kendi şahsiyetiyle sınırlı kalmamalıdır. Kendi penceresinden olayları ve insanları değerlendirerek tarihe not bırakabilmesi de onun üzerine bir vecibedir…
Belki konjonktür o an için elvermez. Ama kendi imzasıyla kayda geçen bir yazı ileride de kıymeti olan bir yazıdır…
Kendilerini öz eleştiri merkezine alarak duygularını olanca samimiyetinizle ifade ederek yaşadıkları anları kaleme almak belki ünlü olmanın gerektirdiği bir görevdir. Sesimiz buradan onlara ulaşmaz belki ama siz bu yazıyı okuyanlar, siz de kendi anılarınızı kaleme alabilir, kendi kameranızın karşısına geçip kendi videonuzu çekebilirsiniz, ne dersiniz?
Gülşah B. Nazlıoğlu
 
 
 
 
ŞİİR
 
AŞKIMIZ DİLE GELDİ
 
Aşkımız dile geldi, kalemi ele aldı
Aşkımız güle geldi, âleme haber saldı.
 
Pervana pişip geldi, âşıklar koşup geldi
Bülbüller şaşıp geldi, aşkımız dile geldi.
 
Sümbüller boynun büktü, laleler için döktü
Karanfil yere çöktü, aşkımız dile geldi.
 
Hazanda yaprak düşer, âşıklar orda pişer.
Toplanır üçer beşer, aşkımız dile dile
 
Bulutlar bir bir ağlar, dayanmaz buna dağlar
Gözümde yaşar çağlar, aşkımız dile geldi.
 
Çöllerde rüzgâr eser, harami yolu keser
Canımı verse değer, aşkımız dile geldi.
 
Kalemim şaşkın yazar, etmeyin sizler nazar
Başlarız azar, azar, aşkımız dile geldi.
 
Seherde uyan gözüm, bakmaya yoktur yüzüm.
Başlıyor şimdi sözüm, aşkımız dile geldi.
 
Kuşlara kulak verdim, zikrine âmin dedim.
Âşıklar şimdi bildim, aşkımız dile geldi.
 
Geceye veda dedim, gündeme selam verdim.
Güneşi yere serdim, aşkımız diye geldi.
 
Yıldızlar firak eder, şafakta kaçıp gider
Ufuklar diyor yeter, aşkımız dile geldi.
 
Şafakta umut vardır, aşığa dünya dardır.
Anılmak inan kârdır, aşkımız dile geldi.
 
Gök’üme yollar yakın, gelirler akın akın
Diyorlar yazma sakın, aşkımız dile geldi.
 
A. Gök
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
ULUĞ BEY ve ASTRONOMİ: Astronomi âlimi ve Semerkant sultanıdır. İsmi Muhammed Taragay bin Muinüddin Şahruh’tur. Semerkant’ta 22 Mart 1395’de doğdu. Sarayda iyi bir öğrenim gördü. Kur’ân-ı kerimi ezberledi, Arapçayı öğrendi. Babası vefat edince, idareyi ele aldı. Semerkant’ı kendine başşehir seçti. 38 sene hükümdarlık yaptı. 25 Ekim 1449’da öldürüldü ve dedesi Timur Hânın yanına defnedildi. Dünya ilim tarihinin, zamanına kadar yetiştirdiği en büyük astronomi âlimi olarak şöhret yaptı. Bu sahada Uluğ Beyi dünyaya tanıtan, Semerkant’ta 1420’de yaptırdığı rasathane olmuştur. Burada yapılan araştırmalar 12 sene sürmüş, ayın ve yıldızların hareketlerini gösteren cetvellerin yer aldığı Uluğ Bey Zîc’i 1437’de tamamlanmıştır. İlme çok hizmet etmiştir. [Zîc kelimesi Farsçada “iplik, tel, şerit” ve özellikle geometride “kiriş” anlamındadır. Burada çizelge anlamındadır.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.