İyi mi, yoksa daha neler mi olacak?

A -
A +

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Anadolu'yu karış karış geziyor. Sektörün derdini dinliyor. Halkla beraber oluyor, verdikleri notları değerlendiriyor. Bakanlıklardaki TOBB binasının ışıkları da geç saatlere kadar yanıyor. Sürekli toplantılar yapılıyor. İşte bu çalışmaların yansıması, Hisarcıklıoğlu'nun açıklamaları: - Cumhuriyet döneminin en ağır krizini yaşıyoruz. Kamuda israf artan boyutta devam ediyor. Köy Hizmetleri'nin bir milyar dolarlık bütçesi var. Bunun sadece 100 milyon doları köylere gidiyor. Fil böyle olunca karnı doymuyor. Ekonomik tablo giderek ağırlaşıyor. Bir ilimizdeki havaalanından yararlananların sayısı 18, çalışan personel sayısı ise 200. Yolcu başına 12 kişi düşüyor. Bu havaalanı yılda 10 milyon dolar zarar ediyor. Rifat Bey'in tespitlerinin üzerinde durmak gerek: - Gaziantep'te para kasaları satışları ve üretimi arttı. Vatandaş ve yatırımcılar artık paraların veya yatırıma ayırıp vazgeçtikleri birikimlerini kasalarda saklıyor. Bugün mevduat hesaplarında döviz hesabı ilk kez cumhuriyet döneminde %50'nin üzerine çıktı. Türk lirasına güven kalmadı. Rifat Hisarcıklıoğlu'na göre Türkiye en kısa sürede değişimi ve dönüşümü yaşamalı. Aksi takdirde toparlanmak mümkün değil. Sakıp Ağa'nın anlattıkları da ilginç. Üstelik bunları gazetecilere dert yanarak aktarıyor: - Benim iki şirketim var. Sabancı Holding ve Akbank. İkisinin bir sene evvel Borsa'da değeri 16 milyar dolardı. Bugün ikisinin değeri 3.5-4 milyar dolar. Demek %80'i gitmiş, uçmuş. Ülke fukaranın fukarası oluyor. Güven ve istikrar aranır hale geldi. Nereye? Sakıp Sabancı bunları açıklarken, enflâsyon canavarı da geri geliyordu. "Aşağılara çekiyoruz" diye böbürlenen siyasi irade ekonomistleri enflâsyonun %80'i geçtiğini görünce hâlâ umursamaz tavırlarını sürdürüyorlar. Sadece sarmısakta %99 artış olmuş. Keşke bu artış üreticiye yansısa. Öyle değil. Enflâsyon ekonomisinin rantçı kesimine pompalanıyor. Hiç bunlar "enflasyon düşsün" ister mi? Saadet Partisi de turnayı gözünden vuracak gibi görünüyor. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş hakkında verdiği gensoru önergesinin zamanlaması iyi seçilmiş. Bu hafta şenlik var Ankara'da. Çünkü Sayın Derviş de milletvekillerinin bütün tepkilerine rağmen hâlâ iddia ettiği kamu bankalarından kredi almak için aracılık eden milletvekillerinin ismini açıklamadı. İktidar ortakları bile tepki gösterdi. İktidar kulisinde bir Ecevit anekdotu dinledim. Başbakan kurmaylarının borsanın nasıl düştüğünü veya çıktığını anlatmalarını istemiş. Borsa saatinde televizyonlar açılarak uygulamalı anlatılmaya başlanmış. "Yeşil oklar yükseldiğini, kırmızı oklar da düştüğünü gösteriyor" demişler. O sırada hep yeşil oklar çıkıyor. Başbakan Ecevit de buna sevinmiş. Çünkü o sırada yeşil oklar artmaya başlamış. Bülent Bey de sormuş: Yeşiller artırmasını sürdürüyor. Demek ekonomi düzelmiş. Peki bizim haberimiz neden olmuyor? Bir zamanlar rahmetli Cevdet Sunay (cumhurbaşkanı), Allah uzun ömür ve sağlıklı bir hayat versin Yıldırım Akbulut (Başbakan) için yakıştırılan fıkralardan katbe kat fazlası Bülent Ecevit için anlatılıyor. Hep de ekonomi fıkraları. Batılı gazetelerin dış politika köşelerine bile giren gülmeceler. Financial Times'taki inanılmaz iddia da öyle değil mi? Almanya'da yayınlanan Financial Times Deutschland, G-7'lerin Türkiye'nin istediği yardımı vereceğini, ancak Ecevit'in değiştirilmesinin isteneceğini yazdı. Efendim bu içişlerimize karışmak değil de nedir? Hhh medya bu. İşimize gelince iyi, gelmeyince kötü olmaz. Marina Zapf'ın yazısı da Berlin'deki diplomatik çevrelerde bu yönde işaretler alındığına dikkat çekiliyor. Anayasa Mahkemesi Bolu'da olsa! Ekonomi'nin geldiği noktayı iktidarda ciddi ciddi fark eden Anavatan Partisi oldu. Genel Başkanvekili Erkan Mumcu'nun açıklamaları bunun bir ipucu, böyle gitmeyeceğinin bir göstergesi. Mesut Yılmaz'ın örneklemeleri bile Mumcu'nun aktardıklarından: Küçültülmüş yeni devlet modeli. Bunun için ANAP bakanlıklarından bile vazgeçeceğini taahhüt ediyor, Bakanlıklar birleştiriliyor, bürokraside bütünleşme sağlanıyor, kamu bankaları ekonomi bakanlığı çatısı altında oluyor, bazı bölge müdürlükleri kaldırılıyor, KDV indiriliyor vs. Okuyucularım hatırlayacak, yazmıştım; mesela Anayasa Mahkemesi Bolu'da olsa hizmetler aksar mı? Almanya'da böyle. Örneği var. Çoğu genel müdürlüğü taşraya kaydırsalar memur sayısı değil, üst bürokrat sayısı bile azalır. Koskoca genel müdür Mardin'de Kars'ta, Edirne'de, Muğla'da hiç oturmak ister mi? Genel müdürlükler Anadolu'ya taşınsa, mahalli yönetimlerin yetkisi, kaynağı ve kadrosu artırılsa memlekitin kaderi değişecek. İnatla yapmıyorlar. Yoksa hükümetin matematiksel rakamı kanun çıkarmak için yeter de artar bile. 100'e yakın fazlalığı var. Ancak buna önce kendilerinin de inanması gerek. Turizm Bakanı Mustafa Taşar'a sordum, bakanlıkların birleştirilmesi teklifini. Güldü: "- İyi olur. Turizm, Çevre, Kültür birleşecek. İki DSP'den bir bizden. Olsun. Çok iyi olur" dedi. Ah bir de MHP "evet" dese. "İyi olur" dese. DSP ile MHP arasındaki fark da kapandı. 131'e 127.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.