En kıymetli ibadet

A -
A +

Edirne evliyâsından "Ömer Baba"ya, bir gün sordular: - İbadetlerin en kıymetlisi nedir? - Hubb-i fillah ve buğd-i fillah'tır, buyurdu. - Bu, ne mânâya geliyor? dediler. - Yâni Allah için sevmek ve Allah için sevmemektir. Sonra şunu anlattı: Hak teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma; - Benim için ne amel ettin? diye sordu. Cevaben: - Yâ Rabbî! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, ismini çok zikrettim, diye arzetti. Cenab-ı Hak; - Yâ Mûsâ! Namazların sana burhândır. Oruçların Cehennemden siperdir. Zekât, kıyâmet gününün sıcaklığından koruyan gölgedir. İsmimi söylemen de, kabir ve kıyâmet karanlığında seni aydınlatan nûrdur, buyurdu. Ve şöyle sordu: - Yâni bunların faydaları hep sanadır. Benim için ne yaptın? Mûsâ aleyhisselâm; - Yâ Rabbî! Senin için olan ameli bana bildir! diye yalvardı. Cenâb-ı Hak: - Yâ Mûsâ! Dostlarımı benim için sevdin mi? Ve düşmanlarıma benim için düşmanlık ettin mi? buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Allah için amelin, "Hubb-i fillâh" ve "Buğd-i fillâh" olduğunu anladı. Nasıl duâ edilir? Bir gün de; - Kardeşlerim, duâ ederken, Peygamberleri ve Allah dostlarını vesîle ederek isteyin, buyurdu. - Nasıl yâni? dediler. - Yâni o büyüklerin isimlerini söyleyerek, "Onların hürmetine..." diye duâ edin. - Böyle duâ edersek, kabul olur mu? - Kabul olma ihtimali yüksektir. - Hikmeti ne acaba? - Çünkü Allahü teâlâ onları çok sever. Onların hatırı için istenileni verir. Ayrıca mucize ve kerâmet, ölümle bitmez. - Bitmez mi? - Evet. Hatta evliyâlar, diri iken, kılıfındaki kılıç gibidirler. - Ya ölünce hocam? - Ölünce, kılıfından çıkan kılıç gibi olurlar ki, tasarrufları daha kuvvetli olur hâliyle.