Toplum yaşayışı mı, bireysel yaşayış mı?

A -
A +

"Diploması, yakışıklılığı, zenginliği, mahareti" olan kişiler, yakın çevrelerinde, "cemiyette" tanınarak bir şöhrete ulaşabilirler. Yine günümüzde dijital ortamlar ve sosyal medya sayesinde de kolayca şöhret olunabilir. Burada şöhret ismini, basit anlamıyla tanınmak diye ele alırsak, sosyal medyası olan herkes kendini bir şekilde pekâlâ medya kanallarında paylaşabilir ve şöhret olabilir. Nice, "Babaanne! Nene!.." diye diye, medyada öne çıkan tanınmış kişiler var. Kısacası, toplumda, "cemiyet şöhretleri" ve "medya şöhretleri"yle birlikte yaşıyoruz.

 

Kimse, kimseyi küçümsemesin. Hatta, kimse kendini küçük, basit bir varlık saymasın! Yükle yapay zekâ "chatGPT"ye bilgileri, ısmarlama kimlik uydur, seni anında parlatsın. Ver resmini, seni, ahir ömründe, yatağına uzanmış 110'luk ihtiyara dönüştürüversin.

 

Yetmedi; şu şu konularda kahramanı olduğum, sonu şöyle biten bir romanımı yaz. Yetmedi; master, doktora yapıyorum "tez" konum şudur, 118 sayfalık bir akademik çalışma hazırla, de! Yetmedi; liseyi bitirecek olan çocuğuma, meraklarını, karakterini, yetişme tarzını yazdığım doğrultuda, başarılı ve saygın olabileceği bir üniversite dalını bildiriniz lütfen de! Anında, uydurma bir sanal hayatla medya şöhretine dönüşürsünüz!..

 

"Tanınmışlık, küçümsenmek, beceriklilik, kompleksleri yenebilmek" gibi yüzlerce "bireysel duygular" içinde çırpınan, yalnızca kendini düşünen bir zamane bireyini günümüzde tatmin edecek, oyalayacak, eğlendirecek "sosyal ve dijital kalıplar" pek çok. Zamanını bu kalıplar içinde yaşamaya alıştırmış kişiyi artık bireysellikten çıkarıp "toplumcu, birleşimci, paylaşımcı" bir "cemiyet" karakterine büründürmek zor. Günümüzde bir araya gelişler, menfaat içindir, "kendini beğendirmek" içindir çoğu kez. "Toplum" psikolojisi, yerini, "bireysel" kaygılara bırakmıştır. Güven duygusunu yitirirsek, iletişimsizlik ve içe kapanma bizi cemiyetten uzaklaştırır.

 

Mesajım şuydu: Toplum insanı mıyız "bireysel" yaşayışa mı kaydık? Bir örnekle açıklamaya çalışayım:

 

Köy bakkalı ile müşteri birbirine hâl hatır sorarken aslında sosyal paylaşım cemiyetinin birer üyesidirler. Kendini modern kişi olarak tanımlayan birçoğu ise şehrin süpermarketlerinde kaybolup giden, tek başına, soyut bir varlık durumundadır. Çünkü ne konuşacağı kimse olmuştur ne kimse onunla konuşmuştur... Müşteri velinimetim diyen muhabbet ehli bakkal amcayı herkes tanır ancak yüzü düşmüş, mesai bitse de gitsem diyen kimi market çalışanını ve o çalışanlara çoğunlukla amirliği baskı ve hava atmak, emretmek zannederek bilerek bilmeyerek mobbing uygulayan nobran yöneticiyi müşteriler tanımaz. Çalışanların çoğunlukla kıyafetleri bile aynıdır, bireysel özgürlük verilmez. Bizim Bakkal, müşteriye tebessümüyle sözlü teşekkür ederken, markette bir kâğıt parçası olan fişin makineden çıkması veya şimdilerde ona da gerek duymayan kimselere kasiyerin “onaylandı” diye teknik bir kelimeyle bilgi vermesinden ibarettir. Bilmiyorum toplumun gidişatı ne olacak ama insanlar birbiriyle iletişim kurmaya birbirini tanımaya birbirine hâl hatır sormaya mecburdur aksi durumda beklenmedik öfke patlamaları, yanlış anlamalar ve bireysel olarak da içe kapanıp melankolik davranışlara girmeler kaçınılmaz olacaktır...

 

     Rıdvan Üzel-Eğitimci yazar

 

 

 

 

TSE belgesi yoksa ürün almayın!

 

 

"Yağ, zeytin, peynir, salça, sirke, un, makarna, fiş, priz, kablo, tencere, tabak, kaşık, TV, perde, koltuk, elbise vb. satın alırken TSE, ISO, CE belgelerine bakın. TSE belgesi olan ürünler kaliteli, standart ve güvenlidir.

 

Seyyar tezgâhlarda, kimi semt pazarlarında her türlü kanserojen, sahte, katkılı, faturasız gıdalar serbestçe satılıyor. Buna “dur” diyen de yok.

 

İncik boncuk dükkânlarında Uzak Doğu'dan gelen bazı ürünler, sahte elektrikli eşyalar (ütü, fırın, süpürge, fiş, priz, sigorta, kablo) serbestçe satılıyor. Bu standart dışı ürünler büyük can ve mal kayıplarına sebep olabilmektedir. Ucuz diye almak yerine güvenli olanı almak akıl kârıdır."

 

     Ali Özdemir-Uzman Elektrik Öğretmeni

 

 

 

Anlat Derdini Feridun Ağabey'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.