Artık AB'ye girmek-girmemek tartışılıyor

A -
A +

Mehmet Akif diyor ya "Hiç ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?" Maalesef ediyor. Bir Ecevit dönemi klasiği (1977) stokçuluk yeniden başgösterdi. Ayçiçek yağında fahiş fiyat artışları başladı. Normalde 6 milyon olan 5 kiloluk Ayçiçeği yağı (Ağustos), bugün 13 milyon etiket koyuyor. 1974'teki mavi gömlekli, beyaz barış güvercinleri uçuran, kasketli ve yanından hiç ayırmadığı Rahşan Hanım'la fotoğrafı tamamlayan Sayın Ecevit, Kıbrıs Zaferi'nin verdiği heyecan ile seçime gitti, yine tek başına iktidar olamadı. Aradan çeyrek asır geçmiş, aynı sorunlar gündemde. Gensoruda konuşmayan hükümet ortakları adına da eleştirileri cevaplayan Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in Sayın Başbakan'ın Kıbrıs Zaferi'ni hatırlatmak ihtiyacını hissetti. Peki şimdi? Gözlerimiz Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerindeki rapora çevrildi. Raporsa Kasım'da açıklanacak. Çarşamba günü görüşülen, dün de oylanan Avrupa Parlamentosu'ndaki Türkiye Raporu Taslağı gelişmeleri gerçekten ilginç. Batının bize bakışı hiç de müttefik gibi değil. Fransız Parlamenter Alain La Massur'un hazırladığı 2000 yılı Türkiye raporu, Kıbrıs konusu hariç barışçı gibi. Ancak genelde olumlu olmaya yakın bu rapor, bir başka Fransız politikacı ırkçı Charles Pasqua ve arkadaşlarının bir değişiklik önergesiyle karıştı. Onlar için ne Afganistan Operasyonu, ne bölgede katledilen sivil halk, yıkılan hastaneler, camiler, konutlar hiçbiri önemli değil. Filistin de öyle. Tek önemli husus "sözde Ermeni soykırımı." Türkiye'nin AB üyeliği için ön şart olarak sunuluyor. Uluslararası terörizmin bir parçası olan Ermeni terörizmi'ni görmezden gelen 45 Avrupalı parlamentere göre, Ankara iddiayı kabul ederse AB'ye girebilecek ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri normale girecek. Ayrıca bu teklif yumuşatılmış bir haldeymiş! AB Türkiye'den ne istiyor? Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası konusunda daha somut adım. İnsan haklarında ilerleme. Kıbrıs sorununun çözümü. Sözde Ermeni soykırımını tanıma. Allah'tan Türk Kamuoyu duyarlı ulusal sorunlarına. Öyle gürültüye pabuç bırakmaz. AB'nin Türkiye'ye karşı koz olarak kullandığı her husus aldatıcı. Ankara'ya zaten yeteri kadar uluslararası baskı yapıldı, yine netice alınamadı. ABD bile Kıbrıs konusunda bize "ambargo" uyguladı. Hiç unutmuyoruz, unutmak da mümkün değil. Taviz vermekle hiçbir sorun çözülmüyor. Batı bir aç canavar gibi ne kadar taviz verirsen, dahasını istiyor. Doymak bilmiyor emperyalist duygular. Dün TBMM bahçesinde Gaziantep eski Milletvekili (ANAP) Ünal Yaşar ile ayak üzeri sohbet ettik. Yanımıza Cemil Çiçek de geldi. Ünal Bey, Mesut Yılmaz'ın Grup konuşmasını aktardı. Mesut Bey bugün için Sayın Başbakan Ecevit ve Dışişleri Bakanı İsmail Cem'den fazla araştırıyor, algılama hatası yapmıyor. İşte özeti: - Türkiye'yi dışlayan bir Avrupa, ortaçağa dönüşü simgeleyen yolda bir Hıristiyan kulübü olarak emin adımlarla ilerleyecektir. AB Türkiye konusunda ikircikli tavrını sürdürüyor. Hıristiyan kulübü mü, yoksa dinlerüstü bir cazibe merkezi mi olacak karar vermeli. Uygulama medeniyetler çatışmasına doğru atılan bir somut adım. Türkiye de artık kararını vermelidir, AB'ye girmek istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Bu sorunu ABD çözecek. Üstelik bu ara Ankara'ya iltifatta üstüne yok. Çözme ihtimali fazla, gerçek dostu ve müttefiki Türkiye'ye mecbur. Sürekli ısıtılıp ısıtılıp sofraya konulan sorunlardan, yağda stokçuluğu bile geç farkediyoruz. Haydi Washington, uluslararası terör ve mücadele konusunda bile ikili oynayan batılı yönetimlere Şanlıurfa izot'unu (biber) göstermenin tam zamanı. Kim bu sessiz insan! Kültürü taşraya götüren Diyor ki "Toprakta gezen gölgeye toprak çekilince/Günler şu heyûlâyı da er geç, silecektir/Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma/Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir?" Hey koca Akif, doğumunun 128, vefatının 65. yıldönümünde bile anılıyor, dizeleri okunuyor, örnek olmaya devam ediyor. Bu yıl İstiklal Marşı'mızın TBMM'de kabulünün 80. yıldönümü. Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı tarafından yıl içine yayılan etkinlikler devam ediyor. Vakıf merkezinde Prof. Hayrani Altıntaş, Safahat dersleri verirken, yarın da Yavuz Bülent Bakiler ustamız ve Prof. Dr. Bahaeddin Yediyıldız Hocamız Kastomunu'da Mehmet Akif Ersoy'u anlatacaklar. Yavuz Bey aynı zamanda vakfın kurucusu ve eski genel başkanı. 1000 kişilik Kastamonu Hüsnü Tandoğan Spor Salonu'nda saat 20.00'de başlayacak "Mehmet Akif Ersoy Toplantısı"na büyük ilgi olduğu anlatıldı. Civar kentlerden de "Akif dostları" Kastamonu'ya geliyor(muş). Öteki kurucu ve Başkan İsmail Hakkı Yılanoğlu, Atıf Boyacıoğlu da Kastamonu'da medfun. Mehmet Akif bir dönem Kastamonu'da kaldı. Nasrullah Camii'nde verdiği vaazlar ve sohbetlerde halkı İstiklal mücadelesine katılmaya çağırdı, faydalı oldu. Cepheye gitti, askerlere moral verdi. Eşref Edip ile birlikte İstanbul'da yayınladıkları Sebülürreşad'ı da bir müddet Kastamonu'da neşretti. Katkısından ve duyarlılığından dolayı Kastamonu İşadamları Derneği'ni de kutlamak gerek. Kültürün taşraya gitmesi önemli.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.