OSMÂNLI SULTÂNLARI -2-

A -
A +

Osmânlı sultânlarının ikincisi, 1281 yılında Söğüt'te doğan Sultân Orhân Gâzî Hân, 33 yıl saltanatta kaldı. Bilindiği gibi, babası Osmânlı Devleti ve hânedânının kurucusu ve 27 sene saltanatta kalan Osmân Gâzî, annesi ise Şeyh Edebâlî'nin kızı Mal Hâtûn'dur. Orhân Gâzî, İslâm terbiyesiyle yetiştirildi; iyi bir eğitim ve öğretim verilerek büyütüldü. Gâzîlerin gazâlarını ve meşhûr İslâm mücâhidlerinin, âlimlerinin, evliyâ-yı kirâmın menkıbelerini dinleyerek şuûrlandı. Osmân Gâzî'nin kumândanları ve arkadaşlarından silâh ta'lîmi gördü. Devrin silâhlarını mahâretle kullanmasını ve muhârebe taktiklerini öğrendi. Babası Osmân Gâzî, 1299 târihinde istiklâlini îlân edince, devleti idârî bölgelere ayırdı. Orhan Gâzî, 1301'de Sultanönü bölgesinin beyliğine tâyin edildi. Küçük yaştan îtibâren devletin teşkîlâtlanıp müesseseleşmesinde lâzım olan tecrübelere sâhip oldu. Osmân Gâzî, 1320 yılından îtibâren, yaşının ilerlemesi ve romatizmasının şiddetlenmesiyle, oğlunun idâresini görmek istedi. Orhan Gâzîyi seferlerde kumandân tâyin etti. Sultân Orhân, Osmânlı Devletinin kuruluşunda hizmet aldı. Osmân Gâzî, Bursa'nın fethini işitince memnûn olup, Orhan Beyi yerine vâris tâyin etti. Diğer evlatlarının ve kumandânlarının Orhan Beye bîat edip, ona karşı itâatli olmalarını bildirdi. Kaynakların çoğuna göre Osmân Bey, Bursa'nın fethinden hemen sonra vefât etmiş ve Gümüşlü Kümbete defnedilmiştir. Baba-oğul, Bursa'da Osmân Gâzî Türbesi'ndedirler. Osmânlı Devletinin ikinci sultânı olarak tahta geçen Orhan Gâzî, Alâaddîn Paşayı vezîr tâyin etti. Devlet Merkezi Yenişehir'den Bursa'ya nakledildi. Askerî, idârî faâliyetlere ağırlık verilip, iktisâdî müesseseler kuruldu. Orhan Gâzî, 1327'de Bursa'da gümüş akçesini darbettirdi. Ta'yînlerde bulunup, Akçakoca'ya Kandıra'yı; Kara Mürsel'e İzmit Körfezinin güneyini ve Abdurrahmân Gâzî'ye de yeni fethedilen Aydos ve Samandra'nın idâresini verdi. Bu kumandânlar, bulundukları mevkilerde fetihlerle de vazîfeliydiler. Bizanslıların İznik kumandânı, Osmânlıların adâletine sığınarak teslîm oldu. Kaleyi teslîm alan Orhan Gâzî, ahâlîden arzû edenlerin eşyâlarıyla birlikte gitmelerine müsâade etti. Ayrıca Osmânlı Devletinin tebaası olarak kalıp, yalnız cizye vermek şartıyla, âdet ve an'anelerini muhâfaza edebileceklerini de i'lân etti. Halkın büyük çoğunluğu Osmânlı idâresini tercîh etti. Hattâ muhârebe ve kuşatmada eşleri ölen kadınlar, Orhan Gâzîye mürâcaat edip, sâhipsiz kaldıklarını, Müslüman olup, Osmânlılardan isteyenlerle evlenebileceklerini bildirdiler. Orhan Gâzî, İznik'in yerli kadınlarının arzularını i'lân edip, isteyenlerin bunlarla evlenebileceklerini ve bunlarla evlenenlerin İznik muhâfazasında vazîfelendirileceğini açıkladı. Ayrıca halktan İznik'te kalıp Müslüman olmayanlara, İslâmiyetin gayr-i müslimlere olan hukûku tatbik edilip, vergilendirildi. Osmânlı Devletinin merkezi, geçici olarak İznik'e taşındı. Şehir i'mâr edilip, İslâmî eserlerle süslendi. Orhan Gâzî, İznik'in en büyük kilisesini câmiye çevirtip burada Cumâ namazını kıldı. Manastırını da medreseye çevirtti. İmâret yaptırdı. Orhan Gâzînin hayırsever hanımı Nilüfer Hâtun, imâret; oğlu Süleymân Paşa medrese ve diğer hayır sâhipleri de şehirde pekçok sosyal tesîs kurdular. Bundan sonra, bölgenin ticârî bakımdan meşhûr şehirlerinden olan İzmit'in kuşatılması şiddetlendirildi. Bizans İmparatoru, deniz yoluyla İzmit'in yardımına geldi. Orhan Gâzî, Osmânlı Devletinin ilk sulh antlaşmasını, İzmit'in muhâsarası esnâsında, Bizans İmparatoru Üçüncü Andronikos ile yaparak kuşatmayı kaldırdı. Devletin topraklarını altı misli büyüten Orhan Gâzînin vefâtı sırasında Osmânlı Devleti Bilecik, Bursa, Balıkesir, Bolu ve civârı, Kocaeli, Sakarya, Eskişehir, Çanakkale, İstanbul'un birkaç kalesi hâriç Anadolu yakası, Ankara, Ayaş, Beypazarı, Nallıhan, Kızılcahamam, Haymana, Polatlı, Soma, Kırkağaç, Domaniç, Bergama, Dikili, Kınık, Marmara Adaları, Trakya'da Tekirdağ, Lüleburgaz, İpsala, Keşan gibi şehir ve kalelere hâkim bulunuyordu. Tabîî ki, bu kısa makâle çerçevesinde Orhan Gâzî'yi bütün yönleriyle ele almak mümkün değildir. Burada sâdece birkaç husûsa kısaca temâs etmiş olduk. İnşâallah başka bir zamanda onu tekrâr ele almak isteriz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.