Anadolu velîlerinden Palamut Dede’nin bir menkıbesi anlatılır halk arasında:
Şöyle ki:
Evinde hiç yiyecek yoktu bir gün.
Olacak bu ya, o gün de bir misâfiri geldi uzaktan.
Ona ikrâm edecek bir şeyi olmayınca çâresizlikten iyice sıkılmıştı ki, o anda çalındı kapısı.
Gelen, genç komşusu idi.
Elinde bir tepsi vardı.
Onu bu zâta uzatıp;
“Hocam! Bu böreği sizin için yaptırdım, lütfen kabul buyurunuz” diye arz etti.
Mübârek, sevinçle aldı böreği.
Ve doyurdu misâfirini.
Çok memnun olmuştu...
Ertesi gün çağırdı onu.
Delikanlı koşup geldi:
“Buyurun hocam.”
“Evlâdım! Dün beni çok sevindirdin. Öyle bir zamanda getirdin ki, o böreği, fevkalâde makbûle geçti. Allah senden râzı olsun. Şimdi sıra bende. Dile benden ne dilersen” buyurdu.
Genç adam arzetti:
“Sağlığınız hocam.”
“Yok, bir şey iste.”
“Şeyy, hocam...”
“Sıkılma, söyle.”
Arz etti ki:
“Kalp gözümün açılması en büyük arzumdur hocam.”
Mübârek “peki” dedi.
Açtı elini.
“Yâ Rabbî! Aç bunun kalp gözünü” diye yalvardı.
Duâsı ânında kabul oldu.
Açıldı gencin kalp gözü.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...