“Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun...”

A -
A +
Millet olarak yaşanan depremlerle zor ve çetin bir imtihandan geçiyoruz. Sabaha karşı Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde art arda gerçekleşen iki depremle Malatya, Gaziantep, Hatay, Adıyaman, Adana, Osmaniye, Şanlıurfa, Diyarbakır ve Kilis illerindeki yıkımlarla büyük bir afete uyandık. Şiddeti ve etki ettiği alanı itibarıyla “Yüzyılın Afeti” olarak nitelendirilen deprem sonrası milletimizin kalbi afet bölgesinde atmaya başladı.
 
Afetin dili, dini, ırkı yoktu ama istismarcıları vardı. Tüm insanlığı sarsan deprem, ne yazık ki bazı yüreklere tesir etmemişti. Her fırsatta #DiyanetKapatılsın diye hashtag açanlar, sosyal medya dezenformasyonu ile hüzün yüklü günlerimizi istismar etmeye çalıştı. Nerede bu Diyanet, imamlar ne iş yapıyor diye söylenenler bu kez yardım yok, kefen yok, cenazeye imam yok diye klavyeye sarıldı.Hâlbuki bunların ne "yas"tan, ne milletin acısından ne de Diyanet’ten haberi yoktu. Ancak bildikleri bir şey var ki; o da Diyanet’in bu milletin çimentosu, devletin sigortası olduğuydu. Bizi biz yapan bu milletin dinine, Diyanet’ine, devletine ve değerlerine olan bağlılığıydı. Her türlü zorlukta ayrılıklara düşmeden kardeşçe mücadele vermesiydi.
 
İşte bu inanç ve şuurla; depremin hemen ardından devletin tüm kurum ve kuruluşları harekete geçmiş çalışmalara başlamıştı. Peki ama birilerinin dediği gibi Diyanet, neredeydi?
 
“Nerede bu Diyanet?” diye merak edenler bilsinler ki, Diyanetimiz dün olduğu gibi bugün de milletinin yanında. 7'den 70’e her bir vatandaşın hizmetinde gönüllere dokunmakta.Depremin ilk anından itibaren binlerce personeliyle sahaya inerek depremzedelerin acılarını paylaşmakta…
 
Müftülük ve Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) arama kurtarma ekipleriyle enkazlarda zamanla yarışarak çalışmalara destek vermekte. #TürkiyeİçinİyilikVakti sloganıyla ülke genelinde yardım seferberliği yürüterek necip milletimize hayırda öncülük etmekte, kan bağışlarıyla da cana can katmakta.
 
Milletimizin emanetlerini gönüllü din görevlileriyle depremzedelere ulaştırırken depremin yaralarını iyilikle sarmakta. TDV mobil mutfaklarıyla bölgede iyiliğin aşını kaynatıp ikramlarda bulunarak yürekleri ısıtmakta.
 
Her daim güvenli bir liman olan camiler, Kur’ân kursları, Akademi ve gençlik merkezleri ile afetten etkilenen vatandaşlara sıcak bir yuva olmakta.
 
Enkaz başında yakınlarını bekleyenlere ve kaybedenlere destek, depremden etkilenen çocuklara tebessüm, gençlere ise umut olmakta…
 
Depremlerde vefat edenlerin teçhiz, tekfin ve defin işlemlerini gerçekleştirerek millete vefa borcunu ödemekte. Kısaca Diyanet, yurdun dört bir yanında din görevlileriyle doğumdan ölüme, her anında milletinin yanında. O hâlde, çalışmaları her türlü takdirin üzerinde olan Diyanet personeline düşen, bu tür söylemlere aldırış etmeden sabrı kuşanarak her an size ihtiyaç duyan milletimizin yaralarını sarmak için gayret etmektir.Hâsılı, gönüller şairi Yunus Emre’nin deyişiyle “Bilmeyen ne bilsin bizi, bilenlere selam olsun...”     Ömer Ceylan (Diyanet İşleri Başkanlığı Musahhih)

Bir öğretmen gözüyle uygulamalı dersler

Sadece önceki uzaktan eğitim döneminde gördüklerimi bir miktar iletmek istiyorum. 2020 yılının Mayıs ayından itibaren, salgın sebebiyle 1,5 yıl boyunca uzaktan eğitim sürecini yaşadık. Bu dönemde; öğretmenler uzaktan eğitim verme noktasında çok yetersiz kaldılar. Çünkü web ile ilgili yazılımları kullanmada çoğunun bilgisi yoktu. Ayrıca evlerde yeterli internet ve uygun bilgisayar bulunmuyordu. Yine %90’lık kitlede sadece eğlence için kullanılan cep telefonları vardı. Kullanılan 7-9 inch ekranlı, tabletler de konuya yoğunlaşmayı tam anlamıyla sağlayamadı. Ama en önemlisi uygulama içerikli dersler kesinlikle işlenemedi. MEB’in ilçe ve il amirleri okul idarecileri ve öğretmenlerden EBA (Eğitim, Bilişim Ağı) adı verilen web sitesinin çok kullanılmasını istediler lakin bu sitede okullarda gösterilen derslerin sadece %5’i kadar içerik (anlatım) mevcut idi.
 
Salgın döneminde bir meslek lisesinde idareci olarak çalışıyordum. Aynı zamanda haftada 6 saat ders de veriyordum. Uzaktan yapılan derslere öğrencilerin yüzde 90’ı maalesef katılmadı. Gerekçe olarak da “elektrik yok, tabletim yok, internetim yok” dediler. Dolayısıyla o dönem uzaktan yapılan eğitimden gereken randıman alınamadı. Hatta öğrencilerin yaklaşık 1,5 yıl okuldan uzak kalması sebebiyle birçok ruhsal ve pedagojik sorunlar da ortaya çıktı.
 
Sonuç olarak, toplumun ortalama eğitim seviyesinin 4-5 yıl arasında, ailelerin %70'inin fakir olduğu ülkemizde “okuma, öğrenme, bilim, kültür, merak, araştırma, uygulama” kavramları itibar görmüyor. Bu durumda olanların evde yatarak ders yapmasını beklemek kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Bir eğitimci olarak hiç olmazsa uygulamalı derslerin olduğu üniversite bölümlerinin açık olması gerektiğini düşünüyorum.     Ali Özdemir-Eğitimci yazar

CK Boğaziçi Elektrik İdaresine

İhlas Yuva Sitesinde yaşıyorum. Yaklaşık altı aydan beri özellikle gece yarısı saat 00’00'dan sonra bir anda elektrikler kesiliyor… Saniyelik kesilmeler de yaşanıyor, dakika süren kesintiler de yaşanıyor. Bir gün değil beş gün değil, hemen her gün aynı saatlerde bu elektrik kesintisi sebebiyle birçok elektrikli ev aletimiz bozuldu. Bu bir arıza gibi de gözükmüyor… Âdeta birisi şarteli kapatıp sonra açıyor gibi bir duygu yaşanıyor… Bu konuda sizin aracılığınızla Boğaziçi Elektrik İdaresine derdimizi iletmek istiyoruz. Bu elektik kesintisi neden oluyor ve çözümü yok mu?     Bir site sakini
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.