Dışı sizi yakıyor içi bizi...

A -
A +

Millî Eğitim Bakanlığı’nda iki ayrı denetim biriminin olmasının çok büyük sorunları da beraberinde getirdiği söylenmektedir. Çünkü bu şekilde bir yapılanma; teftiş bütünlüğünü, denetim etkinliğini, verimliliğini ve koordinasyonu ortadan kaldırdığı, teftişe tabi tutulanların gözünde müfettişlerin farklı algılandığı, sorunların çözümünde güç birliği oluşturamadığı ve geciktirdiği belirtilmektedir.

 

İlköğretim müfettişlerinin Genel İdare Hizmetleri Sınıfında yer almaması, İlköğretim müfettişlerinin bölge düzeyinde örgütlenmemiş olması, İlköğretim müfettişlerinin İl’de Millî Eğitim Müdürlüğüne bağlı olması, iki teftiş birimi arasında organik bağ olmaması, görev alanlarının daraltılması, teftişle diğer birimler arasında koordinasyon olmaması, görev tanımının açık olarak yapılmamasından kaynaklanan yapısal sorunları beraberinde getirdiği gözlemlenmektedir. Hiç vakit geçirilmeden ilköğretim müfettişi ünvanının, eğitim müfettişi olarak değiştirilerek, ikili yapılanmaya son verecek şekilde bölge düzeyinde yapılanma uygulamasına geçilmesi gerekir. Tek çatı altında örgütlenecek müfettişlerin özlük haklarının da Bakanlık Müfettişi düzeyinde ele alınması elzemdir.

 

Aslında İlköğretim Müfettişlerinin yaşamış oldukları sorunları toplumun duyarlı insanları ile paylaşmayı ve dikkatlere sunmayı bir gereklilik olarak görüyorum.

 

Dünyanın hiçbir ülkesinde bulunmayan iki başlı denetim sistemi, bizim ülkemizdeki Millî Eğitim Bakanlığında; Bakanlık Müfettişi ve İlköğretim Müfettişi adı altında bulunmaktadır. Bu iki müfettiş grubunu kıyasladığımız zaman sanırım çarpıklıklar ortaya çıkıyor.

 

Her iki müfettiş grubu aynı görevleri yapmaktadırlar. Gördükleri örgün eğitim ve yaptıkları işin niteliği yönleriyle hiçbir farkları bulunmadığı hâlde İlköğretim Müfettişlerinin, Bakanlık Müfettişlerine göre çok daha düşük maaş almaları, çalışma şartlarındaki güçlükler gibi, ortada eşitlik ilkesi bakımından tartışmayı gerektirecek denli adaletsizlikler vardır. Görev ile yetki dengesizliğinden en çok olumsuz etkilenen grup ilköğretim müfettişleridir. Özlük hakları bakımından İlköğretim müfettişleri dezavantajlı durumdadırlar.

 

 

 

Bakanlık müfettişi mi ilköğretim müfettişi mi?

 

 

 

İlköğretim Müfettişleri “Eğitim-Öğretim”, Bakanlık Müfettişleri ise "genel idare hizmetleri” sınıfındadırlar. Kaldı ki; ilköğretim müfettişleri “eğitim-öğretim” göreviyle değil, bu görevin amaca uygun yürütülmesinden sorumludurlar. Eğitim-öğretimin uygulayıcısı değil denetleyicisi, rehberi ve yardımcısı konumundadırlar.

 

Bakanlık müfettişleri geçici görev yolluklarını ve yol giderlerini çek usulü ile alırlarken, ilköğretim müfettişleri illerin muhasebe müdürlüklerinin önceliklerine bağlı olarak bazen, 1 ay, bazen 3, 4 ay sonra alabilmektedirler. Yine bakanlık müfettişleri herhangi bir kurumu 5 ila 10 iş gününde denetlerken, benzer kurumlar ilköğretim müfettişlerince bir ya da en fazla iki günde denetlenmektedir.

 

Bakanlık müfettişleri inceleme-soruşturmasını yaptıkları, yerine göre ceza teklifinde bulundukları personelle meslek hayatı boyunca bir daha yüz yüze gelmezken, ilköğretim müfettişleri aynı durumlarda soruşturmasını yaptıkları eğitim çalışanları ile sık sık karşı karşıya gelerek, duygusal anlamda çok ciddi olumsuzluklar yaşarlar.

 

Son mevzuat değişikliğinde sicil amirliği ilköğretim müfettişlerinden alındı. Gerekçesi; “İlköğretim müfettişleri sadece iki saat dersine girdikleri öğretmene sicil vermektedirler” görüşü idi. Oysaki onların yerine sıralı sicil amiri konumuna getirilen ilçe veya il millî eğitim müdürlerinin, bünyelerindeki kaç öğretmeni sicil verecek kadar dersine bizzat girerek tanıdıkları merak konusudur.

 

İnceleme, soruşturma, denetleme, rehberlik hizmetlerinin bütünlüğünün sağlanması, koordineli bir biçimde yürütülmesi, hizmetin yerine getirilmesinde kullanılacak ölçütlere genellik ve nesnellik kazandırılması, yerel etkilerin hizmetin yansızlığına, bağımsızlığına, özerkliğine ve nesnelliğine verebileceği zararların azaltılması, yok edilmesi zorunluluğu da bu iki müfettişlik sisteminin birleştirilmesini kaçınılmaz kılmaktadır.

 

Eğitim yöneticilerin taşıyamadığı ve götüremediği devlet ciddiyetini müfettişlerin sağladığını sağır sultan da bilir. Devletin yasalarının, yönetmeliklerinin, emirlerinin ve program ile çizelgelerinin zamanında doğru uygulanabilmesi ancak müfettişlerimizin otoriter, olmazsa olmaz tavırları sayesinde gerçekleşebilmektedir. O nedenle müfettiş, eğitim yöneticilerinin kulağı ve eli konumundan sıyrılamamaktadır. İdarenin acizliği ve beceriksizliğinden kaynaklanan tüm sorunlar, yine müfettişler tarafından yerinde çözümlenmektedir. Öğretmeni ve eğitim yöneticisini disipline eden, eğiten ve yeni değişim ile anlayışlara taşıyan onlardır. Yeni programlara onlarsız hayat veremezsiniz. Bir yörede bu eğitim işinin yegâne bilenleri ve becerebilenleri onlardır. Bu nedenle de vazgeçilmez olmaktadırlar. Ama öncelikle, Millî Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki bu iki denetim örgütlenmesinin “Eğitim Müfettişliği” adı altında birleştirilmesi, birçok sorunları da çözecektir.

 

     Halil Şahin-Emekli Eğitim Müfettişi

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.