Düşman arayan bir müttefik

A -
A +

11 Eylül terörist saldırısı, siyasi dehşet ve şiddette ABD'nin acımasızlığını artırdı. Sadece bazı liderler Pat Robertson, ve Jerry Falwell değil, bazı senatörler, yazarlar, temsilciler İslama adeta savaş açtı. Bir kısmı örtülü, bir yanı açık savaşın. Doğan Uluç'un anlattıkları, dikkat çektikleri korkunç boyutta. Washingtonlı kadın hukukçu Ann Coulter ispiyoncular hariç tüm Müslümanların sınır dışı edilmesini istiyor. Konferanslarında daha da ileri gidiyor; İslâm ülkelerinin işgalini, liderlerinin öldürülmesini, halkın da Hıristiyanlaştırılmasını öneriyor!. Nikson'ın da danışmanı Billy Graham'ın kendisi gibi papaz olan oğlu, Franklin Graham da Müslümanlığı "şeytan dini" tanıtıyor, başta Keşmir ve Filistin'de Müslümanların kırılmasna alkış tutuyor. Hıristiyan köktendinci Oklahamalı terörist Timothy Moveigh ile örtüşüyor. Paul Weyrich ve William Lind adındaki iki ünlü yazar kitaplarına "Müslümanlar batı için tehlike" adını veriyor, Amerika için düşman topluluğu biçiminde değerlendirerek, bir insanlık suçu işliyorlar "yok edilmeleri gerek" diyerek. Bazı eyaletlerde yöneticiler halkı terörize ederek Amerikan vatandaşı Müslüman halkın üzerine salıyor. Gerilimi artırıyor. Bunların sayısı iki milyon kadar falan ama güç ve nüfuzları ABD yönetiminde fazla. Bush da bunun etkisinde. Müslüman nüfus ise 15 milyon kadar, fakat tesirsiz, lobisiz ve örgütsüz. İşte böyle bir ortamda en güvenilir müttefik ise Türkiye Washington'ın. Daha önce de imtihan vermiş Ankara. Ama hep zarar görmüş. Körfez çıkarması öyle, Kıbrıs sorunu öyle, Afganistan macerası da öyle. Şimdi Kabil'de bizi pohpohlayarak Türk Birliği'nin Kabil dışında da güvenliği tesis etmesini istiyorlar! Esasında tamı tamına bir hinoğlu hinlik. ABD düğün evlerini vuracak, 120 masum ölecek; Güvenlikte Ankara sorumluluk alacak; Afgan halkıyla, askerlerimiz yüz yüze gelecek! Terörizmle mücadele diyerek zavallı halkı hedef almak bir yüz karası ve süper devletler için bir kambur. Irak'ta da milyonlarca çocuk ilaçsızlıktan perişan, ölümle pençeleşiyor. Filistin'de öldürülen çocuklar gibi, Irak'ta da bebeler böyle bir durumla karşı karşıya. Hem de yıllardır. Nedeni de ambargo. Neden Zalim Saddam'ı Körfez çıkartmasında safdışı etmedi. ABD de, sürekli demoklesin kılıcı gibi 20 yıldır bölgenin boynunda tutuyor? Galiba artık gonk vurdu. ABD Savunma Bakan Vekili Paul Volwicftz Ankara'nın nabzını yokladı. Muhtemel bir hava herakatının ipuçlarını verdi. 200 bin askerinin Irak'a girebileceğini ihsas ettirdi. En erken üç-beş ayda çıkacağı Irak harekatı için de zamanı 2003 ilkbaharına kadar tamamlamış gibi görünüyor. Ama operasyon yarın da olabilecek. Eli kulağında bir harekat. Ürdün Kralı olamayan, Hüseyin'in kardeşi Hasan El Tellal da devrede. İngiltere'de Irak rejim muhalifleri toplantısında ortaya çıktı. Aynı toplantıda Iraklı Türkmenler ise dışlandı! Kürtçülere arka çıkıldı. Gelişmenin en iyi farkında olan Türkiye değil, Suudiler ve Mısır. Kral Fahd ve Mübarek "Emireri" gibi hareket etmiyorlar. Bu aşamada Arafat'a destek olduklarını açıkladılar. Çünkü tabandan artık dayatmalar hissediliyor ABD istemese de. İşte bütün bu gelişmeler Türkiye'de müthiş bir belirsizlik ve kararsızlık dönemine rastlıyor. Başta hangi hükümet olursa olsun, bir operasyon karşısında Türkiye'nin kayıplarını kucağında bulacak. Argümanlar için de belki geç kalınacak. Türkiye'yi savaşa sokmak için de Mahir Kaynak'a göre Irak tarafından bir kimyasal füzenin atılması yetecek de artacak bile. Oysa Türkiye'nin esasa taalluk eden reformları gerçekleştirme şansı hiç bu kadar yüksek olmamıştı. İktidar ve muhalefet karşılıklı anlayış içinde. Siyasi Partiler, Seçim Yasası ve AB Uyum Kararları için bir talihli dönem. Üstelik parlamento aritmetiğinin hiç de etkili olmadığı, 357'ye rağmen koalisyonların sapır sapır döküldüğü bir zaman diliminde. Bahçeli'nin Ecevit'e verdiği destek, Bülent Bey'in sinirlerinin sağlamlığından daha da önemli. Memlekette her şey dönüp dolaşıyor, Amerika'nın Irak'a muhtemel operasyonunda düğümleniyor. Erken seçim de öyle, yeni oluşumlar da. Gerisi teori, yakıştırma. Fiili durum daha başka. Ankara'nın duruşu ise sadece Türkiye'yi değil, bölgeyi dikleştirecek. Washington'a da yeni bir durum değerlendirmesi yaptıracak.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.