Hakkı kabul etmemek

A -
A +

Yine bir kötü huy da "İnad ve mükâbere". Bu da aslâ yakışmaz îmanlı kimselere. İnat ve mükâbere, hakkı, yâni doğruyu, Duysa da, reddetmektir inad ederek onu. Meselâ Ebû Cehil ve onun gibileri, İnat edip küfürde gittiler çok ileri. Oysa Resûlullahı gözleriyle gördüler. Hak sözü, ilk ağızdan duydular, işittiler. Yine inanmadılar hazret-i Peygambere. Açıkca gösterdiler inat ve mükâbere. İnat, kin'den riyâ'dan veya haset'ten olur. Bir hadîs-i şerîfte bakın ne buyurulur: (Allahü teâlânın en sevmediği insan, Hakkı kabul etmekte inat eder durmadan.) Ve yine buyurdu ki o Allahın Habîbi: (Mümin, yumuşak olur, hem de vakar sahibi.) Yâni dünya işinde o hiç sertlik göstermez. Din işlerinde ise katiyyen tâviz vermez. Bir dağ, zaman içinde aşınabilirse de, Onun dîni aşınmaz, cendereye girse de. Kötü huy ve ahlâktan birisi de "Nifak"tır. Mümine yakışmayan gâyet kötü ahlâktır. Münâfıklık tâbiri daha fazla söylenir. İçinin, hiç dışına uymamasına denir. Kalbinde küfr olanın, (Müminim) demesine, (Dinde nifak) denilir, şeklen söylenmesine. Küfr'ün en şiddetlisi, dinde nifak yapmaktır. Doğru yolda görünüp, hak yolundan sapmaktır. Medîne şehrindeki münâfıkların pîri, Abdullah bin Übey bin Selül isminde biri, Bedir'de, müminlerin olunca kesin zafer, Bu adam ve çevresi, (Müslümanız) dediler. Fakat inanmadılar kalbleriyle Allaha. İnanmış göründüler güyâ Resûlullaha. Bakın hadîs-i şerîf ne kadar mânidardır. (Münâfık'ın dünyada üç alâmeti vardır: Devamlı yalan söyler hem de sözünde durmaz. Üçüncü alâmeti, emâneti korumaz.) Böyle kimse, ne kadar (Müslümanım) dese de, Yine de münâfıktır, ibâdet eylese de. > E-mail: abdullatif.uyan@tg.com.tr Tel: (0 212) 454 38 10 www.siirlerlemenkibeler.com