Ankara'nın sonbaharı güzeldir

A -
A +

Melih Gökçek bir ömür inanın. TBMM Başkanı Ömer İzgi'nin resepsiyon'unda bir süre sohbet ettik. Yanına yaklaşan Bilkent satış ofisinden Furkan Hanım, Başkent't#ki çukurlardan aracının zarar gördüğünü anlatarak serzenişte bulundu. Melih Bey nerde oturduğunu sordu, ardından "herhalde bulvarlar, anayollar değil, ara yol ve sokaklar olsa gerek" dedi. "Doğru" cevabını alınca da "Oralar Çankaya ve Yenimahalle Belediyeleri'ne bağlı. CHP'li belediyeler ilgileniyor, onların görevi içinde" diye izah etti. - Kızmaca yok ama, benim de bir şikayetim var dedim. - Hayırdır, söyle bakalım. - Ankara'nın "kültür başkenti" olma özelliğini İstanbul'a terkettiniz. Geri istiyorum. Üç-beş sanatçıyla nostalji yaşatmak, birkaçıyla halk konserleri verdirmeyi kültür ve sanat etkinliği biçiminde değerlendirmek zor. Devamlı ve kültür, sanat gündemini zorlayan, cazibe merkezi olan bir program. Kalıcı bir özelliği olsun. - Ben entel takılmıyorum. Benden bu kadar. Daha sonrakiler yapsın. Sayın Gökçek'i mahalli hizmetlere doymuş ve görevini yerine getirmiş ve kabına sığmayan siyasetçi şeklinde gördüm. "Sayın başbakanım" diye ya dili sürçen, yahut temenni eden veya yoklama yapanlara kesinlikle tavazu göstermiyor "inşaallah" diyor. Yeni iki merkez partisi - O halde kuracağınız parti hangi safhada? Kültür başkentini sizden devralacaklar geri getirsin. Erken seçim mi var? - Öyle görünüyor. - Siz hazır mısınız? - Elbette. - 3 milletvekilinin kurucu olacağı varsayımından hareket ediliyor. Grup kuramıyorsunuz, seçime teşkilatlanarak mı gireceksiniz? - Doğru. 41 ilde teşkilatlanmak gerek. Ama teşkilatlanmadığımızı nereden biliyorsunuz? - Peki kamuoyu araştırmaları ne gösteriyor? - AK Parti birinci. %15 falan oy alabilir en fazla. Bizimki merkez sağ bir parti. İki oluşum yarış halinde bu konuda. İkisinden biri ipi göğüsleyecek. Kamuoyu yoklamalarından böyle çıkarıyorum. Bu neden biz olmayalım ki. Yanımdakiler "kurucuların kim olduğu"nu ısrarla soruyorlar. Bu sırada yanımıza birkaç Anavatan Partili Milletvekili geliyor. Denizli ve Kırıkkale'den mesela sarılıyorlar. Ne de olsa eski partisi ANAP. Melih Gökçek bu. Sorunun cevabını hemen veriyor: - Partimizin kurucusu Beyhan Arslan mesela. Anavatan Denizli milletvekili irkiliyor. Şaka olmaya şaka da, bu yarenlik gazetecilerin yanında da olmaz ki: - Bu arkadaşlarımız hep yanımızda birebir benimledir. Ancak Mesut Yılmaz akıllarına düşünce, değişirler. Ne de olsa lider. Gülüşüyoruz hep birlikte sonra Melih Gökçek Anavatanlı günlerinde, Anavatan milletvekillerine bir anekdot anlattı: - Balgat'ta Anavatan Partimizin binası yapılıyor. Görkemli bir hâli var. Alpaslan Pehlivanlı (Ankara milletvekili) rahmetli (tam bir dernek binası. Hem de bize göre) dedi. (Özal'dan sonra bunlar nasıl olsa yürütemezler. Biz de (Anavatanlılar Derneği) kurarız. Burayı da genel merkez yaparız demişti. Bugünleri görmüş Alpaslan kardeşim. Dolayısıyla kuracağım partide çok Anavatanlı olacak. Beyhan Aslan gibi ANAP Grup Başkanvekili olan Kırıkkale Milletvekili Nihat Gökbulut kibarlık gösteriyor, "hayır" veya "evet" diyemiyor. Pizza servisi başlıyor resepsiyon'da. Bilgilenme resepsiyonu Oruç tutan milletvekilleri de var. İftarı ancak böyle yapıyorlar. Recai Kutan ile birlikte, Yasin Hatipoğlu, Osman Yumak ve Rıza Ulucak. SP lideri'ne soruyorum, cevap veriyor "Tunceli hariç bütün illerde, yasa gereği şart olan çoğu ilçede örgütlendik. Seçime hazırlanıyoruz." dedi. Resepsiyon'da Recep Tayyip Erdoğan kurmaylarıyla hep birlikte oldu. Alâka fazlaydı. Bülent Arınç, Abdullah Gül, Abdülkadir Aksu ve Hüseyin Çelik hep yanındaydı. Bir ilgi gören öteki lider de Prof. Tansu Çiller oldu. Başta Nevzat Ercan ve Turhan Güven ile Saffet Arıkan Bedük yanından hiç ayrılmadı. Tansu Hanım erken seçim istedi, Cumhurbaşkanı Sezer'i ekonomide olağanüstü hal ilan etmeye çağırdı. Resepsiyon'a had safhada bir ilgi vardı. Nedenini konuklara hep sordum. Kasım sendromu olduğunu savunanlar fazlaydı. Politikacılarda bir arayış var. Yarın ne olacak kendileri de bilmiyor. Bu kokteyl bilgilenme için bir imkandı. Çünkü bürokrasi de oradaydı, askerler de, yöneticiler de. Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun açıklamaları ise bomba gibiydi. Terör konusunda başta Almanya sürekli uyarıldığını hatırlattı ve dedi ki: - Cezaevlerine nereden kumanda ediliyor? Belçika'dan.. Lavrion kampında neler oluyor? Öcalan Suriye'yi terkettikten sonra kendisine sahte pasaport verip, Nairobi'deki Büyükelçilikte misafir eden kim? Terör o mudur yoksa bu mudur? Resepsiyon konuşan Türkiye'ye, farkı fark eden Ankara'ya şahitlik etti. Fakat bir bakanın sessiz çığlığı kulaklarımda "Hükümete güven maalesef kayboldu. Halk inanmıyor. Yoksa bazı şeyler yapabilirdik."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.