Altı kişilik depremzede ailemiz İstanbul’da

Sesli Dinle
A -
A +

Feridun Ağabey, özel anaokulumuzun öğrencilerinden beş yaşındaki çocuğumuzun ailesinin yaşadığı deprem dramını sizlerle paylaşacağım. Bu ailemiz İstanbul’da yaşıyordu. Geçtiğimiz ay yani ocak ayında evlerini satıp Hatay'a taşınmak istemişlerdi. Çünkü anneleri Hatay’da yaşıyordu. Velimiz de buradaki dairesini sattıktan sonra Hatay’dan bir daire alıyor. Buradan ayrılırken İstanbul’daki daireyi satın alan kimseye de daireyi şubat sonunda teslim etmek üzere anlaşmışlar. Dolayısıyla burada birkaç parça eşya bırakarak Hatay’a taşınıyorlar…

 

Rabbim muhafaza 6 Şubat’ta yaşanan deprem felaketiyle Hatay’daki hem annelerinin hem kendilerinin yeni taşındıkları daireleri yıkılıyor. Aile canlarını kurtardıklarına şükrediyor. Ama ortada hiçbir şeyleri kalmıyor… Birkaç gün sonra çocuklarının da psikolojisini düşünerek başka da çare olmadığı için âdeta pijama terlik ile ocak ayında satıp gittikleri İstanbul’daki dairelerine geliyorlar… Tabii geçici olarak… Şubat sonunda yeni sahiplerine teslim edecekler bu daireyi; çünkü sattılar… Yeni aldıkları ev ise depremde enkaz oldu… Evde tabii ki doğru dürüst hiçbir şey yok… Ama biri beş diğeri on üç yaşındaki iki çocuk eski evlerine geldikleri için seviniyorlar. Bu evin satıldığını artık kendilerinin olmadığını ne bilsinler… Bizim konudan haberimiz olunca kendi imkânlarımızla aileye yardımcı olmaya çalıştık… Aile altı kişi… Nene, dede, anne, baba ve biri 5 yaşında diğeri 13 yaşında iki çocuk… Bu ailenin kılık kıyafet, gıda, temizlik malzemesi, yatak yorgan battaniye, birkaç parça tabak çanak gibi yani yeni bir eve elzem olan ihtiyaçlar için hayır sahibi okuyucularınızın yardımlarını talep ediyoruz. Rabbim bu acıyı kimselere yaşatmasın… Rabbim tüm depremzedelerimizin yâr ve yardımcısı olsun…

 

     Rumuz: “Deprem”-İstanbul

 

 

 

 

 

 

 

Bolu’da o büyük depremleri yaşamış biriyim…

 

 

 

Ülkenin dört bir yanından bölgeye yardım yağıyor… İnşallah en kısa zamanda genel olarak her alanda koordinasyon sağlanır ve depremzedelere gereken su gibi, elektrik gibi, ısınma, yiyecek hijyen gibi insani şartlar sağlanır…

 

Ama ben size “dost acı söyler” anlamında deprem bölgesinden gelen bazı bilgileri okuyup dinleyip izledikçe "tarih tekerrürden ibarettir. İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?" dedikleri gibi üzüntüler içerisindeyim.

 

Hatırlıyorsunuz… Bolu'da da 1999 yılında yüksek büyüklüklü depremler oldu... Kiracı olarak ikamet ettiğimiz ev ağır hasar alarak yıkıldı... Bütün eşyalarımız kullanılamaz hâle geldi. Bir tek bağış/yardım almadım, almak istemedim. Sadece devrilip ekranı kırılan 56 ekran mütevazı televizyonumuzu bir firma para almadan onardı...

 

Depremden sonra valiliğin yardım-koordinasyon merkezinde birkaç defa görevlendirildim. Ortalık rezalet idi. Kimin ne yaptığı belirsizdi... Soba, battaniye, ısıtıcı bisküvi gibi yardımları çoğunlukla ihtiyacı olmayanlar kaptı… Bazı öğretmen arkadaşlarım bile kolilerce bisküvi depoladılar evlerine... 

 

Depremden sonraki süreçte çadır bile almadım... Kardeşlerimin ikamet ettiği Akpınar Mahallesindeki iki katlı eski tip müstakil eve sığındık... 

 

O vakit çalıştığım lisede de mağdurlar için akşam yemek veriliyordu. Orada da bazı günler görevli idim... Yemeğe gelenlerin çoğunun lüks araçları vardı... Kızılay’ın vasıtaları periyodik olarak yardımlar (ekmek, giysi vb.) dağıttı. Kuyrukta bekleyenlerin çoğu varlıklı kişilerdi. 

 

Bizim içimizde bu tür yağmacı, açgözlü insanlardan çokça var. Japonya'da bir tek yağma, hırsızlık olmuyor.

 

99’yılında Bolu, Düzce, Sakarya, Kocaeli ve Yalova’da binlerce bina yıkıldı ya da ağır hasar gördü... Bilebildiğim kadarıyla hiçbir mühendis, mimar, yapsatçı, imar müdürü elle tutulur cezalar almadı. Mahkeme açılmadı. Açılanlar da zaman aşımına, aflara uğratıldı.

 

Açıkçası ilgililerden hesap sorulmadı. Bu bölgelerdeki kamu binalarının tümüne yakını yıkıldı. Sadece, beni de okutan (burs vererek) İzzet Baysal'ın Bolu’da bağışladığı binalarda hasar oluşmadı. Zira bu kişi hile bilmezdi.

 

99 depreminden sonra 2-3 ay kötü çadırlarda öğrenim yapmaya çalıştık. Okulun bahçesinde niteliksiz bir çadır vardı. Rezalet günlerdi. Birçok öğretmen bugünlerde de yan gelip yattı. Ders bile yapmadılar. Destek işlerinde de görev almadılar. Hastayım deyip rapor alanlar da oldu. Eğitilmiş kitlemiz de maalesef bu evsafta... Çok can sıkmak istemem. 

 

Son depremde yıkılan binaların çoğu deprem yönetmeliğine “uygun” yapılmış... Acı tablo ortada… Bizi aç gözlülüğümüz yıkıp öldürüyor. 30 yıllık eski bir araba alırken bile eksper (uzman) raporu talep ediyoruz. Ev alırken TSE, CE, ISO belgesi aramıyoruz.

 

     Ali Özdemir

 

  

 

 

 

SGK'lı depremzedelerin gözlük ihtiyaçları için

 

 

 

Afet bölgesi ilan edilen Adana, Adıyaman, Kahramanmaraş, Hatay, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinde ikamet eden vatandaşlarımızın yaşayabileceği mağduriyetlerin önlenebilmesi adına, Görmeye yardımcı tıbbi malzemeler, MEDULA kayıtlarında yer alan son reçete bilgileri esas alınmak suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere reçetesiz olarak temin edilebilecektir. Afet bölgesinde ikamet eden vatandaşların Görmeye yardımcı tıbbi malzeme hakları 06.02.2023 tarihi itibarıyla yenilenmiştir. SGK’nın bu kararını doğru ve isabetli buluyoruz. Depremzedelerin gözlükleri; Türk Optisyen Gözlükçüler Birliği koordinasyonunda 22 optisyen gözlükçüler odası tarafından ücretsiz yapılıyor. Yaraları birlikte saracağız...

     Taylan Küçüker-20. Bölge Kuzeydoğu OGO Başkanı
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.