Doğu-Batı Enstitüsü

A -
A +

İsmail Cem, dün Bakü'deydi, bugün Aşgabat'ta, ardından da Taşkent'te olacak. Nedeni de Ankara'nın bazı Ortaasya ülkeleriyle, Afganistan halkına insani yardım için ortak çalışma başlatması. Hatırlarsanız, Ankara'daki Ortaasya büyükelçileri biraraya gelerek, böyle bir karar almıştı. Şimdi hayata geçiriliyor. Temaslar sırasında da ABD Afganistan'a olan saldırısını bütün şiddetiyle sürdürüyordu. Bunlar gerçekleşirken, Türkiye'de bir gelişme daha vardı. Merkezi ABD'de bulunan Doğu-Batı Enstitüsü; Balkanlar, Kafkasya ve Ortaasya konularında araştırmalar yapmak üzere İstanbul'da bir merkez açıyor. Bununla toplumların birbirini anlamayı ihtiyaç hissettiği bir dönemde barışa katkı sağlamak amaçlanıyor. ABD'ye göre İstanbul'da böyle bir merkez kaçınılmaz! Peki neden? Sonra şimdiye kadar nerdeydiniz? Enstitü Başkanı John Edwin Mroz, merkezlerinin Türkiye'de ve bölgede iç siyasete karışmayacağını da taahhüt ediyor. Haydi hayırlısı olsun. Enstitü 1981 yılında soğuk savaşın batıdaki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla kurulmuştu. Peki soğuk savaş bitti? Şimdiyse Enstitü, misyonunu değiştirdi, çalışmalarını Mroz'un açıklamasıyla bölgedeki demokratik değişim ve piyasa ekonomisi gibi çeşitli alanlara yöneltti. Türkiye'deki Alman Vakıfları da öyle gibiydi ya!? Vah benim köse sakalım. Dünya dönüyor Türkiye böyle bir Enstitü'yü yıllar önce kendisi kurmalıydı. Kurulan bir Enstitü şube açmamalıydı. Zaten ABD'de her ülkeyle ilgili aylık raporlar yayınlanır. İlgililere gider. Çok da dikkat çekici raporlardır. Arka plâna iner, suyun suyuna kadar özelliklerini sıralarlar. Hafızalarınızı yoklarsanız bu sütunlarda sözkonusu raporlardan birkaç tanesinin muhtevasını ele geçirmiş ve aktarmıştım. Hükümet kurulma arefesinde partilerin analizi bile yapılıyor, hangi alternatif hükümet lehlerine ona sıcak bakılıyor. BM, ABD'nin etkisinde ve kontrolündedir. Ne de olsa süper güçtür, tekdir. ABD ve BM, Afganistan'da Türkiye'nin başını çekeceği bir barışgücü'ne arka çıkıyor. İran'a da diyor ki "Kabil'in yeni hükümeti kurulurken Tahran'ın görüşü mutlaka alınacak. Ters düşülmeyecek." Tavşana kaç, tazıya tut. 11 Eylül terörist eylemi bölgede Amerika'yı yeni politikalar üretmeye zorluyor. Evdeki hesabı çarşıya uymadı. İsrail, ABD'nin hırçın, uzlaşmaz, yaramaz çocuğu. Ermenistan sus deyince susan, konuş deyince susmak bilmeyen fukara, beti benzi sararmış bir emireri. Amerika'nın bölgede bir 3. güvendiği ülke ise Türkiye. Hiç kırmızı kart göstermez. Hep sarı. Fakat dostluğuna ve müttefikliğine toz kondurmaz. K im ne derse desin, bölgede ABD politikaları yüzünden Rusya ve Putin güçleniyor. Eski SSCB gibi olmasa da, Bağımsız Devletler Topluluğu günün koşullarına göre Moskova otoritesinde. Aykırı ses Gürcistan'dan çıkıyor. Ona da biber sürüyor ekmeğine. Bağımsızlık savaşı veren Çeçenleri Moskova'da toplanan Avrupa Adalet Bakanları konferansında "terörist" olarak kabul ettirdi. Özbekistan muhalefeti Çin, Uygur Türkleri'ni kabul ettiremedi ama, Moskova başardı! 50 yıldan bu yana çatıştığı Pekin ile anlaştı. Son 10 yılda Rusya Çin'e milyarlarca dolarlık savaş uçağı, füze, denizaltı ve savaş gemisi sattı. Hâlâ da satıyor. Çin, Rusların en iyi silah müşterisi. Putin'in de, Yeltsin'in de SSCB dağıldıktan sonra yaptığı işlerin en dikkat çekeni "süper çocuklar" için açılan okulu ve buraya aktarılan kaynağı desteklemesi. Kılına zarar gelsin istemedi. Kafkasya'nın hakimi oldu, soykırım uygulamasına hür dünya ses bile çıkarmıyor, çıkaramıyor. Uluslararası terörle mücadeleye destek vermesinin nedeni de belli. Çeçen savaşçılar. Ankara bile diplomatik dille tehdit edildi. "Çeçenleri desteklerseniz, PKK'ya arka çıkarım. Zaten Moskova'da bürosu var!" İİşte bundan dolayıdır ki batılı medyanın bir bölümü hem Çeçenlere, hem Filistinlilere "terörist" diyebiliyor. 20 Ekim Cumartesi günü BBC'nin 19.30 Haber bülteni bunun tescili. Doğu-Batı Enstitüsü'nün verileri ne olacak göreceğiz. Kadrosunu ve kaynağını aktaran ABD, bölgede nasıl biliniyor halk arasında iyice ortaya çıkmalı. Hele hele İsrail ve Ermenistan bölge barışını neden bozuyor iyi algılamalı. Lübnan Devlet Başkanı Emile Lahoud bir Hıristiyan. Ancak ülkesinde Müslümanlar da yaşıyor. Bir açıklaması düşündürücü. Diyor ki Lahoud "İsrail Ajanları, son zamanlarda iki kilise ve bir camiye saldıranlara destek oldu." İsrail ise cevap olarak vatandaşlarını korumak için ne gerekirse onu yapacağını belirtiyor. Doğrusu ise İsrail Ortadoğu barışına askeri çözüm arıyor. Çünkü tek taraflı savaş yapıyor. Ortaasya'nın güneyi Keşmir'de hafta sonu 9 Müslüman öldürüldü. Her gün katliam yaşanıyor. Keşmirli Müslümanların adı ise ayrılıkçı, kendi memleketinde! Haydi oradan sen de. Doğu-Batı Enstitüsü dilerim bölgede ve amacı doğrultusunda barışçı çalışmalar yapar. ABD de bunu iyi algılar. Halkımız eskisi gibi değerlendirmez, dostluk işaretleri bulur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.