Batı'da özellik ve güzellik aramak

A -
A +

¥ Londra Türkiye'de İngiltere'den daha fazla bir tedbir var. 11 Eylül terörist saldırısından sonra bizde abartana varıncaya kadar büyütülmüş. İngiltere'de böyle bir tedbiri henüz hissetmiyorsunuz. Hatta bir İngiliz gazeteci havaalanında park halindeki bazı uçaklara girmiş, fotoğraf çekmiş, hangarları dolaşmış, kimse o'na "ne arıyorsun?" diye bile sormamış. Gazeteler yayınlayınca fark etmişler! İngiltere'ye rahatlıkla girdiğimi anlattığımda bazı gençlerimiz itiraz etti. Bu ülkeye okumak, master veya doktora yapmak için gelmişler. Vizeleri olmasına rağmen 4 saat alıkoymuşlar. Soğukkanlı İngiliz sorgucular daha sonra gençlerimize adeta "çekap" yapmışlar. Ameliyat önlüklerini giydirerek filmleri çekilmiş. Biri espri yaptı sonra "midelerinde uyuşturucu var mı diye kontrol ediyorlar?" diye. Gençlerimizden bu ülkeye geldiklerine pişmanlık duyan, ağlayanlar olmuş. Özellikle kız çocuklarımız. Yapılan muameleyi hazmedememişler. Üstelik ne olacağını da, ne yaptıklarını da, ne aradıklarını da söylememişler. Üstüne üstlük öyle para kazanıyorlar ki bu gençlerimizden ipin ucu yitmiş. Sadece bazı okullar master için 12 bin paund alıyor. Yaklaşık 30 milyar TL. Buna yatacak ve içecek, giyecek, zaruri ihtiyaçları da eklerseniz, bir sermaye. Buna rağmen tok esnaf gibi İngiliz yönetimi. Burnundan kıl aldırmıyor. Büyükelçimiz Korkmaz Haktanır'a anlattım aktarılanları, bu tür tasarrufları yetkililere ilettiklerini ancak böyle bir şeyin varid olmadığını iddia etmişler. Ben de isim isim verdim bu gençlerimizden tanıdıklarımı, yeni tanıştıklarımı. Tümüne aynı muamele yapılmış. İnsan hakları hukukuna hiç mi hiç yakışmıyor. Müttefiklerin ne düşündüğü de önemli Bir yeni tasarruf daha yapılacakmış. Bu vesileyle ona da muttali oldum. O da şöyle: Yeni antiterör yasası ile yabancılar terörist şüphesi ile cezaevine atılabilecek! İngiltere İçişleri Bakanı Davit Blunket, yeni bir yasa ile tüm ülke genelinde "olağanüstü hâl" ilan etmeyi plânlıyor. Antiterör ve güvenlik yasası adı altındaki düzenleme ile İngiltere hükümeti şüpheli gördüğü her yabancıyı tutuklayarak, yargısız olarak hapse atabilecek! İngiltere'de Türkçe yayınlanan Olay gazetesi habere geniş yer ayırıyor. Buna göre plânlanan anti terör yasasıyla güvenlik güçlerine havayolları yolcu listelerini onaylama, şüpheli banka hesaplarını dondurma, vergi kayıtlarını inceleme, internet kullanımını gözetleme yetkisi veriliyor! Sivil ve insan hakları örgütleri hop oturuyor, hop kalkıyor bu yasa tasarısına karşı. Sert tepki gösteriyorlar. Gölge İçişleri Bakanı olarak tanınan Oliver Letwin'de dengeli yaklaşıyor tasarıya ve "Böyle bir tasarı ülkeye karşı intikama davet unsurları taşıyor" diye hükümeti uyarıyor. Krallıktaki hesap evdekine uyacak mı? 72 millet var Londra'da. Her ırk ve din gelenekleriyle yaşama alanı bulmuş... İngilizler yaşamayı seviyor. İngiliz vatandaşı olan ötekiler ise bu ülkede kalmayı, çalışmayı. 5 sene sonra oturma izni alabiliyor göçmenler. Üstelik sosyal bir devlet olan İngiltere'nin her türlü imkanlarından faydalanabiliyorlar. Eğer imkanı yoksa ev kirası bile ödeniyor, işsiz ise işsizlik parası alabiliyor. Bunların başında da PKK terör örgütü militanları ve yandaşları geliyor. İngiliz yasalarının her türlü imkanlarından faydalanıyor, okumaya gelmek üzere İngiltere'ye ayak basan gençlerimizin çektiği zahmeti yaşamıyor! Hatta biraz uzak da olsa bir semte mühürlerini bile vurmuşlar. Adı "Türk Mahallesi" diye biliniyor ama bir grup milletvekili ve gazeteci gitmek isedik hemen uyardılar "tatsız bir olay yaşamayın" diye. Vazgeçtik. Onun için Türk ve Kürt toplumları liyezonu Sgt Gary Dutton toplumlararası uyum için yardım istiyor! Ilısu Barajı'mızın inşaatını üslenen İngiliz Firması Balfour Beatty projeden çekildi. Gerekçesi de ne demekse "sosyal ve çevresel" nedenler. Haberi yorumlayan Daily Mirror'un iddiası yakışık değil. Genelde İngiliz gazeteleri "78 bin Kürdün bu barajla topraklarını terketmek zorunda kalacağını" savunuyor! Keşke iddianın tek bir doğru ayağı olsa. Başta uluslararası terör konusunda müşterek sorunlara İngiltere'nin bakış açısı dost ve müttefik gibi değil. Almanya ile örtüşüyor. İkisi de bugüne kadar bir teröristi Türkiye'ye yargılanmak üzere iade etmedi. Üstelik İngiltere'de 35 yıldır, Türkiye'de ise 30 yıldır idam cezası uygulanmıyor. Her iki ülkede de idam cezası mevcut. Fakat yerine getirilmiyor. Londra'da Birinci Kürt Film Festivali başlatıldı. Zorlama bir etkinlik, Rio sinemasındaki. Keşke sanat ve kültür endişesi taşısa. Anlatılanlara göre propagandaya yönelik. Ama nereye kadar? Londra'da 200 bin Türk yaşıyor. 120 bini Kuzey Kıbrıs'tan, gerisi Türkiye'den. Her sokakta bir Türk'e rastlamanız mümkün. Türk işyerleri de öyle. Lokanta ve eğlence yerleri ağırlıklı. Kebap ve tatlılardan, Türk Müziğine kadar doya doya yemeniz ve izlemeniz mümkün. Dünya Turizm Fuarı dolayısıyla Turizm Bakanlığı'mız ve turizmcilerimiz Londra'ya yaptığı çıkarmayla, etkinlik daha geniş bir alanda da hissedildi. KKTC'nin 18. Yaşına girmesi dolayısıyla da örtüştü. KKTC Turizm ve Çevre Bakanı Serdar Denktaş'la da bu vesileyle görüşme imkanımız oldu. Regency Banqueting Suite'de verilen resepsiyon Londra'daki Türkleri biraraya getirdi. Büyükelçi Namık Korhan evsahipliğini fazlasıyla yerine getirdi. Kıbrıs konusunda Rum-Yunan ikilisinin oyunlarına dikkat çekildi, "Enosis" hayallerine işaret edildi. World Travel Market'teki KKTC Standı da alâka gördü doğrusu. Bir sevindirici gelişme İskoçya'dan da KKTC'ye uçak seferlerinin başlayacak olması. Bir hafta İngiltere'deyim. Tespitlerimi ve algılamalarımı sürdüreceğim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.