İlim ve amel münâsebeti...

A -
A +

İmân ve İslâm esâslarını bilip tatbîk edecek, ibâdet yapacak kadar ilim öğrenmek her Müslüman için zarûrîdir, âkıl-bâliğ, erkek-kadın her Müslümânın üzerine farz-ı ayındır... "İlim öğrenmek (erkek ve kadın) her Müslümâna farzdır" hadîs-i şerîfine burada dikkatlerinizi çekiyoruz. Bu hadîste, "falân okulu bitirmek, filân diplomayı elde etmek farzdır" denilmiyor, ilim öğrenmekten bahsediliyor. Binâenaleyh ilim sadece mektepte değil, okul dışında da öğrenilebilir. Zâten mektebi bitirdiği hâlde, ilim tahsîline husûsî olarak, şahsî çalışmalarıyla devâm etmeyen insanlar, boş kalmaya mahkûmdurlar. Herkesçe bilindiği gibi, mektep ve medreselerde talebeye sâdece birer anahtar verilir. Bu anahtarı alan öğrenciler, içerisinde ilim hazînesi bulunan kapıları açtıkları takdîrde, ilim öğrenebilirler. Aksi takdirde, sadece etiket elde edilmiş ve diploma hammâllığı yapılmış olur. İlim öğrenmek için çalışmak gerekir. Zâten bir hadîs-i şerîfte de: "İlim, ancak teallüm iledir" buyurulmuştur. Mal ve mülk, herhangi bir kimsenin eline, çalışmadığı hâlde, meselâ mîrâs yoluyla geçebilir, ama ilim böyle değildir. Bütün İslâm târihi boyunca, ilim öğrenmek için, İslâm âleminin her tarafındaki meşhûr ilim merkezlerine ve şöhretli âlimlerin huzûrlarına gitmek, önemli bir şart olarak görülmüştür. İlme başlayan her kimse, zamanında okunması âdet olan ilimleri okumuştur. Şurası bir hakîkattir ki, okuyan ve okumasından istifâde edebilen insanlar, dâimâ tekâmül kaydederler. Kâinâtın Efendisi olan Sevgili Peygamberimiz: "İki gününü birbirine müsâvî tutan aldanmıştır" buyururlar. Biz, ilim yönünden de iki günümüzü birbirine eşit tutmayalım ki, zarar ve ziyândan, hüsrân ve helâktan kurtulmuş olabilelim. Okuma, aklî ve fikrî gelişmeyi te'mîn eder. Okuma-yazmanın ehemmiyetini ifâde için, uzun söze lüzûm görmeden, asr-ı seâdetten vereceğimiz bir tek misâlle iktifâ edeceğiz: Bedir Harbinde, kâfirlerden bir kısmı esîr alındı. Esîrlerin ne yapılacağı mevzûunda istişâreler yapıldıktan sonra, "her kâfir, 10 Müslüman çocuğa okuma-yazma öğretirse serbest bırakılacak" diye karâr verildi. O zaman, maddî yönden sıkıntı içerisinde bulunup paraya büyük ihtiyâçları olan Peygamber Efendimiz ve Müslümânlar, okuma-yazmayı paradan daha mühim addederek, esîrlerden fidye (kurtuluş parası) alıp onları serbest bırakma yerine, yukarıda zikredilen yolu tercîh etmişlerdir. Bu, okuma-yazmanın, ilim öğrenmenin ve bilgiyi arttırmanın ehemmiyetini bizlere ifâde bakımından herhâlde kâfî bir misâl olsa gerektir. İslâmı bütünüyle öğrenebilmek için bir ân bile boş durmamamız, her gün bir şeyler okumamız lâzım. Büyük âlim ve mutasavvıf, Allah dostu, büyük psikolog ve sosyolog İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin yazdığı kitapların sahîfesi, ömrüne taksîm edilmiş, her gününe 18 sayfa düşmüştür. Bizler kitap yazmayı bir tarafa bırakalım; eğer günde 18 sayfa değil, 3-5 sayfa bile kitap okuyamazsak, hâlimiz perîşân demektir. Yüce kitâbımız Kur'ân-ı kerîmde, ilme değer verildiği kadar ilim ile âmil olmaya da değer verilmiştir. İşte bunun içindir ki, Kur'ân-ı kerîm'de amelin lüzûmu defalarca beyân buyurulmuştur. Nitekim amel hususunda 135 kadar âyet-i kerîme vardır. Bunlardan 25'inde "amel-i sâlih" adı verilen "her türlü iyi iş"ten bahsedilmektedir. Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde amel-i sâlihten bahsettiği gibi, iyi ve kötü işlerin nelerden ibâret olduğunu da beyân etmiştir. O hâlde insanın ilk vazîfesi, Kur'ân-ı kerîmin talîm ettiği esâsları öğrenmek ve ona uygun olarak amel-i sâlihte bulunmaktır. Ma'lûmdur ki, insanın diğer varlıklardan daha mümtâz olması îmân, ilim, ahlâk ve takvâ iledir. Allahü teâlâ, Beyyine sûresinin 6-8. âyetlerinde buyuruyor ki: "Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâra sapanlar var ya, onlar elbette, içinde devâmlı kalacakları Cehennemdedirler. İşte onlar, yaratılanların en kötüleridirler. Îmân edip iyi amellerde bulunanlar ise, işte onlar, yaratılanların en iyileridirler. Onların elbetteki Rableri yanında mükâfâtı, altlarından ırmaklar akan, içinde devâmlı kalacakları Adn Cennetleridir. Allah onlardan râzî, onlar da Allah'tan râzîdırlar. İşte bu (mükâfât ve rızâ mertebesi), Rabbinden korkanlara mahsûstur."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.