"Ambarda un kalmadı!"

A -
A +

Tâhâ-yı Hakkârî hazretlerinin dergâhında misâfir eksik olmazdı. Yazda, kışta, gece yarısında. Velhasıl günün her saatinde. İâşe işlerine bakan memur bir gün gelip; - Efendim, ambarda unumuz kalmadı. Ne emredersiniz? diye arz etti. Cevaben; - Ambar unla dolu, buyurdu. - Özür dilerim efendim. Az önce hepsini süpürdüm. - Git bir daha bak. Ambarda un olacak. Memur koştu ambara. Gördü ki, un dolu tıka basa. Şöhret, âfettir... Hocası Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, kendisine yazdığı bir mektupta; - Şöhret âfettir, "Dünyâ adamları"nın dâvetlerine gitmeyiniz, buyurdu. Ve ekledi: - Özür olarak; "Biz, dervîş kimseleriz. İşimiz, Allahın dînine ve Onun kullarına hizmet ve siz devlet erkânına duâ etmektir. Dâvetinize icabet etsek bile âdâba riayet edemeyiz" deyiniz. Hocası, yine bir sohbette; - Bizim, "Seyyid Tâhâ"dan ve "Seyyid Abdullah"tan üstün olduğumuzu zannetmeyin, buyurdu. Bu sözü işitenler; - Ama onları yetiştiren sizsiniz, dediler. - Evet, öyledir, buyurdu. Ama biz, büyük bir sultânın oğlunu yetiştiren hoca gibiyiz. O ikisi, iki cihan Sultânı'nın evlâtlarıdır. Tabii ki bu hocaya üstünlükleri vardır. Gitmemizin vaktidir Seyyid Tâhâ hazretleri, bir gün ağaçlık bir mevkîde talebesiyle sohbet ediyordu. O esnâda, Şam'dan gelen bir mektûbu arz ettiler kendisine. - Okuyun! buyurdu. Mektubu dinleyip; - Dünyâdan gitmemizin vaktidir, buyurdu. Oradan ayrılıp, evine gitti. Hastalanıp, günden güne ağırlaştı. Böyleyken bile namazlarını ayakta kılıyordu yine. Onikinci gününde, talebeyi çağırıp, hepsiyle vedâlaştı ve - Seyyid Sâlih, birâderimdir ve kemâl bulmuş bir velîdir, buyurdu. Onu, vekil yaptı yerine. Ve o gün kavuştu Rabbine. E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com