İnsanlar arasına karışmanın önemi

A -
A +

Bugün sizlere, bir nebze, "İnsanlara Hizmet Etmenin Önemi"nden bahsetmeye çalışacağız. Çünkü "İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır" ve "Bir topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir" hadîs-i şerîfleri, bizim için her zaman, her platformda geçerli, ölmez düstûrlarımızdandır. Önce önemine binâen, hemen makâlemizin başında ifâde edelim ki: Allahü teâlâ, insanların îmân etmelerini, kardeşçe yaşamalarını, sevişmelerini, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir. Hucurât sûre-i celîlesinde, mü'minlerin [inanan insanların] da kardeş olduklarını i'lân etmiştir. İster "Ülü'l-azim" Peygamberlerden, ister "Resûl"lerden ve isterse "Nebî"lerden olsun bütün Peygamberlerin eğitimdeki hedefleri aynıdır. Bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104 kitaptaki hedef de, altını çizerek ifâde edelim ki, insanların dünyâda huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî saâdete kavuşmalarıdır. Peygamberlerin vârisleri olan İslâm âlimleri ve Evliyâ-yı kirâm da, hep gıdâ gibi, bütün insanlara lâzım olan iyi fertler, âileler ve cemiyetler teşkîl etmek için uğraşmışlardır. İnsanlara doğru yolu göstermemiz lâzım. Onları, vatana, millete, memlekete, devlete, dîne [İslâmiyete], Ehl-i Sünnete faydalı unsurlar hâline getirmemiz gerekiyor. İnsanların, halkın arasına girmeliyiz. İnşâallah bizlerden insanlara herhangi bir zarar gelmez; bilakis birçok fayda hâsıl olur. Çünkü bir hadîs-i şerîfte, "Müslümân, elinden ve dilinden diğer müslümânların sâlim oldukları kimsedir" şeklinde bir ta'rîf vardır. Daha çok insanla tanışırsak, daha çok muhîte girersek, daha çok kitap, dergi, gazete, takvîm, kaset, CD, DVD veririz; daha çok İnternet sitesi reklamı yaparız. Onlardan şahsımız için bir şey istemiyeceğiz. Bizler, onlara en büyük iyiliği yapmaya gittiğimizi bilmeliyiz. Onlara doğru i'tikâdı telkîn ederiz; bid'atleri öğretiriz. Namazlarını doğru bir şekilde kılmalarını, oruçlarını sahîh bir şekilde tutmalarını, zekâtlarını, sadaka-ı fıtırlarını fıkıh kitaplarına uygun şekilde vermelerini, kurbanlarını İlmihâl kitaplarına uygun şekilde kesmelerini, hac ve umrelerini uygun şekilde yapmalarını sağlarız. Şimdi bu uzun mukaddimeden sonra, bugünkü konumuzun âdetâ temelini, belkemiğini, omurgasını teşkil eden bir hadîs-i şerîfe geçelim. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde buyurmuşlardır ki: "İnsanların arasına karışan, onların ezâ ve cefâsına katlanan mü'min, insanların arasına girmeyen ve onların baskılarına katlanmayan mü'minden daha fazîletlidir." (Suyûtî, el-Câmiu's-Sağîr, II, 282) Bu hadîs-i şerîf münâsebetiyle ifâde edelim ki, İslâm'da aslolan, insanlardan uzaklaşmak değil, onlarla kaynaşmaktır. Peki, o hâlde, mutasavvıfların istedikleri "uzlet" nedir? Onların istedikleri uzlet, aslında, temelli insanlardan uzak kalmak değil, nefsi terbiye edip tekrâr insanların arasına dönmektir. [Mektûbât-ı şerîfede "Geri Döndürülmüş Evliyâ" terimi vardır. Bu zâtlar, yüksek derecelere çıkarıldıktan sonra, insanların istifâdesi için, halk arasına geri gönderilmişlerdir.] Ya'nî bu duruma göre, kişinin uzlete çekilmesinden maksat; günâhtan ve günâha sebep olacak şeylerden sakınmasıdır. Uzlete çekilen, tekbaşına, yapayalnız kalan kişinin, Şeytân'ın kendisine vesvese vermemesi için, i'tikâda âit bilgileri ve ibâdetinin makbûl olması için de farzları edâya yarayan ilimleri öğrenmesi, bilmesi gerekir. Bilindiği üzere, tasavvuftaki "UZLET" terimi [aralarında ince farklar olmakla beraber, "VAHDET, HALVET VE İNZİVÂ" terimleri de aynı manâda kullanılırlar], insanlarla beraber olmaktan kaçınmak, bir kenâra çekilip onlardan ayrı yaşamak anlamındadır. Bunun zıddı da "İhtilât ve hıltât"dır. İmâm Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel; ihtilâtın yanî insanlar arasına karışmanın müstehap olduğunu söylemişlerdir. İmâm Kuşeyrî de, Risale'sinde; esâs uzletin insanlardan uzak olmak değil, günâhlardan ayrı olmak, uzaklaşmak olduğuna işâret etmiş ve şöyle demiştir: "Hakîkatte uzlet, kötü huylardan ayrılmaktır. Uzletin tesîri, vatanından (bulunduğu yerinden) ayrılmada değil, kötü vasıfları değiştirmede aranmalıdır." Mutasavvıflar; "Uzlete çekilene lâyık olan şey şudur ki, onun insanlardan uzak kalmaktan maksadı, onların şerrinden uzak olmak değil, kendi şerrinden insanların selâmette olmalarına inanmasıdır" derler.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.