Feridun Ağabey, 2011 yılında Karabük’ün Eskipazar ilçesinde görev yapmıştım. Aradan on yılı aşkın bir zaman geçti. İnsan hâliyle değişir, şehirler değişir, devir değişir. Ama bazı yerlerin sıcaklığı, bazı insanların tebessümü, bazı ağızların kendine has şifası kalpte hiç değişmeden kalır.
Eskipazar’ı hâlâ unutamadım. O yörenin insanı, sadeliğiyle içini ısıtır. Misafirperver midir hâlâ bilmiyorum. Zaman onları da yordu mu, merhametsiz dünya onların yüreğine de dokundu mu, emin değilim. Ama gönlümde yerleri sabit, tertemiz…
Bugün bir yapım izledim. Karabük Eskipazarlı dostlarımın konuşmasını anlatan kısa ama içli bir video… Birden o günlere gittim. İçimden duygularımı dile getirmek geldi. Zira, Karabük’te duyduğum ve belki de hiç unutmadığım o cümle yine çınladı kulağımda:
“Düzelü bee!”
Bazı kelimeler vardır ki, bir cümleye değil, bir yüreğe yaslanır. Bazı ağızlar vardır ki, gönle derman olacak ustalıkla konuşur. İşte Karabük’ün dili de böyle bir dildir. Sert değil, haşin değil; samimi, sahici ve içtendir.
Moralin mi bozuk? Keyfin mi yok? Kimse sana uzun uzun öğütler vermez. Kitap açıp psikoloji anlatmaz. Ama bir komşunun, bir bakkalın, bir öğrencinin ya da kahvedeki bir amcanın ağzından dökülen tek bir kelimeyle, içindeki fırtına diner:
“Düzelü bee!”
O kadar sade, o kadar içten bir tesellidir ki… Ne terapi odasına gerek kalır ne motivasyon seminerine. İnsan o cümleyi duyunca ağlayacak gibi olur ama gülümser. Biraz utanır ama biraz da iyileşir. Hayatın tüm ağırlığı bir anlığına sırtından kalkar.
Ama sonra bir haber düşer ekrana…
Bir çocuk cansız bedeniyle sarılmış bir oyuncak ayıya… Bir anne, betonun üstüne kapanmış, yavrusunu siper etmiş… Bir baba, hastane enkazında oğlunun adıyla bağırıyor…
Ve işte o an, Karabüklünün bile dili tutulur. O içten cümle yerini çaresiz bir suskunluğa bırakır. Kimse kolayca “Düzelü bee!” diyemez. Ah nasıl diyelim?
Bir çocuk enkazın altındayken, başka bir çocuk elinde dondurmayla şımarıyorsa… Bir coğrafyada yastıklar bombayken, diğerinde yastık savaşları yapılıyorsa… Bir yanda ağlamaktan göz yaşları kurumuş gözünde damla kalmamış analar varken, öte yanda sosyal medyada ağlamayı göstere göstere öğrenenler varsa…
O zaman “Düzelü bee” demek bile fazla gelir insana. Dil dönmez. Gönül razı gelmez.
Yine de içimizde bir yerlerde umut besliyoruz. Çünkü biliyoruz ki her karanlığın sabahı vardır. Ama o sabah sadece güneşin doğmasıyla değil; yüreğin uyanmasıyla gelir.
Gözümüzü değil, gönlümüzü silmeliyiz belki de… Dünyaya, Karabük’ün şivesiyle, Anadolu’nun vicdanıyla seslenelim istiyoruz bazen:
“Düzelü bee!” Ama önce, vicdanı düzeltelim. Önce insanlığı düzeltelim. Çünkü bu dünya, moral bozukluğundan değil; merhamet eksikliğinden çöker.
Ve ne zaman ki, Gazze’de bir çocuk güler… Ne zaman ki, ağlayan bir anne yüreğine umut sarar… İşte o zaman hep bir ağızdan diyebileceğiz:
“Düzelü bee… Hem de öyle bir düzeldik ki, insanlığımız da kendine geldi!”
Selman Devecioğlu
***
Feridun Ağabey merhaba; Büyük kızı Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesini bu sene bitirmiş ve küçük kızı bu sene girdiği üniversite sınavında Türkiye çapında 14 bininci sırada başarı elde edip iyi bir üniversiteye girecek olan; 1+1 55 metrekare küçük bir eve 10 bin TL kira ödeyen ve SGK'dan, temmuz ayında yapılan zamla beraber sadece 17.925 TL emekli maaşı alan bir vatandaşım. Kızlarımın barınma, yol, iaşe, kitap ve kırtasiye giderleri; evin iaşe giderleri, su, elektrik ve internet faturaları ve bütün ailenin telefon faturaları ve sağlık giderleri var. Lütfen maddi yardımlarınızı bekliyorum. Selam ve saygılarımla”
Mustafa Keskin
***
Bu köşede, optisyenlik hakkındaki kanunun çıkması adına belirli dönemlerde derdini kamuoyuyla paylaşan Sayın Taylan Küçüker Beyefendi söz konusu kanunun yayınlanması vesilesiyle emeği geçenler için bir teşekkür ve bilgilendirme göndermiştir:
“Değerli meslektaşlarımız, 5193 sayılı Optisyenlik Hakkında Kanun ile 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanun’da yapılan yeni kanuni düzenlemeler 20 Temmuz 2025 Pazar günü TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşmıştır. Kanun, Resmî Gazete’de yayımlanmasını takiben yürürlüğe girecek, Kanun’la ilgili yönetmelikler altı ay içinde Sağlık Bakanlığı ve Birliğimiz tarafından yayımlanacaktır.
Kanunumuzun değişmesinde emeği geçen; başta Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanı Sayın Abdullah Güler’e, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Abdülhamit Gül’e, Sayın Leyla Şahin Usta’ya, Sayın Bahadır Yenişehirlioğlu’na, Sağlık Bakanı’mız Sayın Kemal Memişoğlu’na, Sağlık Bakan Yardımcımız Sayın Hüseyin Kürşat Kırbıyık’a, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Sayın Vedat Bilgin ve Komisyon üyelerine, Kanun Teklifini veren Adalet ve Kalkınma Partisi Bayburt Milletvekili Orhan Ateş, İstanbul Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut ve Ümmü Gülşen Öztürk, Afyonkarahisar Milletvekili Hasan Arslan’a, Adalet ve Kalkınma Partisi Sivas Milletvekili Hakan Aksu ve Konya Milletvekilimiz Selman Özboyacı’ya, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürümüz Sayın Hasan Basri Velioğlu ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurum Başkanı’mız Sayın Ahmet Ayar’a, Sağlık Bakanlığımızın çok değerli hukukçuları ve bürokratlarına, kanunumuzun lehinde oy kullanarak bizleri onurlandıran, optisyenlik- gözlükçülük mesleğine verdikleri önemi gösteren tüm milletvekillerimize, odalarımızın değerli başkan ve yöneticilerine, kanunumuzun değişmesine destek ve gönül veren 12.000 meslek mensubumuza teşekkür ediyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun. Saygılarımızla.”
Anlat Derdini Feridun Ağabey'de önceki yazılar...